Oğuz Pancar
Picasso Portraits / Juan Martín
‘Picasso’nun müzik hakkında ne bildiği konusunda hiçbir fikrim yoktu. Resimlerinden dolayı, gitarı sevdiğinin farkındaydım tabii ki. Kübist döneminde yaptığı gitar resimlerini, keza “Mavi Dönem”inden “Yaşlı Gitarcı”yı da biliyordum. O yüzden ilham vermesi için önce “Üç Müzisyen” resminin karşısında çaldım’
25 Ekim 1971, akşamüstü saatleri. Cannes’ı çevreleyen irili ufaklı dağ köylerinden Mougins’deki malikanelerinbirinde, Villa Notre-Dame-de-Vie’deyiz. Bugün ev sahibinin, Pablo Picasso’nun 90. yaş günü. Kırka yakın davetli var evde; ressamlar, oyuncular, modacılar ve birçoğu “jet sosyete”ye dahil, tanınmış simalar. Duvarlarda ressamın resimleri asılı. Ünlü “Üç Müzisyen” tablosunun karşısında, altındaki tabureye iğreti bir biçimde oturmuş ve gözleri resme kilitlenmiş kıvırcık saçlı genç delikanlı gitarının tellerine sertçe vurarak bitiriyor çaldığı parçayı. Genci yarım ay şeklinde çevreleyen konuklar birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra coşkulu bir alkış kopuyor salonda.
O sıralarda daha on altı yaşında olan Juan Martín adlı bu genç gitarcı doğum günü partisine annesiyle birlikte gelmiştir. Ressam olan annesi –kendi gibi Malaga’lı olan- Pablo Picasso’nun eski dostudur. Birşeyler çalması için çok yetenekli olduğunu duydukları oğlunu da getirmesini istemiştir Pablo ondan. Genç Juan da en iyi çaldığı parçalardan bir repartuvar hazırlamış, heyecanla her birinin tekrar tekrar üzerinden geçmiştir bu güne hazırlık olarak.
Ancak, çoğunun simasını gazete ve dergilerden tanıdığı konuklar arasında şaşkınlıkla dolaşan ve gözleri, geleceğini duyduğu Brigitte Bardot’u arayan Juan’ı bekleyen bir sürpriz vardır. Sıra ona geldiğinde, hazırladığı şarkıları değil de duvardaki tabloların sırayla karşısına geçip, resmin onda uyandırdığı duyguları doğaçlama olarak çalmasını ister Picasso. İsteği duyunca paniğe kapılan ve hatta arka kapıdan sıvışmaya bile yeltenen Juan, annesinin yüreklendirmesiyle kalır ve resimlerin karşısında doğaçlama çalar.
“Picasso’nun müzik hakkında ne bildiği konusunda hiçbir fikrim yoktu. Resimlerinden dolayı, gitarı sevdiğinin farkındaydım tabii ki. Kübist döneminde yaptığı gitar resimlerini, keza “Mavi Dönem”inden “Yaşlı Gitarcı”yı da biliyordum. O yüzden ilham vermesi için önce “Üç Müzisyen” resminin karşısında çaldım.”
Sonraki yıllarda Niño Ricardo ve Paco de Lucía gibi ustaların yanında daha da pişecek olan genç Juan’ın o gün yaptığı doğaçlama müzik, on yıl sonra çıkaracağı ilk albümün de temeli olacaktır, Picasso Portraits.
1981’de çıkan albümdeki her parça adını bir Picasso resminden ve yapıldığı yıldan alıyor. Dokuz parçanın yedisi Juan Martín’in Picasso’nun doğum gününde çaldığı doğaçlamalardan geliştirilmiş; ayrıca Albeniz’in Asturias’ı “Self Portrait-1901”, Lecuona’nın Malaguena’sı “The Picador-1889” adıyla albümde yer alıyor.
Daha önceki yıllara kadar izlenebilse de asıl olarak Paco de Lucía ve Camarón de la Isla’nın 70’lerdeki çalışmalarıyla serpilen bir Nuevo Flamenco(1) albümü Picasso Portraits. Ama bu kez kaynaştığı müzik türü progressive rock. Juan Martín’e, davulda Simon Phillips (The Who, 801) ve Ian Mosley (Trace, Marillion), bas gitarda John Gustafson (Roxy Music, Quartermass) ve John C. Perry, klavyede Tony Hymas (Jeff Beck, PHD) ve Rod Edwards gibi müthiş müzisyenlerin eşlik ettiği albüm hem Flamenko hem de rock müzik tutkunlarını mest edecek türden.
Albümdeki şarkıların listesini aşağıda görebilirsiniz; altlarına da her resimle ilgili kısa notlar ekledim. İyi dinlemeler ve iyi seyirler…
Harlequin-1918 (3:29)
Türkçeye “arleken” olarak geçen sözcük daha çok “soytarı” olarak çevrilse de aslında arlekenler soytarı değil. Orta çağdan başlayarak İtalyan komedi tiyatrosunda yer bulan kurnaz ve hazırcevap uşak karakterine verilen ad “harlequin”. Picasso’nun gözde temalarından olan arlekenlerin yer aldığı birden fazla resim var aslında 1918 tarihli. Ben en bilinenlerden birini koydum.
Desire Caught By The Tail-1943 (3:57)
“Kuyruğundan Yakalanmış Tutku” Picasso’nun 1943’te yazdığı bir tiyatro oyununun adı.
Three Musicians-1921 (2:54)
Sol başta klarnet çalan bir palyaço, ortada elinde gitarıyla bir arleken ve en sağda da nota kağıtlarını tutan bir rahip. Picasso’nun “natürmort” olarak değerlendirdiği bu resim, kübist sanatın tipik örneklerinden.
Sleeping Girl-1969 (4:27)
Yılda yanlışlık yoksa bunun “Uyuyan Kadın” ya da “Yaslanan Çıplak” olarak bilinen resim olması gerek. Picasso’nun çoğunluğuna o zamanki sevgilisi Marie-Thérèse Walter’ın modellik yaptığı çok sayıda uyuyan kadın temalı resmi var. “Yaslanan Çıplak”ın da esin kaynağı büyük olasılıkla Marie-Thérèse Walter olmalı.
Self Portrait-1901 (3:51)
1901-1904 arası melankolik “Mavi Dönem”den.
The Aficionado-1912 (4:45)
Boğa güreşi meraklısı anlamına gelen bir sözcük “Aficionado”. Kübizmin kurucuları Georges Braque ve Pablo Picasso aynı zamanda “kolaj” tekniğini de ilk uygulayan sanatçılar. Bu resim de “Sentetik Kübizm” ve kolajın güzel bir bileşimi.
Girls Of Algiers-1955 (6:10)
Eugene Delacroix'nın 1834 tarihli " Les Femmes d'Alger" (Cezayirli Kadınlar) tablosunun yeniden çizimi. Picasso’nun bu resmi seçmesindeki asıl etkenin Delacroix değil Matisse olduğunu düşünüyorum. Picasso’nun bu resme Matisse’in ölümünü haber aldıktan altı hafta sonra başladığını biliyoruz. Resimdeki kadınlar “odalisque”(2) olarak bilinen harem kadınları ve bunlar Matisse’in en gözde temalarından (Cezanne’ı bir yana koyarsak Picasso’nun sanatını en çok etkileyen ressamın Matisse olduğunu düşünüyorum).
Weeping Woman-1937 (5:16)
Picasso’nun 1937 yılında yaptığı ve ünlü Guernica tablosunu da içeren seriden bir resim “Ağlayan Kadın”. Picasso’nun 1936-1944 yılları arasında sevgilisi ve kendi de önemli bir sanatçı olan Dora Maar’ın modellik yaptığı bu resim, tıpkı Guernica gibi, dehşete düşmüş ve acı çeken insanı betimliyor.
The Picador-1889 (3:38)
Matadora yardım eden mızraklı atlılara verilen isim “Picador”, Picasso’nun 8 yaşında yaptığı resimlerden.
- Yeni Flamenko; geleneksel Flamenko’nun caz,rumba, bossa nova, rock, tango, salsa ya da blues gibi farklı türlerle yoğrulmuş yorumu.
- Sözcüğün kökeni Türkçe’deki “odalık” sözcüğü.