Uğur Temel
"Ne ka küfte o ka ekmek..."
Meşhur hikâyedir; Tekirdağ’ın ünlü köftecilerinden birine giden iki arkadaş – paraları az olduğu için- bir porsiyon köfte söylerler ama kendilerince uyanıklık yapıp bir sepet dolusu ekmeği önlerine koyarlar. Çünkü ekmek bedavadır, ayrıca para alınmamaktadır. Adamların bir porsiyon köfte alıp önlerine bir sepet ekmek çekmeleri üzerine dükkân sahibi hemen adamların önündeki ekmek sepetini kaldırır ve sadece birer dilim ekmek verir her ikisine ve sonra da müşterilerinin şaşkın bakışları arasında nedenini açıklar: ‘’ Ne ka küfte o ka ekmek.‘’
Dün akşam Trabzonspor maçını seyrederken bu hikâye geldi aklıma… Altı genç ve tecrübesiz oyuncuyla çıkılan maçta, bu oyun ve skor gayet güzel aslında. Bakasetas yok, Trezequet yok, Siopis (dün bir kez daha baba olduğu için) yok, Hamsik (jübilesini yaptığı için) yok. Nenad Bjelica’yı bu kararından dolayı çok fazla eleştirmemek gerekir. Önümüzdeki senenin takımını oluşturabilmek için, genç oyuncuları da görmek zorunda. ‘En iyi antrenman, maçtır.’ derler. Sezon başı oynanan hazırlık maçlarının dışında, genç oyuncuların ‘Süper Lig’ havasını tatmaları hem de görücüye çıkmaları için, biçilmiş kaftan bir maçtı Başakşehir maçı.
Mental açıdan bitik bir takımı ayağa kaldırmak zordur. Trabzonspor, bu sezon yaşadığı travmalar sonrasında mental açıdan bitmişti. Hırvat Teknik Direktör Nenad Bjelica, önceki gün düzenlediği basın toplantısında bu konuya değinerek şunları söylemişti: “Geldiğim ilk günde mental olarak yıkılmış bir oyuncu grubu vardı. Sivasspor maçı öncesi hoşuma gitmeyen şeyler gördüm. Bizim de kurallarımız var ve bunları oyuncularla paylaştım. Şimdi iyi gidiyoruz. Kazanmak için çalışmaya hazır bir oyuncu grubumuz var. Bizim de iyi ve kötü günlerimiz olacaktır ama iyi gittiğimizi söyleyebilirim. Trabzonspor olarak üzerine koyarak bizler de yeni başarılar elde etmek istiyoruz." Hırvat teknik adama katılıyorum; Karagümrük, Giresunspor ve Alanyaspor maçlarında kişilikli bir oyun ortaya koyan Trabzonspor seyrettik. Bordo Mavili takım, ‘takım’ gibi oynadı bu maçlarda… Bölgeler arası bağlantılar doğru yapıldı, takım geçiş oyununu başarılı oynadı. Bunun neticesinde, üç maçta 13 gol atıldı. Yani, mental olarak doğru işler yapıldığının, doğru taktik ile maça çıkıldığının göstergesi skora yansıdı.
Trabzonspor’da yeni sezon öncesi, hem teknik heyetin hem de yönetimin bir hayli mesai yapması gerekiyor. Bu takıma, transfer şart… Menajer tuzağına düşülmeden yapılacak transferlere ihtiyacı var takımın. Gbamin gibi, Bardhi gibi oyunculara dünya para verilmesine gerek yok… Dün akşam oynayan gencecik çocukların, bu oyunculardan eksiği yok fazlası var. Kaliteli yabancı oyuncuya karşı değilim. Takıma gelecek yabancı oyuncu, o takımın genç oyuncularına bir şeyler verebilmeli.
İki haftadan beri oynamayan kaptan Uğurcan için transfer söylentileri var. Bjelica bu konu hakkında basın toplantısında “Uğurcan için çok astronomik teklif gelirse bakabiliriz” dedi. Çok astronomik tekliften kasıt nedir, bilemiyorum? Aldığım duyum, Galatasaray’ın Uğurcan ile ciddi ciddi ilgilendiği şeklinde. Geçen sezon 38 yıl aradan sonra gelen şampiyonlukta pay sahibiydi kaptan. Bu sezon öncesi, yurt dışı transferi olmayınca performans düşüklüğü yaşadı. Eylül ayında sözleşmesi iyileştirme yapılarak, 2027 yılına kadar uzatılmıştı. Takımda kalır mı, bilemiyorum.
‘Her şerde, bir hayır vardır’ derler. Bu sezonu altıncı olarak bitiren Trabzonspor, Avrupa’da olmayacak. Yani, üç günde bir maç yapmayacak. Türkiye Kupası başlayana kadar haftada bir maç yapacak. Bu da Nenad Bjelica’nın oyun felsefesini ve taktiğini oturtabilmesi için bir şans. Zaten bu amaçla olsa gerek, Trabzonspor yeni sezon hazırlıklarına Haziran sonu başlayacak.
Bir sezonun sonuna geldik. Bu sezonun benim için en büyük getirisi, Gazete Pencere’nin birbirinden değerli yazar kadrosuna katılmak oldu. Sezon boyunca, Trabzonspor maçları haricinde, “Uğur Hoca’nın Not Defteri” ve “Uğur’lu Futbol” sayfalarını hazırladım. Benim için de tatil zamanı geldi. Biriken kitaplarım okunmayı ve dijital platformlardaki filmler de seyredilmeyi bekliyor. Yeni sezonda da siz değerli okurlarımla beraber olacağız. Ama şimdi, kısa bir mola; sürç-i lisan ettiysem affola…