Begüm Erdoğan
Roma’da Taht Oyunları ve Hüsran
“Game of Thrones”un başarısından sonra onun açtığı yeri doldurmaya çalışan diziler oldukça fazla ancak bunu başarabilen az. Örneğin Disney+ kütüphanesine bu sene eklenen “Shogun” bunu kendi estetiğiyle başarabildi. Bir de Amazon VideoPrime’ın kütüphanesine eklenen “Those About to Die” gibi diziler var ki bir yerde eksik bir şeyler kaldığı hissiyatı izlerken bir türlü yakanızı bırakmıyor.
Those About to Die, 2024-devam ediyor (Amazon VideoPrime)
Birinci yüzyılda Roma’da geçen dizi, açlıktan kırılan halkın isyanları arasında İmparatorun onları oyalamak ve şehrin elitlerine para kazandırmak için sık sık düzenlediği kanlı spor yarışmalarını merkezine alıyor. Bu yıllarda Kolezyum’un inşası yeni tamamlanmıştır ve soylular kendi aralarında politik çekişmeler yaşamaktadırlar. Zenginlik hayalleri kuran göçmenlerse Romanın oyunlarını bir araç olarak kullanarak kendi servetlerini kazanmaya çalışmaktadırlar. Dizide en çok dikkat çeken unsurlardan bir tanesiyse Anthony Hopkins’in Roma İmparatoru Vespasian olarak rol alması. Ne yazık ki O bile diziyi ilgi çekici ve etkileyici kılamıyor. Dizide Spartaküs ve Taht Oyunları’nın karışımı gibi bir hava var ancak ne Spartaküs’ün heyecanı ne de Taht Oyunları’nın ilk sezonlarında mevcut olan mükemmel hikaye anlatıcılığı mevcut. 140 milyon dolar prodüksiyon değerinde bir dizi, tarihi Romalıları barındırıyor ama bir şekilde sönük kalıyor.
Barbarlar, Barbarians, 2020-2022 (Netflix)
Germen toplulukları ve Roma İmparatorluğu arasında yaşanan Teutoburg Ormanı Savaşı’nı anlatan tarihi bir dizi “Barbarlar”. Dizi toplulukların dönem gerçekliğine bağlı kalarak Latince ve Almanca dillerinde çekilmiş. Evet Latince. İlk başta bana inanılmaz geldiği için araştırdım ve evet İtalyanca’nın bir diyalektiği değil, karakterleri gerçekten Latince konuşturmuşlar. Hatta YouTube’da konuştukları Latincenin ne kadar makul ve isabetli olduğu hakkında görüşler paylaşan uzmanlar bile bulabilirsiniz. Kısacası dizi, daha ilk bölümünden itibaren farklı bir yapım olarak öne çıkıyor. Romalıların Germen topluluklarına kurdukları baskı artarken, ana karakterimiz Thusnelda (Jeanne Goursaud) ve Folkwin (David Schütter) ile tanışıyoruz. Bu iki aşık, Germenler içinde filizleneceğini bildiğimiz isyan tohumlarını ekiyorlar. Spartaküs’le Vikingler’in çok tanınmayan Alman kuzeni gibi bu dizi. Yine “Vikingler” dizisini andıran bir şekilde Germen mitlerini ve inanışlarını da görüyoruz. Bu da ayrı bir lezzet katıyor diziye. Aynı zamanda altı kısa bölümden oluşan iki sezondan oluşması da güzel bir detay.
……………..
Eğer mitolojiyle ve tarihle ilgileniyor, ya da “Vikingler” tadında bir şey izlemek istiyorsanız özellikle “Barbarlar”ın hoşunuza gideceğine eminim. “Those About to Die” için heyecanlanmış bulunduysanız, hayal kırıklığınızın açtığı yaraya hemen “Barbarlar” uygulayabilirsiniz.
OLİMPİYAT ATEŞİ
Olimpiyat heyecanı sürerken, atletlerin ve sporcularımızın duygu dünyalarından hikayeler dinlemek iyi gelecektir. Sizler için onları anlatan belgeseller, filmler listeledik.
- Düet, 2022 (MUBİ)
Milli senkronize yüzücüleri Mısra Gündeş ve Defne Bakırcı’yı takip eden belgesel, ülkemizde futbolcu olmayan sporcularımızın nasıl koşullarda çalıştıklarını gözler önüne seriyor. Ceplerinden harcama yapan aileler, mayolarını yaptırmak için bizzat kumaşçı kumaşçı gezen sporcular görüyoruz belgeselde. Filmin ortalarına doğru bir sahnede, mayolarını elleriyle hazırlayan kızlar sohbet ederler. Mısra arkadaşlarından birine, Türkiye’de sadece iki kişi bu sporu yaptıklarını, bıraktığı durumda Defne’nin yalnız kalacağını anlatmıştır. Hikayeyi duyan arkadaşının şoka girdiğini anlatırken, izleyiciler olarak biz de durumun vahimliğini daha açık bir şekilde kavrarız. Son senelerde çok duyduğumuz, önü açık olmasına rağmen destek bulamadığı için potansiyelini gerçekleştiremeyen gençlerin ortak anlatısı da film aynı zamanda. Onları yarı yolda bırakan bir devlet ve zor koşulları aşmak için küçük bir topluluğun gösterdiği yoğun çabayı izliyoruz aslında. Ama film bundan ibaret değil, aynı zamanda üniversite çağında genç iki kadının neşesine de ortak oluyoruz. Onlarla eğleniyoruz, gülüyoruz, kağıt turnalar yapıyoruz.
- Athlete A: Jimnastikte Taciz Skandalı, 2017 (Netflix)
Spor dünyasının içinden kan donduran bir olayı anlatıyor “Athlete A”. Jimnastik dalında ABD’yi temsil eden sporcuların çevresinde dönen istismarın açığa çıkarılmasını izliyoruz. Kadın jimnastik dalında, tamamı 18 yaşından küçük çocukların seslerinin kesildiği bir ortam burası. Romanya’dan gelen sert koçların altında çalışan atletler, aşağılanmaya ve yerilmeye o kadar alışmış ki, cinsel tacize uğradıklarını ifade edemiyorlar. Seneler sonra, birbirinden bağımsız kadınların gazetede çıkan bir haber üzerine gazeteyle iletişime geçmesiyle olaylar alevleniyor. Böylece ilmek ilmek, ABD Jimnastik Federasyonunun, spora sponsor olan yatırımcıları kaçırır korkusuyla saman altına ittiği gerçekler su yüzüne çıkıyor. Seneler içerisinde acı, rahatsızlık ve yorgunluk dinlemeden çalışıp ülkelerine ödüllerle dönen genç kadınların hayalleri ve emekleri üzerine kurulmuş bir sektörün, yine onlar pahasına rantını koruma çabasını izliyoruz aslında. En üzücü tarafı da kanımızı dondursa da şaşırtmıyor olması.
- Rüya Takımın Muhteşem Geri Dönüşü, Redeem Team, 2022 (Netflix)
Olimpiyatlarda hep birinci olmuş olan ABD basketbol takımı, diğer ülkelerin basketbol takımlarının ciddi gelişme göstermesiyle yıldız konumlarını kaybetmişlerdir. Önceki senelerin “rüya takımı” (“dream team”) bozgunundan sonra, bir “Redeem Team” (“geri kazanma takımı” ve “dream team”in bir söz oyunu) kurulur. Askeri arka plandan gelen yeni bir koçla, aldıkları yenilgiyi düzeltmek için yeni bir bakış açısıyla yeni bir takım hazırlanır. Takımda LeBron James, Kobe Bryant ve Dwyane Wade gibi, o sırada NBA ve dünyada en değerli oyuncular arasında olan sporcular vardır. Ancak takımdaki oyuncular bireysel olarak çok iyi olsa da gerçek görevleri; bireysel oyun stilleriyle sıyrılmak ve karşıdaki rakiplerini azımsamadan, takım ruhuyla hareket etmek olacaktır. Bu görevle, 2008 Beijing Olimpiyatları onları beklemektedirler.
- Kartal Eddie, Eddie the Eagle, 2016 (AppleTv üzerinden satın alınabilir)
Oldukça sevimli olan bu filmde Eddie Edwards veya kısaca Kartal Eddie, tek bir hatayla sakat kalabileceği inanılmaz zor bir spor olan kayaklı atlamada öne çıkan bir sporcu olmaya karar verir. Evet buna karar verir. Tehlikeli olsa da bütün kalbiyle bu amaca bağlanması ve yılmadan çalışması ilham verici gerçek bir hikayedir. Eddie, (Taron Egerton) şans eseri eski bir sporcu olan Bronson Peary’yle (Hugh Jackman) tanışır ve bu huysuz adamı kendisine yardım etmeye ikna eder. İkili antrenmanlara başlar ve kısa sürede Eddie ilk atlayışını kazasız belasız atlar. İlham verici, tatlı ve gerçek bir hikayenin beyaz ekrana uyarlaması olan bu film, kalbinizi ısıtacak.