Mert Yılmaz
BORSA DÜŞÜYOR
Türkiye’de neredeyse herkes borsa konuşuyor. Hisse senedi yatırımcısı olsun olmasın herkesin dilinde borsa. 2022 yılı getirisi yaklaşık %200 olunca konuşulması doğal. Uygulanan politikalar sonucu yatırımcı açısından da hisse senedi yatırımından başka bir alternatif kalmayınca yatırımcı sayısı da hızla artıyor ve görünen o ki artmaya da devam edecek. 2022 yılını yaklaşık 3,8 milyon yatırımcı ile tamamladık. Bu sayının yine yaklaşık olarak 1,3 milyonu hayatında hisse senedi ile 2022 yılında tanıştı.
Yatırımcı sayısının artması, sermayenin tabana yayılması elbette çok sevindirici. Ancak işler iyi giderken de eksiklikleri, hataları konuşmamız lazım. Öyle bir hava oluştu ki; sanki hisse senedi riskli bir finansal ürün değil, borsada her gün herkese bedava para dağıtılıyormuşçasına bir psikoloji var insanlarda. Bir aracı kurumda hesabı bir gün geç açan karalar bağlıyor, bir günlük getiriden olduğu için.
Üzülerek gözlemliyorum ki; piyasaya yeni gelen yatırımcıların büyük bir kısmının finansal okuryazarlık düzeyi son derece düşük. Pek çoğu piyasanın işleyiş kurallarını bile bilmiyor. Kulaktan dolma bilgilerle, sosyal medya tuzaklarına düşerek işlem yapıyorlar. Tanımadıkları, ismini bilmedikleri, yüzünü görmedikleri insanların sosyal medyada yaptıkları bir paylaşım ile kendilerini zengin edeceklerine inanıyorlar.
Borsa, 2023 yılına iyi başlasa da sonrasındaki iki işlem gününde ciddi bir satış baskısı altında kaldı. Endeks, iki günde %10 kadar değer kaybetti. 1,800’den başlayan yükseliş 5,700 puana kadar sürdü. Yıllık getiri %200. Şunu da eklemek lazım; 2022 yılında birikimlerini borsada değerlendiren yatırımcılar enflasyonun çok üzerinde getiri elde ettiler. Getirisi endeksin çok üzerinde olanlar olacağı gibi çok altında olanlar da vardır tabi. Bir başka ifade ile borsa yatırımcısı 2022 yılında enflasyonun altında ezilmedi hatta misli misli reel getiri elde etti.
Satışlar sert olsa da son iki günde yaşanan satış baskısını doğal karşılamak lazım. Hızlı ve sert yükselen piyasaların düzeltmeleri de benzer hızda ve sertlikte olur. Temelde gösterilebilecek ana bir neden yok. SPK’nın yatırım fonları ile ilgili yaptığı bir uyarıdan kaynaklanabileceği düşüncesi var, HDP’nin Hazine’den aldığı yardıma Anayasa Mahkemesi kararı ile bloke konması etken olmuş olabilir, İBB’ye kayyum atanabileceği yönündeki dedikodular piyasada tansiyonu yükseltmiş olabilir, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimleri erkene çekebiliriz açıklamasının rahatsızlık yarattığı görüşü var ki buna katılmam mümkün değil. Bu tarihten sonra hangi seçime erken seçim denebilir ki. Zamanında yapılsa zaten beş ay kaldı. Bir de sistemin kendi yarattığı risk var; o da kredi hacminin büyüklüğü. Yatırımcıların çok büyük bir bölümü kredili pozisyon taşıyorlar. Bu tip sert satışlar teminat tamamlama çağrılarını “Margin call” devreye sokar ve satış baskısı kısa vadede devam edebilir.
İki gündür görüyorum ki; yatırımcı iki gruba ayrılmış durumda. Yeni gelen, piyasa tecrübesi az olan yatırımcılarda bir panik havası varken, tecrübeli yatırımcılar gayet sakin ve bu yaşanan düşüşleri doğal karşılıyorlar.
Piyasaya ilişkin genel görüşümde bir değişiklik zaman zaman dalgalansa da hatta bu dalgalanmalar sert olsa da ben piyasanın seçime kadar iyi olacağını düşünüyorum. Bu, seçim sonrası için kötümserim anlamına da gelmiyor. Seçimde ortaya çıkacak tabloya göre değerlendirilmesi gereken bir süreç olacak.
Piyasaların önündeki en önemli viraj seçim.
Her seçim bir belirsizliktir. Seçim sonrası şu an için sis. Sandıktan çıkacak sonuç o sis bulutunu dağıtacak.
Yatırımcıları Warren Buffet’ın sözüne kulak vermeye davet ediyorum.
Ne demiş Buffet:
“Borsa, sabırsızların parasını sabırlılara aktarmanın bir yoludur…”