“Ölüm yoktur aslında çünkü ben varken o yok”

Nedim Gürsel’in son kitabının merkezinde yine ölüm var. Yazar, Epikür’e atıfla “Ölüm yoktur aslında. Çünkü ben varken o yok. O varken de ben yokum!” diyor

Nedim Gürsel son yayımlanan ‘Memento Mori Ölüm Aklımdasın’ kitabında ölümün izini Kafka’yla, Dostoyevski’yle, Tolstoy’la, İran edebiyatının unutulmaz yazarı Sadık Hidayet’le, Borges ve Samuel Beckett’le sürüyor. Kitapta Anadolu erenlerinden Yunan mitolojisine, kutsal kitaplara kadar insanın ölümü algılayışını ve onu anlamlandırma çabasını okuyoruz. Gürsel’in bir önceki kitabı da yine ölüme ilişkindi. Yazar ‘Son Fasıl’ isimli kitabında okuru şairlerin, yazarların, ressamların yaşamlarının son demlerine götürmüştü. Haliyle yazarı bu kadar çok ölüm üzerine düşünmeye zevk eden duygunun ne olduğunu merak ettim. Kitabında yer verdiği yazarlardan biri olan İran edebiyatının önemli kalemlerinden Sadık Hidayet’in yaşamına ilişkin sorumu ise yazar şöyle yanıtlıyor: Sadık Hidayet’in Batı ile Doğu arasında sıkışıp kalmış, biraz da benim hayatıma benzeyen ama genç yaşta Paris’te intiharıyla sonuçlanan hayatını, bir aydının dramı bağlamında ele aldım. İran gündemde halâ. Klâsik şairlerini onurlandıran, ama çağdaş yazarlarını hapseden, hatta öldüren teokratik bir devlet. Düşünce ve ifade özgürlüğü demokrasinin en önemli değerlerinden biridir. Özgürlüğün olmadığı yerde yaratıcılık da olmaz. Yazar ocak ayında Türkiye’de yayımlanacak ‘Özgür Türkiye’ kitabında bu konuya değineceğini vurguluyor.

Nedim Gürsel ‘Memento Mori Ölüm Aklımdasın’ kitabından yola çıkarak ölüm duygusuna, babasını erken yaşta kaybetmesinin yaşamına olan etkisine, kitaplarında geçen kentlere ilişkin sorularımı yanıtladı.
● Memento Mori Ölüm Aklımdasın kitabınızda okuru ölüm kavramı üzerine düşünmeye davet ediyorsunuz. Bir önce yayımlanan kitabınız Son Fasıl’dı. O kitabınızda da sizi etkileyen yazarların, ressamların, şairlerin yaşamlarının son demlerini yazmıştınız. Sizi ölüm üzerine bu kadar çok düşünmeye, yazmaya iten nedir?
Hayatımın sonuna doğru yol aldığımın bilincindeyim. Önceden, yıllar önce hayat önümdeydi ama artık değil. Sanırım bu durumdan kaynaklanan bir ruh haliyle yazdım Ölüm Aklımdasın’ı. Benim ‘Covid 19 Çelebi’ diye adlandırdığım virüs günlerinin, çok uzun süren bu salgın günlerinin de bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Başka nedenler, çok daha derinde yatan nedenler de vardır belki. Sonuçta, ölüm hep vardı ama başkalarının ölümüydü, artık kendi ölümümle karşılaşmama, Montaigne’in deyimiyle “ayağımı ona alıştırma” dönemindeyim.
● Babanızı erken yaşta kaybetmenizin sizde ve edebiyatınızda nasıl bir etkisi oldu?
Çok derin bir etkisi olduğunu söyleyebilirim. Fransızca öğretmeni ve çevirmen babam Orhan Gürsel’i elim bir trafik kazasında kaybettiğimde on bir yaşındaydım, o ise otuz sekizindeydi. Bunun ne anlama geldiğini yeni fark etmiyorum ama babamdan çok daha fazla yaşadığım için de tuhaf bir suçluluk duyuyorum. Onun yarım kalan uğraşını sürdürdüğümü düşünüyorum. Yazmak istiyordu ama ömrü yetmedi.

KENTLER KİTAPLARIMIN ANA İZLEĞİ
● Kentler ve yalnızlık kavramı kitaplarınızda ön plana çıkıyor. Son Fasıl’ı okurken de o şehirlerde yaşamış olan yazarların izlerini sürmüştünüz. Son kitabınızda da bunu görüyoruz. Yalnızlık teması bu kadar baskınken şimdi de son iki kitabınızda ölüm temasıyla karşılaşıyoruz. Ancak yine kentlerin izinde ilerliyorsunuz. Neden?
Kent, başta İstanbul olmak üzere kitaplarımda, özellikle de öykü ve romanlarımda anlatının odak noktasında olmuştur. Ana izleklerden birisi olduğunu da söyleyebiliriz. Yalnızca uzun yıllardır demir attığım Paris değil, Berlin, Venedik, son yıllarda bazı öykülerime giren İzmir de anlatı kahramanları olarak yapıtımda yer aldılar. Tarihleri, özellikleri, mimari dokuları ve şiirsel atmosferleriyle. Benzersiz coğrafyalarıyla.

BENDE BİRİKENLERİ AKTARIYORUM
● Ölümü anlatırken okuru bir edebi ve sanatsal yolculuğa çıkarıyorsunuz. Yazmaya başlamadan işleyeceğiniz temayı belirliyor musunuz? Yoksa sizde birikenleri mi aktarıyorsunuz?
Birikenleri anlatıyorum genellikle. Ama öngöremediğim durumlarla da karşılaşıyorum. Yazmak, bir bakıma, uçurumun kıyısında olmak gibi. Atlarsanız başınıza ne geleceğini önceden kestiremezsiniz. Hem riskli hem heyecan verici bir edim. Aynı zamanda tecrit edici de. Yazar sözcüklerle başbaşa, geceleyin yazıyorsa lâmbasının ışığında ya da bilgisayar ekranının karşısında yalnızdır. Bir dilin içinde varolur, hayal gücünden hareketle kurmaca dediğimiz başka bir gerçeklik yaratırken. Bu dediğim daha çok roman ve öykü için geçerli elbette, ama deneme de kendi sınırları içinde yaratıcılığa açık bir yazınsal tür. Bizde iyi örnekleri oldukça az. Bu nedenle denemeyi önemsiyor, okurlara öneriyorum.
● Yazarların da kentlerle olan ilişkisini ele alıyorsunuz. Örneğin Rilke Paris için “Demek burayı yaşanacak yer diye geliyorlar; burası ölünecek yer desem daha doğru” diyor. Hemingway’in Paris’i ise bir şenliktir. Sizin için çoşkulu, şenlikli bir kent var mı? Yaşamınızı sürdürdüğünüz Paris’i nasıl tanımlarsınız? İstanbul’la ilgili de düşüncelerinizi öğrenmek isterim.
Paris’i bir söyleşinin sınırları içinde anlatmak zor. İstanbul’u da. Her iki kent de, özellikle İstanbul, kitaplarımda yer aldılar. Hem bir şenlik hem bir metropol olarak. Özellikle İstanbul. Ondan söz eden öykülerimin yer aldığı kitabın adı ‘Sevgilim İstanbul’du’. Hem ülkemizde hem de yabancı ülkelerde en fazla ses getiren romanım, İstanbul’un bir anlatı kahramanına dönüştüğü ‘Boğazkesen’ oldu. Şeytan, Melek Ve Komünist’te Berlin, Resimli Dünya’da Venedik ön plândadır. Çıplak Berlin ise, adından da anlaşılacağı gibi, Almanya’nın başkentini tarihi ve gece hayatıyla harmanlayarak anlatır.
● Hilmi Yavuz’un Şeyh Bedreddin’e yazdığı bir şiire atıfta bulunuyorsunuz. “Ölüm yok hükmündedir.” Çok güzel bir ifade. Ölüm sizin için de yok hükmünde mi? Yazarak ölüm duygusunu belki de korkusunu yenmeye çalıştığınızı söyleyebilir miyiz?
Yazarak ölüm korkusunu yenmek boşuna bir çaba. Yine de denemeye değer. Bu sorunuza kitabıma da aldığım Epikür’ün şu sözüyle karşılık vereyim: Ölüm yoktur aslında. Çünkü ben varken o yok. O varken de ben yokum!
● Yazma aynı zamanda bir var oluş değil mi? Beden ölse de yazılanlar kalıyor geriye.
Belki öyle ama, yazılanlar da silinip gidiyor günü gelince. Geride hiçbir şey kalmayabiliyor. Varlık ve hiçlik! Derin konular… Bu alanda düşünebilmek için Sartre olmak gerekiyor!
● Peki ya ölüm olmasaydı nasıl bir yaşam olurdu? Gılgamış gibi ölümsüzlüğün peşine siz de düşer miydiniz?
Kitabımda bu sorunuza bir yanıt aramaya çalıştım. Ölümsüzlük konusunda da epeyce kafa yordum. Meraklısı Ölüm Aklımdasın’da ilgili bölümü okuyarak merakını giderebilir. Ama bu sorunun kesin yanıtını da bulamaz. Öyle bir yanıt yok çünkü.

‘ÖZGÜR TÜRKİYE’ KİTABI YOLDA
● Kitabınızda yer verdiğiniz yazarlardan biri de Sadık Hidayet. Doğuyla Batı arasında sıkışıp kalmış bir yazar Sadık Hidayet. Hidayet’in ‘Kör Baykuş’ romanına değiniyorsunuz. Kör Baykuş kadar ölümle iç içe geçmiş bir başka roman okumadığınızı ifade ediyorsunuz. Nedir size bunu düşündürten? Hidayet’in kitabında, edebiyatında ve tabi yaşamında sizi ne etkiledi?

Sadık Hidayet’i önceden de biliyordum ama onun dünyasına nüfuz edebilmem için İran’a iki yolculuk yapmam gerekti. İzlenimlerimi Mehdi’yi Beklerken adlı gezi kitabımda yazdım. Sadık Hidayet’in Batı ile Doğu arasında sıkışıp kalmış, biraz da benim hayatıma benzeyen ama genç yaşta Paris’te intiharıyla sonuçlanan hayatını, bir aydının dramı bağlamında ele aldım. İran gündemde halâ. Klâsik şairlerini onurlandıran, ama çağdaş yazarlarını hapseden, hatta öldüren teokratik bir devlet. Bu konuda söyleyecek çok şey var. Düşünce ve ifade özgürlüğü demokrasinin en önemli değerlerinden biridir. Özgürlüğün olmadığı yerde yaratıcılık da olmaz çünkü. Bu konuyu geniş biçimde ele aldığım ve Fransız basınında yayımlanmış siyasi yazılarımı içeren Özgür Türkiye kitabımda bulabilirsiniz. Ocak ayında çıkacak.

İstanbul Kitap Fuarı’na kavuşuyor

Dünyayı saran Covid 19 pandemisi döneminde iki yıl yapılamayan TÜYAP Kitap Fuarı bugün başlıyor. Türkiye Yayıncılar Birliği iş birliğiyle gerçekleştirilen fuarın bu yıl 39.su düzenlenecek. Fuara bine yakın yayınevinden pek çok yazar katılıyor. Kitap fuarının bu yılki onur konuğu ise edebiyatımızda büyülü gerçekliğin ustası Nazlı Eray. Ana tema olarak ‘kitabın büyülü dünyası’ belirlendi. Söyleşi, panel, şiir dinletisi ve çocuk atölyelerinin yapılacağı fuar 11 Aralık tarihine kadar devam edecek.

Fuarda yer alacak söyleşilerden bazılarını sizin için derledik.

3 Aralık, Cumartesi
• Yazar ve Yazılan Bir Arada – Doğan Hızlan, Şinasi Bademcioğlu / Alfa Yayınları, Saat:13.00-13.45, Büyükada Salonu
• Dönende Duranı Görmek – Dücane Cündioğlu / Kapı Yayınları, Saat: 14.00-14.45, Marmara Salonu
• Ebeveynler ve Çocuklarla İletişim – Burcu Polat Demir / Puslu Yayıncılık, Saat: 17.00-17.45, Büyükada Salonu
• Cumhuriyeti Nasıl İlan Ettik? – Ahmet Kuyaş. Moderatör: Cem Erciyes, Saat: 15.00-15.45, Kınalıada Salonu
• Düşünce ve İfade Özgürlüğünün Neresindeyiz? – Moderatör: Fahri Aral Konuşmacılar: Ahmet Ümit, Kenan Kocatürk, Zeynep Oral, Saat: 15.30-17.00, Karadeniz Salonu
• Çocuk Kitaplarında Sansür ve Otosansür – Sylvia Schuster (Carlsen Verlag, Almanya), Mine Soysal (Günışığı Kitaplığı) Not: İngilizce ve Türkçe simültane çeviri olacaktır. Saat: 17.00-18.00 Karadeniz Salonu
• Hogwarts’ta Bir Gün: Mösyö Taha ile – Taha Şahin / Yapı Kredi Yayınları, Saat: 12.00-12.45, Interexpo Salonu
• Kırmızı Pelerin – Gülseren Budayıcıoğlu / Doğan Kitap, Saat 14.00- 14.45 / Interexpo Salonu
• Cinayet Kokusu – Sevil Atasoy / Doğan Kitap, Saat: 13.00-13.45 / Marmara Salonu
• 100. Yıla 1 Kala Siyasi Manzara – İsmail Saymaz / İletişim Yayınları, Saat: 16.00-16.45, Interexpo Salonu
• Çocuklara Okuma Sevgisi Kazandırmanın Yolları – Dilek Yardımcı, Sinan Yaşar / Tudem Yayınları, Saat: 16.00-16.45 Büyükada Salonu
• Yeryüzü, Dil ve Aşk: Latife Tekin ile – Latife Tekin, Moderatör: Deniz Gündoğan İbrişim / Can Sanat Yayınları, Saat: 15.00-15.45, Interexpo Salonu
• Çocuğum İngilizce Öğreniyor – Prof. Dr. Cem Balçıkanlı, Prof. Dr. Kemal Sinan Özmen, Saat: 13.00-13.45, Heybeliada Salonu
4 Aralık 2022
• Nazlı Eray’ın Yazarlığı ve Gerçeğe Yaklaşımı – Nalan Çelik, Nuray Gök Aksamaz, Ayşegül Tözeren, Saat: 18.15
• Dil Devrimi ve Sonrası – Necmiye Alpay, Saat: 12.00
• Anadolu Rönesansı ve Köy Enstitüleri – Alper Akçam / Literatür Yayınları, Saat: 17.00
• Sürdürülebilir Bir Dünya – Ilgaz Gürsoy / Pegasus Yayıncılık, Saat: 17.00
• Doğan Cüceloğlu’nu Anmak – Yıldız Hacıevliyagil Cüceloğlu, Umay Divi, Gizem Çil, Nurdoğan Arkış Polat, Doğru Emre Pekçetinkaya / Kronik Kitap, Saat: 12.00-12.45, Marmara Salonu
• Ezbere Yaşayanlar – Emrah Safa Gürkan / Kronik Kitap, Saat: 14.05-14.50, Interexpo Salonu
• Beynimizi Nasıl Programlarız? Opr. Dr. Onur Kulaksızoğlu / Puslu Yayıncılık, Saat: 19.00-19.45, Heybeliada Salonu
• Ülkem Beni Ağlatacak Kadar Güzel – Ataol Behramoğlu / Cumhuriyet Kitapları, Saat: 13.00-13.45, Büyükada Salonu
• Yalandan Kim Ölmüş – Sevgi Özel / Kırmızı Kedi Yayınları, Saat: 14.00-14.45, Kınalıada Salonu
• Yaklaşan Kasırga – Levent Gültekin / Doğan Kitap, Saat: 16.00-16.45, Marmara Salonu
• Öykü Resimle Buluşunca – Bir Hikâyenin Yolculuğu – Aytül Akal, Mavisel Yener, Saadet Ceylan, Esra İlter Demirbilek, Hülya Dayan. Yöneten: Mavisel Yener
Saat: 16.00-16.45 Büyükada Salonu
• İstanbul ve Eğlence – Gökhan Akçura, Görgün Taner. Moderatör: Osmantan Erkır, Saat:17.00-17.45, Büyükada Salonu

Haftanın kitapları

Bende Ölen Sensin
Irmak Zileli
Everest Yayınları

Işığına Tavşan Olduğum Filmler
Murathan Mungan
Metis Yayıncılık

Tablodaki Kadın
Sanat Tarihinin Kitap Tutkunu Kadınları
Asuman Kafaoğlu Büke
Epsilon Yayınevi

Bir Şeyim Yok Anne, Ben İyiyim
Hüseyin Kıyar
İletişim Yayınları

Dijital Rönesans Joel Waldfogel
Çeviren: Nurcan Onaran İbrahimoğlu
Kırmızı Kedi Yayınları

Şeytanname Mihail Bulgakov
Çevirmen: Uğur Büke
Can Yayınları

Minik kitap kurtları ne okusun?

Tepedeki Göz
Tuğba Şamlı Attila
Redhouze Kidz Yayınları

Dur Bakalım Petek
Necati Tosuner
Günışığı Yayınları

Gözcü Kulesinde
Delal Arya
Can Yayınları

Berberdeki Papağan
Behiç Ak
Günışığı Yayınları

Walt’u Beklerken
Daniel Fehr
Çeviren: Berivan Özkoçak
Çınar Yayınları

Paris’te Bir Kovboy- Red Kit Jul
Çeviren: Korkut Erdur
Yapı Kredi Yayınları

Haftanın çok satanları
Haftanın çok satanlar listesini D&R, idefix, hepsiburada, Remzi Kitabevi, Penguen Kitabevi, BKM Kitap ve Amazon Türkiye listelerinden yola çıkarak derledik.

Bir Aşk Masalı
Ahmet Ümit

Seninle Başlamadı
Mark Wolynn

Gece Yarısı Kütüphanesi
Matt Haig

Kırmızı Pelerin
Gülseren Budayıcıoğlu

Kaplanın Sırtında İstibdat ve Hürriyet
Zülfü Livaneli

Yalın Tutku
Annie Ernaux

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eda Yılmayan Arşivi