Begüm Erdoğan
Bir Başyapıt Netflix’te
Duyan duymayan kalmasın, Gabriel Garcia Marquez’in kitabı “Yüzyıllık Yalnızlık” Netflix’te dizileştirildi! Bu gelişmeyi Garcia Marquez fanları nasıl değerlendirecek bilemiyorum ama dizinin kendine ait bir büyüsü olduğu kesin. Bu da 21. Yüzyılın en sevilen eserlerinden olan “L’amica geniale”nin dizi adaptasyonundan bahsetmek için çok güzel bir zaman diye düşündürttü.
Yüzyıllık Yalnızlık, Cien años de soledad, (Netlix) (2024-devam ediyor)
Büyülü gerçekçilik türünü popülerleştiren Kolombiyalı yazar Gabriel Garcia Marquez’in en popüler eseri “Yüzyıllık Yalnızlık”. Her ne kadar yazar hayattayken, kitabın filme dönüştürülmesi için izin vermemiş olsa da dizinin Kolombiya’da, Kolombiyalı oyuncular tarafından canlandırılarak ve İspanyolca çekilmesi şartıyla Marquez’in çocukları bu projeye yeşil ışık yakmışlar. Bu sayede de proje seneler sonra hayata geçirilebilmiş. Hikayeyi yakından takip eden ve büyülü gerçekçilik hissiyatını yakalamak için baya kafa patlatıldığı belli olan dizi, Kolombiya’nın büyüsünü de taşıyor. İzleyenler, Buendía ailesinin jenerasyonları arasında dolaşıyor ve izole bir cennet-vari mekan olan Maconda’nın sokaklarında geziyor. Aynı kitapta olduğu gibi jenerasyonların aynı hataları tekrarladıkları kırılamayan döngüleri de izliyoruz. Bu arada dizi aslında 16 bölümden oluşuyor ancak henüz yalnızca ilk 8 bölüm izleyiciyle buluşmuş durumda. Dizinin kalan 2. kısmının ne zaman yayınlanacağı konusunda henüz bir bilgi olmasa da, genelde bir sene içerisinde sezonun kalan kısmını yayınladıklarını görüyoruz. Yani dizinin sevenlerinin çok uzun süre beklemek zorunda kalacağını sanmıyorum.
My Brilliant Friend (TV+, PuhuTv) (2018-2024)
Dizi, Elena Ferrante mahlasını kullanan yazarın aynı isimli (İtalyanca orijinal ismiyle L'amica geniale) kitabından uyarlanıyor. Elena’nın gerçek kimliğiyse bir sır çünkü kimse ne kendisini görmüş ne de kim olduğu biliniyor. Kitabıysa 2019’da The Guardian tarafından 21. Yüzyılın en iyi on birinci kitabı olarak seçilmiş. Sonrasındaysa The New York Times Book Review tarafından 2024 yılında 21. Yüzyılın en iyi kitabı seçilerek çağdaş edebiyattaki yerini iyice perçinlemiş. Diziye geldiğimizde ise aslında iki dostun beraberliği ve çocukluktan “yetişkinliğe adım” diye ifade edebileceğimiz bir hikayeyi anlatıyor. Başında, enteresan bir karakter olan Lila’nın oğlu, o sırada 60’larında olan Elena’yı arayarak annesinin iki haftadır kayıp olduğunu söylüyor. Ayrıca Lila sadece sırra kadem basmakla kalmıyor, bir de üstüne kendine ait olan tüm eşyaları da yok etmiş ve içinde olduğu tüm resimlerden kendini çıkarmış bulunuyor. Yani kendisini ve tarihini dünyadan silmeye çalışmış da diyebiliriz. Bu duruma bir tür meydan okuma olarak bakan Elena’ysa, Lila’nın hayatını anlatmaya karar veriyor. Bu şekilde 60’larında olan Elena’nın anlatımıyla, 1950’lerde Naples’da başlayan ve kızların çocukluğuna oradan da gençliğine adım attığımız bir hikaye izliyoruz.
*********
Bir kitabı okurken, hayal gücümüzle olayları izliyoruz ve yaşatıyoruz aslında. Belki bu yüzden, okuduğumuz bir kitap, bize ekrana yansıyan üretilmiş bir hayal olarak sunulduğunda aynı keyfi almıyoruz. Yine de kitapları okuduysanız bile, bu iki dizi kesinlikle ilgi çekici deneyimler yaşatıyorlar. Özellikle “Yüzyıllık Yalnızlık”ın ekrana nasıl yansıtıldığını görmek çok heyecan verici.
KİTAPLARA SIĞMAYAN FİLMLER
Bu listede bulacağınız filmler, kitaplardan bir şekilde etkilenilerek hayata geçirilmiş ancak o etkileri aşarak, kitaplardan daha derin izler bırakabilen filmler. Ayrıca her zaman olduğu gibi, hepsini platformlar üzerinden evinizin konforunda izleyebiliyorsunuz.
İlgi Alanı, The Zone of Interest, 2023 (AmazonPrime Video)
Martin Amis imzalı aynı isimli romandan serbestçe esinlenilmiş olan film, dışarıdan sadece başka bir Yahudi soykırımı filmi gibi gözüküyor olabilir. Ancak bu film, sembolizmiyle, sosyal mesajlarıyla çok daha derin bir anlama sahip. Bize umursamazlığın, empati yoksunluğunun sonucunu gösteriyor. Sadece Auschwitz kampına komşu yaşayan bir aileyi izlemiyoruz. Onların duyduklarını duyuyoruz, önem vermedikleri yerde önemsiyoruz. Basit gözüken bir şekilde, filmin yönetmeni Jonathan Glazer hem yeni bir ifade biçimi kullanıyor hem de hiçbir melodram sahnesi kullanmadan izleyiciyi önemsetmeyi başarıyor. Filmin salon dışındaki hayatı da oldukça ilginç. Film, Oscar ödül töreninde “En iyi yabancı film” ve “En iyi ses” ödüllerini aldı. Tam da Filistin-İsrail savaşının ateşinin ortasında Glazer, filminin ifade ettiği düşünceleri perçinleyen bir konuşma yaptı. Kendisinden alıntılamak gerekirse: “Tüm seçimlerimiz bizi şimdiki zamanda yansıtmak ve yüzleştirmek için yapıldı. ‘Bakın o zaman ne yaptılar’ demek için değil, ‘Bakın şimdi ne yapıyoruz’ demek için. Filmimiz, insanlıktan çıkmanın nereye varabileceğini gösteriyor. (...) İster İsrail'deki 7 Ekim kurbanları olsun, ister Gazze'de devam eden saldırılar olsun, nasıl direneceğiz?”
Kuzuların Sessizliği, Silence of the lambs, 1991 (Appletv üzerinden kiralanabilir)
Bir yamyam seri katili yakalamak için FBI Akademisinin parlak öğrencisi Clarice Starling (Jodie Foster), hapiste olan manipülasyon ustası seri katil (ve başka bir yamyam) Dr. Haniball Lecter’la görüşmeye gönderilir. FBI, bu genç ve güzel kadını yem olarak kullanarak dosya için önemli olabilecek bilgiler alabileceğini düşünmektedir. Bazıları bu filmin Thomas Harris’in 1988 tarihli ve aynı isimli romanının bir uyarlaması olduğunu bilmeyebilir. Aslında bu normal diyebiliriz çünkü Jodie Foster ve Anthony Hopkins ikilisinin beraberliği filmi çok farklı bir yere taşımış. Film, “One Flew Over the Cuckoo’s Nest” ve “It Happened One Night” yapımlarından sonra Oscarlarda en büyük beş ödülü birden toplayan üçüncü film olma özelliğini de taşıyor. Aynı zamanda “En İyi Film” Oscarına layık görülen ilk ve tek korku filmi olması da filmin öneminin altını çiziyor.
Beni Adınla Çağır, Call me by your name, 2017 (Netflix, Appletv üzerinden kiralanabilir)
1983 yılının yazında Elio (Timothée Chalamet) ailesiyle beraber İtalya’nın Lombardy bölgesinde tatil yapmaktadır. Bu sırada babasının stajyeri olarak Oliver (Armie Hammer) aralarına katılır ve ikisi de yeni tutkularının tatlılığını keşfettikleri bir yaz geçirir. Kitabı da etkileyici olan bu filmde, yönetmen Luca Guadagnino çok ilginç bir şeyi başarıyor. Filmin geçtiği sakin ve sıcak yazlık bölgeyi, sadece ses ve görüntü üzerinden, seyirciye yaşatıyor. Filmi izlerken atmosferi ve onun duygular üzerindeki etkisini hissediyorsunuz. Bu sebeple de kitabın tüm tutkusunu alıp farklı bir seviyeye çıkartmayı başarıyor.