Her maça farklı isimlerle çıkıyor Jesus ama hangi kadroyla çıkarsa çıksın ofansif futbolu tercih ediyor ve takım oyunu da her maç biraz daha oturuyor.
Yine önceki maçtan 5-6 değişik isimle sahaya çıktı Jesus. İlk 11’i görünce ilk akla gelen Jesus’un birkaç hafta önce yaptığı “bizim için önemli olan lig şampiyonluğu” açıklaması oldu. Lemos, Alioski gibi ilk 11’e uzak isimler bir yana, Valencia yerine Serdar’la başlaması ilginçti.
3-4-2-1 gibi dizildi Fenerbahçe… Yine ilerde baskı yaptı, geriden hızlı ve uzun toplarla çıktı. Maçın ilk düdüğünden itibaren orta sahaya hakim olurken, sol kanadı sıkça kullandı.
Orta sahanın solunda yer alan Alioski, ilk maçı olmasına rağmen Rossi ve King’le uzun zamandır oynuyormuş gibi etkiliydi. Golde de Rossi’nin King’e verdiği pas, hiçbir hocanın Uruguaylıdan neden vazgeçmediğinin ispatı gibiydi.
King sahanın en etkili ismiydi. İlerde baskı yaptı, rakip ceza sahası civarında top kaptı, pas verdi ve gol attı. Crespo orta sahadaki hakimiyetin mimarıydı. Austria Wien, tüm maç boyunca tek bir pozisyon üretebilirken, Fenerbahçe’nin çok gerisinde bir takım profili sergiledi.
İkinci yarıda oyuncular değişti ama oyunda değişen bir şey olmadı. Fenerbahçe topa hakimdi, oyuna hakimdi ama pozisyon yoktu. 83’üncü dakikada 10 kişi kalan A. Wien ise oyunun seyircisi gibiydi.
İlk yarının durgunu Serdar ikinci yarının en çalışkan ismi olurken, 89. Dakikada attığı ikinci golle, bir anlamda turu getirdi.
Arda Güler’e hak ettiği dakikaları vermemesi dışında Jesus ve Fenerbahçe doğru yolda görünüyor…
Son maçlardaki rakipler hayli zayıftı, Fenerbahçe’nin gerçek kalibresini göremedik. Ligde oynayacağı Adana Demir Spor maçı gerçek bir gösterge olmaya aday.
