Mehmet Şandır
Yanıyoruz!
BENCE; bu günler iyi günlerimiz.
Sözün özü; hayatın olağan gerçeği olan yangın, geçen yıllardan farklı; bu yıl yaşamın tüm alanlarında bir felaket boyutuna ulaşacak gibi görünüyor.
Yalnız orman yangınları değil, mutfak yanıyor, ekonomi yanıyor, siyaset yanıyor, sosyal hayat yanıyor daha da kötüsü dünya yanıyor; üçüncü dünya savaşının ayak sesleri kapımıza dayandı…
Felaket duyurusu hoş bir iş değil ancak hazırlıklı olmalıyız, tedbirlerimizi almalıyız; felaketler çağına giriyoruz; bu günler iyi günlerimiz.
Mevsimidir; orman ve anız yangınları başladı. Ancak bir tabii afet olarak tanıdığımız ve yaşadığımız orman yangınları, henüz daha yangın sezonunun başında olmamıza rağmen sayı ve yanan alan boyutu ile korkutucu rakamlara ulaştı.
Anadolu Ajansı’nın geçtiği habere göre haziran ayında orman yangınları geçen yıla göre yaklaşık 5 kat artmış.
Ajansın haberine göre, “Orman Genel Müdürlüğü verilerine göre, Türkiye'de geçen yıl 1-21 Haziran döneminde 84 orman yangını çıkarken, bu yıl aynı dönemde bu sayı yaklaşık 5 kat artarak 399'a ulaştı. Yangınlardan etkilenen ormanlık alan miktarı da geçen yıla göre haziran ayında 60 kat artarak 41 hektardan 2 bin 548 hektara yükseldi.”
Tarım ve Orman Bakanı, 2024 yılında çıkan 1.043 orman yangınında, 4.062 hektar orman alanı zarar gördüğünü açıkladı.
Ayrıca aynı dönemde 551 orman dışı noktada yangın yaşandı, binlerce hektar arazide toprak üstünde ne varsa yandı. Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa illerinin kırsalında özellikle elektrik hatlarında oluşan kıvılcımlardan kaynaklanan yangınlarda 15 vatandaşımız hayatını kaybetti, çok sayıda insanımız da yaralandı. Yüzlerce canlı hayvan telef oldu, binlerce arı kovanı arıları ile birlikte yandı.
Avrupa Birliği'nin (AB) Copernicus uydu izleme sistemiyle yapılan ölçümlere göre, 2024 yılı ilkbaharı "tüm zamanların en sıcak ilkbaharı" olarak tarihe geçti. Ülkemizin birçok şehrinde hava sıcaklığı 40 dereceyi aşarken, bazı bölgelerde rekorlar kırıldı.
Ayrıca hava sıcaklıklarında olağandışı bir anormallik de yaşanıyor; mesela, geçen hafta sonu Akdeniz kıyısında Mersin’de sıcaklık 31 derece iken Ankara’da 37 dereceydi, hissedilen sıcaklık 40 dereceye ulaştı. Mevsim normallerinin 5 ila 10 derece üzerinde seyretmeye devam edeceği tahmin ediliyor. Bu normal değil…
Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Murat Türkeş, bu anormal durumu şöyle tespit etmektedir; “Orman yangınları normalde yılın en sıcak olduğu 10 Temmuz - 20 Ağustos arasında sıklaşır, ancak son dönemlerde sıcak hava dalgasının mayıs ve eylülü de içine alacak şekilde genişlemiştir.”
Prof. Dr. Türkeş, tehlikenin büyüklüğüne dikkat çekiyor:
"Giderek daha sıcak bir dünya, yağış rejiminin değişmesi, aynı şekilde giderek daha sıcak bir Türkiye, yazı kurak ve çok sıcak Akdeniz ikliminin egemen olduğu coğrafyanın genişleme eğilimi içinde olması, hava sıcaklıklarının giderek daha yüksek olması, ardışık sıcak hava dalgalarının sıklığının, süresinin, şiddetinin artması yaz kuraklığıyla da birleştiği zaman bütün bitki örtüsü, ormanlar, makiler, tarım alanları, meralar patlamaya hazır, büyük yangınlara elverişli yakıt deposu haline geliyor.”
Bu aşırı sıcaklıklar, orman yangını riskini de önemli ölçüde artırıyor. Orman altı bitki örtüsünün daha erken kuruması alevlerin daha etkili olmasına neden olur. Sıcaklık değişiklikleri ile oluşan fırtına hızındaki rüzgârlarla orman ve anız yangınlarının tahribatı afat düzeyine ulaşır.
Bunaltıcı sıcak hava ile boğuşan insanımız, mutfakta yaşanan hayat pahalılığı yangını, yeni vergi ve zamlarla ekonomide yaşanan yangın ve seçimler sonrasında siyasette yaşanan belirsizliğin sosyal hayatta oluşturduğu ümitsizlik yangını ile kavrulmaktadır.
Kapımıza dayanan küresel savaşın ateşini henüz konuşmadık.
Sözün sonu; Yangın, doğanın kıyametidir; tüm canlı unsurları ile ölüm demektir. Ülkeyi yönetenler, “kriz tabanlı yangın yönetiminden risk tabanlı proaktif ve bütüncül yangın yönetimi” uygulamasına geçmeli; yapılması gereken her şeyi yapmalıdır.
Allah Devletimize, Milletimize ve akıl sağlığımıza zeval vermesin!