Mert Yılmaz
NEDEN?
18 Mart 2021 tarihinde Naci Ağbal’ın başkanlığında yapılan TCMB PPK toplantısında faizler piyasa beklentilerinin üzerinde artırıldı ve yüzde 17 olan politika faizi yüzde 19’a yükseltildi.
Piyasalar açısından sürpriz olan bu karar kimileri tarafından eleştirilirken kimileri tarafından da doğru adım olarak değerlendirilip desteklendi. Faizlerin yüksek olmasından kimse memnun olmasa da TL’de değer kazanımı sonrasında döviz kurlarında dengelenme ve enflasyon ile mücadele adına atılan bu adım ileriye daha umutlu bakmamıza neden olmuştu ki, 27 Mart 2021 tarihinde günün ilk saatlerinde yayımlanan Resmi Gazete’de TCMB Başkanı Naci Ağbal’ın görevden alındığı haberi ile piyasalar şok oldu. Bu adıma piyasalar Murat Çetinkaya ve Murat Uysal dönemlerinden alışmış olsalar da Naci Ağbal’ın görevden alınması piyasalar açısından hiç beklenmeyen bir adımdı.
Kasım 2020’de ekonomi yönetiminde yapılan görev değişikliklerine piyasalar son derece olumlu tepki vermiş, özellikle de yabancı yatırımcı Türkiye’nin ekonomi politikalarında yapmış olduğu hataları görüp kabul ettiğini ve rasyonel politikalara döneceği beklentisi ile TL varlıklara yatırım yapmaya başlamış, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın reform söylemleri ile de yeniden duyulmaya başlanan bu güven perçinlenmişti. Piyasalar Bakan Lütfi Elvan ve Başkan Naci Ağbal ikilisine son derece yüksek bir kredi açmış, ülke risk priminde ciddi gerileme yaşanmış, dolar kuru 8,50 seviyesinin üstünden 6,90 seviyesine kadar gerilemişti.
Piyasalara “güven” ve “istikrar” vurgusu yapılırken son iki yılda dördüncü kez Merkez Bankası başkanının değişmesi ve son değişiklik, göreve kasım ayında getirilmiş ve sadece 4,5 ay görevde kalmış başkan için yapılınca bu durum önce istikrar kelimesinin içinin boşalmasına sonrasında da buna bağlı olarak güven kaybına neden oluyor. Bu arada görevden alınan Naci Ağbal piyasalar tarafından çok başarılı adımlar attığı düşünülen bir Merkez Bankası başkanı ise bu negatif durum daha derinleşiyor.
Naci Ağbal’ın yerine göreve atanan yeni başkan Şahap Kavcıoğlu piyasaları sakinleştirmeye yönelik söylemlerde bulunsa da şu ana kadar pek başarılı olduğunu söylemek mümkün değil.
Kendisi gerçekten çok zor bir dönemde çok zor bir göreve getirildi. İlk açıklaması ara bir toplantı ile faiz indirilmeyeceği mesajı oldu. Çünkü akıllara gelen ilk soru Naci Ağbal yapmış olduğu faiz artırımı sonrasında görevden alınınca otomatik olarak yeni başkan acaba hemen bu faiz artışını bir ara toplantı ile geri alır mı olmuştu. Başkan Kavcıoğlu, 15 Nisan’da yapılacak PPK toplantısına kadar faizlerde bir değişiklik olmayacağı bilgisini verdi ve kafalardaki
o soru işaretini kaldırdı.
Bu açıklamanın hemen ardından ara toplantı ile olmasa da 15 Nisan’da faiz indirimi gelir beklentisi hakim iken kurda yaşanan yükseliş bu senaryoyu da geçersiz kılacak gibi görünüyor.
Diğer taraftan Başkan Kavcıoğlu, sıkı para politikası duruşunun sürdürüleceğini, 2023 yılı için belirlenen yüzde 5 enflasyon hedefinin devam ettiğini ve politika faizinin enflasyonun üstünde kalacağını vurguluyor. Aslında bu söylemler Naci Ağbal döneminin söylemleri. Başkan değişikliğine rağmen söylem değişikliği yoksa o zaman “Neden Başkan değiştirildi?”
Bir soru da benden gelsin o zaman… 18 Mart günü yapılan faiz artışı sonrasında faiz yüzde 19, dolar kuru 7,20. Bugün ise faiz yüzde 19 ama dolar kuru 8,15.
Ekonomide iki puanlık faiz artışının yarattığı tahribat mı daha fazla yoksa bir lira yükselmiş döviz kurunun tahribatı mı?