Oğuz Pancar
Mitoloji Öyküleri
Geçtiğimiz hafta Orion Takımyıldızı’nın öyküsünü Yunan mitolojisindeki biçimiyle anlatmıştık. Doğaldır ki farklı mevsimlerde dünyanın hemen her yerinden görülebilen ve çeşitli şekillere benzetmeye uygun bir düzenle sıralanmış bu takımyıldızını ilk fark eden Yunanlılar değil. Yazıyı bilen neolitik toplumlardan önce yaşamış Homo Sapiens’lerin yıldızlar hakkında ne düşündüğünü bilmiyoruz elbette ama bu meraklı primatın Kutup Yıldızı gibi sabit yıldızları ve Orion ya da Büyük Ayı gibi dünyadan belli bir düzene sahip gibi görünen takımyıldızları fark etmiş olmaları büyük olasılık.
Doğu’da da bilinen bir takımyıldızı Orion; ama oradaki adı genellikle “Avcı”. Yunanlı Orion’un da bir avcı olduğunu düşünürsek bu rastlantı ilginç. Özellikle Türk ve Moğol boylarının neredeyse tamamında bu takımyıldızına yakıştırılan ad “Avcı”; bu toplulukların göçebe olmaları ve yabani hayvan avının göçebe ekonomisi içinde önemli bir yer tutmasından kaynaklı olmalı.
Geyik
Güneydoğu Sibirya’da yerleşik Moğol-Türk boylarından Buryatların anlattığına göre çok eski zamanlarda, namlı bir avcı bir gün üç geyik avlar ama tam onları almak üzereyken geyikler bir anda göğe yükselirler. Avcı, peşlerinden ok salsa da vuramaz. Bu üç geyik Avcı takımyıldızında sıralı duran üç yıldıza dönüşür, dikkatle bakıldığında onların biraz aşağısında avcının oku da görülebilir.
Altay bölgesinde yerleşik ve Tadar, Bayat ya da Paçat adlarıyla da bilinen Teleütler’de ise aynı öykü farklı biçimde anlatılır; Kuguldey adlı ünlü bir avcı atıyla üç geyiğin peşine düşer; geyikler uzun süre kaçar ancak Kuguldey pes etmez. Tam avcı, avını yakalamış ve vuracakken geyikler göğe çekilir. Kuguldey de onların arkasından iki ok attıktan sonra takibi sürdürür ve atıyla beraber göğe o da yükselir. Atın Doğu ufkunda, üç geyiğin yakınında büyük bir yıldıza dönüştüğünü, o iki okun da gökyüzünde görülebileceğini, Kuguldey’in de büyük bir yıldıza dönüştüğünü anlatır Teleütler.
Diğer bazı Orta Asya halklarıysa, yeryüzündeki bütün geyikleri öldürmek istediği için Avcı’nın Tanrı tarafından lânetlenmiş olduğuna inanır. Kimileri takımyıldıza bakınca üç geyik, avcı, atı ve oklarını görürken kimi topluluklar bunlara Avcı’nın köpeğini ve doğanını da ekler. Bu toplulukların hemen hepsinde ava gidenlerin avda başarılı olmak için Avcı’dan yardım istemesi geleneği görülür.
Moğollar bu takımyıldızına “üç geyik” adını verir. Onlara göre bu yıldız kümesinde geyiklerin dışında avcı, at, köpek ve ok da yer almaktadır. Tunguzlara göre, efsanedeki avcı insan başına ve at gövdesine sahip bir yaratıktır; yani bir tür “Kentaur”.
Kırgızlarsa ise Avcı’yı “üç yaban keçisi”ne benzetirler, yaşadıkları düzlüklerde yaban keçisinin geyiğe göre daha yaygın bulunmasından olsa gerek. Kırgızlar Avcı ve yaban keçilerinin dünyada yaşadığına ama Avcı tüm keçileri avladığı için son seferinde onun da son keçilerle birlikte göğe çekildiğini anlatırlar.
Orta Sibirya halklarından Yeniseyler ise, Orion’a “geyik kafası” adını verirken başka bir öykü anlatırlar. Onlara göre bu geyik, Yenisey kahramanlarından Alba’nın gelinini kaçırmış ve göğe yerleştirmiştir.
Eski Çin astronomisindeyse Orion takımyıldızı, "Shen" (参) olarak bilinir ve genellikle bir avcı ya da savaşçı olarak yorumlanır.
Hint kültüründe ise bu takımyıldızı kimi dönem Brahma’yı, kimi dönem Mriga’yı (geyik), bazen de “7 Bilge”yi simgelemiştir.
Orion’a kimi zaman eşya adları da verilmiştir. Bunlar arasında en yaygın olanlar arasında, “ terazi” (Kırgızlar ve Sibirya Tatarları), “saka” (su taşıyıcısı) ve “su sırığı” (Volga Tatarları) isimleridir. Gecenin akışını Orion’un hareketine göre ölçen Goldeler (Nanaylar), Orion’a armağan olarak damıtılmış içki, et, sütte kaynatılmış buğday unu gibi yiyecekler sunarlar. Bu sunu, Çin takvimine göre her yılın sonunda yapılır ve gece boyunca sürer. Orion ufukta yükselmeye başladığında, yiyecekle donatılmış büyük bir masa kulübeden dışarıya çıkarılır, törene katılanlar yıldız kümesine doğru dönerek diz çöker ve ona dilekte bulunurlar.
Kadim Yakındoğu Uygarlıkları
Tüm bunlar Asya halklarında Orion/Avcı için anlatılan pek çok söylenceden kimileri yalnızca. Onlardan çok önce bu takımyıldızını fark eden daha eski kavimler de var tabii ki. Sümerlilerde ve onları izleyen Babillilerde örneğin, Orion avcı değil bir tanrıdır. Sümerlilerde “Uru An-na” yani “Göklerin Işığı” olarak bilinen bu takımyıldızı, bir mitolojik kahramandan tanrıya dönüşen Gılgamış’ı betimler, sağ elinde bir balta ve belinde sallanan kılıcıyla.
Babillilerse Orion’u “Mulsipa-zi-an-na” yani “Anu’nun Gerçek Çobanı” olarak adlandırılır ve tanrı Ninshubur’u gösterir. Ninshubur, göklerin ve cennetin kralı Anu’nun ve kraliçe İştar’ın ulağı ve uşağıdır.
Eski Mısırlılar, tanrıların Orion'un kuşağındaki üç yıldızdan ve Büyük Köpek takımyıldızındaki parlak yıldız Sirius'tan geldiklerine inanırdı. Kuşaktaki üç yıldız yani Alnitak, Alnilam ve Mintaka tanrıların babası olarak kabul edilen Sah’ın tacı olarak yorumlanır. Sirius yıldızıysa bereket tanrıçası Sothis’i simgeler.
Birer tarım toplumu olan Sümerliler, Babilliler ve Mısırlılar, mevsimlerin döngüsü ve ekim/dikim zamanlarını kestirebilmek için gökyüzündeki yıldız hareketlerini dikkatle izleyen topluluklardı. Bu üçünde de yıl sonu ve yeni yılın başının Orion’un hareketlerine göre düzenlendiğini gösteren kanıtlar bulunmaktadır.
Betelgeuse
Orion ya da Avcı çok sayıda yıldız içeriyor. Elbette ki bunların belirli bir sırada görülmesi bir rastlantı. Orion’daki en belirgin yıldızlar ve dünyaya uzaklıkları şöyle: Betelgeuse (642.5 ışık yılı), Rigel (860 ışık yılı), Bellatrix (250 ışık yılı), Mintaka (1200 ışık yılı), Alnilam (2000 ışık yılı), Alnitak (1260 ışık yılı), Saiph (720 ışık yılı). Görüldüğü gibi bunların uzaklıkları 642 ışık yılından 2000’e kadar değişiyor. O yüzden takımyıldızındaki yıldızların parlaklığı sizi yanıltmasın. Çok büyük/parlak olduğu halde diğerlerinden çok daha uzakta olduğu için daha soluk görünen yıldızlar da var aralarında. Bir fikir vermesi için, bunlardan en büyüğü olan Betelgeuse’nin Güneş’in 1000 katı, en küçüğü Saiph’in 22 katı bir çapa sahip olduğunu söyleyerek bitirelim.