Nuray Babacan
AKP’nin karışık gündemi: Yargıda temizlik, kollanan hukuk büroları
Türkiye gündemine düşen her yolsuzluk, rüşvet dosyası hükümette dalgalanmaya neden oluyor. Bunların bakanlara ve bakanlıklara yönelik yansımaları, AKP içinde yankıları var elbet. İşin ilginci, kim bu çıkar gruplarının dışında kalıyor, o zaman parti içinde kazan kaynıyor!
Artık, kamuoyunun seçimlerden sonra kurulan hükümetin üyeleriyle ilgili fikri oluşmaya başladı. Öne çıkan bakanlar, yetersiz bulunanlar konuşulmaya başlandı. AKP kamuoyuna göre, ilk üçe girenler, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek.
PERFORMANS SORUNU
Henüz haklarında yeterli fikir oluşmayan bakanların yanı sıra bir de işlere yeterince hakim olamayan bakanlar konuşuluyor. Örneğin Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un partide olumlu imajı olmasına karşın, inisiyatif kullanma, sorunların üzerine radikal bir şekilde gitme sorunu olduğu öne sürülüyor. Çete-mafya davalarının yargı sürecinde nasıl işlem göreceği, mahkemelerdeki rüşvet iddialarına ilişkin soruşturmanın nasıl sonuçlanacağı gibi konular çok tartışılıyor. Olumsuz anlamda dikkat çekenlerse Çalışma, Sanayi ve Aile Bakanları. Bu bakanların çözüm üretme konusunda yetersiz oldukları iddiası var.
İSTANBUL GRUBU İDDİALARI
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun son grup toplantısında bizzat isim vererek, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın avukatlarıyla ilgili dile getirdiği iddiaları anımsarsınız. Parti içinde ‘İstanbul Grubu’ olarak adlandırılan bu ekiple ilgili çok şey anlatılıyor. Mahkeme hakimlerinin rüşvet ilişkisi konusunda son iddialardan çok önce, AKP’de kamu kurumlarının çalıştığı ayrıcalıklı hukuk bürolarından söz ediliyordu.
AYRICALIKLI HUKUK BÜROLARI
Bu ayrıcalıklı tayfadan şikayet edenler de sistemin normal işlemesini savunanlar değil. Kendileri iş alamayanlar. Örneğin, BDDK’yı ilgilendiren bazı dava konularının, kurum yönetimi tarafından ‘İstanbul’daki belli hukuk bürolarına’ yönlendirildiğini öğrenen küskün AKP’liler var. Yani, kamu yöneticilerinin talimatıyla avantajlı hale getirilen hukuk büroları ve onların bağlantılı olduğu mahkeme heyetleri parti içinde de anlatılıyor. FETÖ’den el alınmış sanki…
NAFAKA YİNE HORTLADI
Konu adaletten açılmışken, son seçimlerde ittifaklar üzerinden Meclis’e taşınan bazı radikal partiler, yine nafaka konusunu ısıtmaya başladılar. AKP içinde her zaman yandaş bulan bu konu, mağdur kadınların bağımsız hayatlarını sürdürmelerini ortadan kaldırmak, kadın ve çocukları mağdur etmek amacı taşıyor. Kimse görmek istemiyor ama şu andaki nafakaların sadece yüzde 47’sinin ödendiğini bilen var mı? O kadar ağladıkları nafakaları ödemiyorlar zaten…
KADINLA UĞRAŞANLAR
Öğrendiğimize göre, Adalet Bakanlığı, nafaka, tazminat ve boşanma gibi konuların 'arabuluculuk' sistemiyle çözümü için çalışma yapıyor. Bu kapsamda dünya örnekleri de inceleniyor. Barolar, üniversiteler, STK’lar, yargı çevrelerinin katılacağı bir çalıştay yapılacak olması iyi haber. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un, “Her iki tarafı da dikkate alarak bir çözüm bulunmalıdır” sözlerine güvenmek isteyenler çok. Ama kulisler genellikle tam tersi yönde işliyor ve kadın haklarıyla meselesi olan muhafazakar kafalar baskın çıkıyor.
100. YILA DOKUNMAYIN!
Talihsiz bir başka tartışma Cumhuriyetin 100. yıl kutlamaları konusunda açılmıştı. TRT’nin İsrail’in Gazze yaptığı korkunç saldırı nedeniyle yayınları yavaşlatması, yas ilan edilmesi ayrı, 29 Ekim’deki 100. yıl kutlamalarının yavaşlatılması ayrı bir konu. Bir ülkenin başına 100 yılda bir gelen ‘kurtuluş, barış ve varoluşun’ doğum günü anlamına gelen böylesine değerli bir güne ilişkin programların iptal edilmesini akla getirmek bile yanlıştır. Partide de kutlamalara direnç olduğunu biliyoruz; neyseki onların istediği olmadı. 100. yıl kutlamaları planlandığı gibi yapılacak. Her türlü tatsız, talihsiz konuyu, ‘coşku, gurur ve mutluluk veren’ bir etkinliği iptal etmek için kullanan zihniyetle mücadele edilmesi gerektiği kesin.