TOP MALİYE’NİN SAHASINDA

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) Mayıs ayı toplantısı dün yapıldı ve kurul, piyasa beklentilerine paralel politika faizini değiştirmeyerek %50’de sabit bıraktı.

Metinde dikkat çeken birkaç önemli nokta var.

Birincisi; aylık enflasyonda bir zayıflama var ama istediğimiz düzeyde değil diyor Merkez Bankası.

Sonrasında talepte bir yavaşlama var o da yeterli değil diyor.

Özetle; ‘Enflasyonda iyileşme işaretleri geliyor ama hizmet enflasyonundaki yüksek seyir ve bir türlü kırılamayan katılık, gıda enflasyonu ve jeopolitik riskler nedeniyle daha gitmemiz gereken çok yol var’ mesajı verilmiş.

Fatih Karahan, Merkez Bankası başkanı olduğu günden beri aylık enflasyon eğilimine dikkat çekiyor. Bu vurgu bu toplantıda da yapılmış ve “Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir” denmiş.

‘Kısa vadede benden faiz indirimi beklemeyin’ diyor. Ama bu konu Eylül gibi gündeme gelecektir.

Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşunu daha sıkılaştırabileceklerini, yani faiz artırmaktan imtina etmeyeceklerini belirtmiş.

Bir faiz artışı beklememekle birlikte, bu cümlenin metinde yer almasını önemli ve olumlu buluyorum.

3 Haziran sabahı açıklanacak Mayıs ayı enflasyon verisi ile birlikte yıllık TÜFE’nin %75 seviyesine yükseldiğini göreceğiz. Temmuz ve Ağustos aylarında ise baz etkisi ile enflasyonda ciddi bir gerileme söz konusu olacak.

Dolayısı ile Merkez Bankası’ndan önümüzdeki dönemde faiz artışı beklemek gerçekçi değil. Hele ki içeride bireysel ve kurumsal yatırımcıların döviz satışının sürdüğü, dışarıdan döviz girişinin devam ettiği, Merkez Bankası’nın rezervlerinin hızlıca toparlandığı, ülkenin risk priminin (CDS) düştüğü bir dönemde.

Aslında bu toplantıda piyasalar tarafından cevabı merakla beklenen iki soru vardı.

‘Merkez Bankası ne zamana kadar ve ne kadar daha döviz alacak?’

İkinci soru da ‘Döviz alarak piyasaya verdiği TL’yi sterilize edebilecek mi?’ soruları idi.

Doğaldır ki; Merkez Bankası ilk soruya net bir cevap vermedi. Şahsi beklentim -15 milyar USD’ye kadar gerilemiş olan swap dışı net rezerv pozitife dönene kadar Merkez Bankası döviz almaya devam edecek. Sonrasında döviz almaya devam eder mi, almayı keser mi ona bakacağız. Ama içinde bulunduğumuz günlerde Merkez Bankası döviz piyasasında alım tarafında olmazsa TL değerlenebilir.

Bu senaryo kulağa hoş gibi gelse de bu durumun ekonomi açısından başka riskleri beraberinde getireceğini de unutmamak lazım.

Sterilizasyon konusu ise bugüne kadar oldukça başarılı biçimde yönetildi. Yani Merkez Bankası döviz alarak piyasaya verdiği TL’yi yine piyasadan geri alıyor. Yine de sterilizasyon için ilave tedbirlerin alınacağı mesajı da bir diğer önemli mesaj.

Para politikası derecesi tartışılabilir olmakla birlikte sıkılaştı. Para politikasının uygulayıcısı olan Merkez Bankası topu maliye politikasının sahasına attı.

Bu konuda ilk adım geçtiğimiz günlerde açıklanan “Tasarruf Paketi” ile atıldı. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bu paketin ilk adım olduğunu başka paketlerin de geleceğini söyledi.

Dolayısı ile şimdilik açıklanan paket üzerinden konuşalım. Benim için “Dağ fare doğurdu”.

Toplamda 100 milyar TL’lik bir tasarruftan söz ediliyor. Kulağa büyük bir tutar gibi gelse de Türkiye’nin ekonomik büyüklüğü göz önüne alındığında çok küçük bir tutar olduğunu not edelim.

Yerel seçimlerde ortaya çıkan tablo hükümeti bu konuda bir adım atmaya zorlamış. Ancak paketin içinden çıkanlar ile toplumun beklentileri örtüşmüyor.

Vatandaş devletin memurunun servisinden rahatsız değil ki. Vatandaş şatafattan rahatsızdı. İlk pakette toplumdaki bu rahatsızlığı giderecek bir madde ben göremedim.

*****

Geçen hafta 105. yılını kutladığımız 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun. Bandırma Vapuru ile Samsun’a çıkarak milli mücadelenin ateşini yakan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını bir kez daha saygı, özlem ve minnet ile anıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mert Yılmaz Arşivi