Yerel seçimleri sürecinde gazetecilerin yaşadığı zorluklar ve mücadeleler

Türkiye, son yıllarda medya özgürlüğü konusunda uluslararası raporlarda genellikle eleştirilere maruz kalmış bir ülke olarak öne çıkıyor. Bu bağlamda, 31 Mart 2024 yerel seçimleri sürecinde gazetecilerin yaşadığı zorluklar, hem medya özgürlüğünün sınırlarını hem de gazetecilerin karşılaştığı baskıları gözler önüne seriyor. Yerel seçimler, sadece belediye başkanlarının ve yerel yönetimlerin seçildiği bir süreç olmaktan ziyade, medya üzerinde baskıların arttığı, haber alma özgürlüğünün sınırlandığı ve gazetecilerin çeşitli şekillerde hedef alındığı bir dönem olarak da karşımıza çıkıyor.

1. Basın Üzerindeki Hukuki Baskılar

31 Mart 2024 yerel seçimleri öncesinde, özellikle seçim kampanyalarının hız kazandığı dönemde, birçok gazeteci ve medya kuruluşu çeşitli hukuki baskılarla karşı karşıya kaldı. İfade özgürlüğünü kısıtlayan yasaların sıkı bir şekilde uygulanması, gazetecilerin özgürce haber yapabilmesini engelledi. Özellikle hükümeti eleştiren ya da muhalefet partilerine yer veren haberlerin ardından açılan davalar, gazetecilerin görevlerini yapmasını zorlaştırdı.

Bu süreçte bazı gazeteciler hakkında açılan davalar, genellikle "terör örgütü propagandası yapmak", "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" ya da "cumhurbaşkanına hakaret" gibi suçlamalarla şekillendi. Bu tür davalar, gazetecilerin üzerinde sürekli bir otosansür uygulama baskısı yarattı ve bu da seçim sürecinde özgür ve tarafsız bir haberciliğin önüne geçti.

2. Fiziksel Saldırılar ve Tehditler

Seçim sürecinde gazetecilerin karşılaştığı en ciddi zorluklardan biri de fiziksel saldırılar ve tehditlerdi. Hem iktidar yanlısı hem de muhalif medya kuruluşlarına çalışan gazeteciler, zaman zaman miting alanlarında ya da röportaj yaparken fiziksel saldırılara maruz kaldı. Bu saldırılar, genellikle aşırı taraftar gruplarının ya da yerel yönetimlerle yakın ilişkileri olan grupların saldırgan tavırlarından kaynaklandı.

Özellikle sosyal medya üzerinden yapılan tehditler de gazeteciler için büyük bir sorun oluşturdu. Seçim sürecinde gazeteciler, sosyal medya hesapları üzerinden hedef gösterildi ve ölüm tehditleri aldı. Bu durum, gazetecilerin güvenlik endişeleriyle çalışmalarını sürdürmelerine neden oldu.

3. Medya Üzerindeki Ekonomik Baskılar

Ekonomik baskılar, medya kuruluşlarının ve gazetecilerin seçim sürecindeki en büyük problemlerinden biriydi. İktidar yanlısı medya kuruluşlarına yönelik devlet desteklerinin artması ve muhalif medya kuruluşlarının reklam gelirlerinin kısılması, sektörde ciddi bir adaletsizliğe yol açtı. Bazı bağımsız medya kuruluşları, ekonomik nedenlerle yayınlarına son vermek zorunda kaldı ya da önemli ölçüde küçülmeye gitti.

Buna ek olarak, hükümet yanlısı şirketlerin reklam harcamalarının iktidara yakın medya kuruluşlarına yönlendirilmesi, bağımsız gazetecilik yapan kuruluşları finansal olarak zor durumda bıraktı. Bu durum, yerel seçim sürecinde halkın doğru ve tarafsız bilgiye erişimini ciddi şekilde kısıtladı.

4. Haber Erişimindeki Zorluklar

Yerel seçimler sürecinde gazetecilerin karşılaştığı bir diğer önemli sorun, haber kaynaklarına erişim konusundaki zorluklardı. Özellikle muhalefet partilerinin adaylarıyla ya da yerel sorunlarla ilgili haber yapmak isteyen gazeteciler, yerel yönetimlerden bilgi almakta zorluk çekti. İktidara yakın belediyeler, bazı gazetecilere bilgi vermeyi reddetti ya da bilgi akışını kısıtladı.

Ayrıca, bazı gazeteciler, seçim sürecinde belirli mitinglere ya da basın toplantılarına alınmadı. Bu tür uygulamalar, gazetecilerin halkı doğru bilgilendirme görevlerini yerine getirmelerini engelledi ve seçim sürecinde haberlerin objektifliğine gölge düşürdü.

5. Sosyal Medyanın Etkisi ve Sansür

Sosyal medya, 31 Mart 2024 yerel seçimleri sürecinde hem bir haberleşme aracı hem de bir sansür mekanizması olarak kullanıldı. Gazeteciler, sosyal medya platformları aracılığıyla daha geniş kitlelere ulaşma şansına sahip oldular; ancak aynı zamanda bu platformlarda yoğun bir sansürle karşılaştılar. Özellikle hükümeti eleştiren paylaşımlar yapan gazetecilerin hesapları kapatıldı ya da içerikleri sansürlendi.

Ayrıca, sosyal medyada yayılan dezenformasyon ve manipülasyonlar, gazetecilerin işlerini daha da zorlaştırdı. Yanlış bilgilerle mücadele etmek ve doğruluğu teyit edilmiş haberler sunmak, gazeteciler için ekstra bir yük haline geldi.

Sonuç: Gazetecilerin Mücadelesi ve Gelecek Beklentileri

31 Mart 2024 yerel seçimleri süreci, Türkiye’de medya özgürlüğünün ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gösterdi. Gazeteciler, hem hukuki hem de fiziksel baskılarla karşı karşıya kalırken, aynı zamanda ekonomik zorluklarla da mücadele etmek zorunda kaldı. Buna rağmen, birçok gazeteci ve medya kuruluşu, halka doğru bilgi ulaştırmak için yoğun çaba sarf etti.

Türkiye'deki medya ortamının daha özgür ve tarafsız olması için hukuki reformlara ve ekonomik desteklere ihtiyaç duyulmakta. Medyanın, demokrasinin temel taşlarından biri olduğu göz önüne alındığında, gazetecilerin özgürce çalışabilecekleri bir ortamın sağlanması, hem demokrasi hem de toplum için büyük önem taşımaktadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Tolga Balcı Arşivi