Bahattin Yücel
Anayasa değişikliğinde son aşama
Türkiye uzun süren AKP iktidarının bu döneminde, BOP uygulamasının en zorlu sürecine girdi. İsrail’in Filistinlileri Gazze Şeridinden çok kanlı bir operasyonla çıkarmasının ardından, Ortadoğu’da siyasal sınırların yeniden düzenlemesinde, sıranın Suriye’ye geleceği anlaşılıyor.
Körfez Savaşı’nın başladığı 1990 yılından bu yana, bölgede siyasal sınırları yeniden çizmeyi hedefleyen, ABD liderliğindeki koalisyonun tasarımı olan BOP‘un, yeni aşamasına geçildiği belli oluyor.
Suriye’de Esad rejiminin beklenenden daha dirençli çıkması, Rusya’nın yoğun desteği ile kurulan denklemde, Türkiye’nin yer almayacağını ummak safdillik olur. Üstelik en uzun sınırlara sahip olduğumuz, Suriye ile aradaki mayınlı alanın temizlenmesi sırasında, kamuoyu tepkisini çekmemek adına duygu sömürüleri yapan, bazı NATO ülkeleri diplomatlarının yapay insancıl yaklaşımları anımsandığında, BOP’un en ince ayrıntısına kadar tasarlandığı anlaşılıyor.
Türkiye’nin gelişmeler sırasında, önce Irak’taki Kürt Özerk Yönetimi ile ilişkilerini güçlendirdiği seziliyor. Son yerel seçimlerde iktidar ile sandık ortaklığı yapan HÜDA-PAR’ın siyasal DNA’sı biraz incelendiğinde, tablo daha netleşiyor.
Kuzey Irak’ta gücü çok azalmış, Barzani yönetiminin desteğini yitiren ayrılıkçı Kürt silahlı hareketinin etkisizleştirilmesi karşılığında, MHP liderinin tanımıyla Öcalan’ın “Umut Hakkı”ndan yararlanmasını savunması, BOP ’tan bağımsız olamaz.
AKP-MHP ortaklığının yarım kalmış çözüm sürecinde, Kuzey Iraktan sonra Suriye’de oluşumuna katkıda bulunduğu, YPG’nin bölgede ikinci Kürt siyasal aktörü olarak sahneye çıkarılması kimseyi şaşırtmamalı. Bu yapının Türk kamuoyunu tatmin için öncelikle PKK’nın tasfiyesi ve yerine Suriye’den toprak alacak bir yapılanma aşamasına geçeceği söylenebilir.
Cumhur İttifakı böylece terör örgütünü tasfiye etmiş, liderini afla serbest bırakmış bir yönetim olarak, ilk adımda Kürt seçmenleri ardından barışı sağlayarak Türk seçmenleri tatmini amaçlamış olmalı.
Planın önceden ayrıntılarıyla tasarlandığı, yargıda gerçekleştirilen bazı atamaların ardından uygulamaya geçildiği anlaşılıyor. CHP ile DEM arasındaki iş birliği ile kazanılan Esenyurt Belediyesi’nin kayyım ataması için seçilmesi karşısında, muhalefetin vereceği tepkilerin hesaplandığı da ortada.
Muhalefetin kendi listesinden seçimlere giren Esenyurt Belediye Başkanının tutuklamasını izleyen süreçte, izlediği tutum gelişmelerin BOP tasarımı dışında değerlendirildiğini çağrıştırıyor.
İstanbul İl Başkanının, belediye binasına girme girişimleri, görevlilerle zaman zaman itişmeye varan tartışmalarının, İktidarın tutumunu etkilemesi çok güç.
Esenyurt’un ardından Batman, Mardin ve Halfeti (Urfa) Belediye Başkanlarının da görevden alınmaları iktidarın tutumunu doz artırarak sürdüreceğini kanıtlıyor.
MHP Genel Başkanının, geçtiğimiz hafta gündemi sarsan konuşmasında değindiği, Öcalan önerisinin altını bir keza daha kalın çizgilerle çizmesi, Kürt seçmenler ile DEM arasındaki bağların, daha önemlisi CHP ile bu parti arasında olası daha ileri bir iş birliğinin önünü kesmeyi amaçlıyor olmalı.
CHP’nin bu süreçte dağınık izlenimi vermesi, gündemin Cumhurbaşkanı adaylığıymış gibi yönetilmesi bu parti açısından talihsizlik sayılabilir. Örneğin bugün İmamoğlu’nun Ankara temasları ve Yavaş’ın tutumu…
Yakında Suriye’de odağında YPG’nin yer alacağı bir özerk bölge ile Türkiye arasında beklenmedik ilişkiler kurulacağına ilişkin gelişmeler yaşanması, ülkenin yeni gündem maddesi olursa şaşırmamalıyız.
Ekonomiyi derin bir krize sokan, ayrıştırarak yönetme anlayışına sarılan bu iktidarın sürmesi dışında alternatifi kalmayan Cumhur İttifakı son olarak, Kürt seçmene anayasa değişikliğine katkı yaparsan af çıkar mesajını MHP Lideri üzerinden vermeye çalışıyor.