Bahattin Yücel
Uzlaşmaya sandık karar vermeli
Anayasa oylamasıyla hayata geçirilen, “Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi” düzeninin benzerine demokrasi ile yönetilen ülkelerde rastlamak çok zor. Örneğin bu siteme izin veren Anayasa değişikliklerinin, geçmişte oluşturulan çeşitli kurumlar ve aralarındaki işleyişi, denetimsiz iktidar gücü kullanımı olarak yorumlayan anlayış, Anayasa Mahkemesi’nden döndü.
Aralarında Genel Başkan Özgür Özel’in de yer aldığı CHP TBMM Grup Başkanvekillerinin, geçtiğimiz yıl yaptıkları aykırılık başvurusu üzerine yüksek mahkemenin verdiği karar; KHK ile Cumhurbaşkanlığına verilen yetkileri geçersiz saydı.
“Üniversite Rektörlerinin” KHK ile atanmalarının iptali üzerine, medyanın ilgisini yoğunlaştırdığı aykırılık; “ 7142 sayılı Yetki Kanunu’yla, 6771 sayılı Kanun’la Anayasa’da yapılan değişikliklere uyum sağlanması amacıyla Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname (KHK) çıkarma yetkisi verilmiştir. Anılan Kanun’un 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasıyla KHK çıkarma yetkisinin kapsamı; kamu kurum ve kuruluşlarının kuruluş, teşkilat, görev ve yetkilerinin düzenlenmesi, kanunlar ve KHK’larda yer alan tüzük, Bakanlar Kurulu, İcra Vekilleri Heyeti, İcra Vekilleri Heyeti kararı, Bakanlar Kurulu kararı, Bakanlar Kurulu yönetmeliği, hükûmet, başbakan, başvekil, başbakanlık, başvekâlet, sıkıyönetim, nizamname, kanun tasarısı gibi bazı ibarelerin değiştirilmesi, yürürlükten kaldırılması veya bu çerçevede kanunlar ve KHK’larda yer alan ilgili hükümlerin yeniden düzenlenmesi, mevcut bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerinin yeniden belirlenmesi, uygulama imkânı kalmayan kanun ve KHK’ların yürürlükten kaldırılması, kanun ve KHK’larda yer alan bakanlıkların, kamu kurum ve kuruluşlarının kurulması, kaldırılması, görevleri, yetkileri, personeli ve teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması ve üst kademe kamu yöneticilerinin atanmaları ile görevlerine son verilmesine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesinin sağlanması, Cumhurbaşkanı’nın yürütme yetkisine ilişkin hususlara dair hükümlerin düzenlenmesi, ilgili hükümlerin değiştirilmesi veya yürürlükten kaldırılması konularıyla sınırlandırılmıştır.”
Yüksek Mahkemenin bu tanımı, geçmişte muhalefetin bir türlü üzerine gidemediği, TBMM’nin azalan yetkilerini yeniden gündeme getirebilir.
AYM’nin bir yıl sonra yürürlüğe girecek kararı ile daha önce yapılan atamalar iptal edilmiyor. Ancak “siyasal uzlaşma ve yumuşama” tanımlarının dile getirildiği, günümüz siyasal ortamında CHP iktidarın uzlaşmadan yana olup olmadığını sınayabilir.
“Yüksek Mahkemenin” verdiği bir yıllık sürenin dolmasını beklemeden, uygulamalardan geri dönülmesini, ilk adımda KHK ile atanan üniversite rektörlerinin istifa ettirilmelerini ya da son dönemin moda deyimiyle; “affedilmelerini” iktidara önerebilir.
Yukarıda yazılanların gerçekleştirilmesine ilişkin adımlar atılmadan, salt hukukun üstünlüğünden söz etmekle ya da darbe dönemi anayasasına karşı olunduğunu söylemekle, demokrat olunmuyor.
Ülkemizde siyasette ilginç rastlantılarla karşılaşılması çok doğal. Yumuşama, demokratik anayasa söylemlerini, sürdüren iktidarın, Hakkari’nin seçilmiş Belediye Başkanını pek inandırıcı olmayan bir dava nedeniyle görevden alması ve hiç beklenmeden aynı İlin valisinin “kayyım” olarak atanması hayli çarpıcı bir örnek...
Rakamlarla oynayarak, sanal başarı hikayesi yazmak isteyen ekonomi yönetimi, üretimi destekleyecek projeler yerine, yüksek faizli borçlanmanın ötesine geçemedi. Kısaca iktidar ülkeyi içine soktuğu ekonomik açmazdan kurtuluşu gerçekleştiremeyince, kamuoyu algısını yönetmek dışında alternatif bulamıyor.
CHP gündemi değiştirme çabalarına erken seçim ile yanıt verecek bir stratejiyi belirleyerek, uzlaşmaya sandıkta karar verileceğini dile getirmeli.