Mutlu Hesapçı
“Pembe’ye bazen çok kızıyorum, bazen sonuna kadar haklı”
‘Bir Zamanlar Çukurova’ dizisinde severek izliyordum kendisini ve oyunculuğuyla fark yaratıyordu. Sonrasında ‘Kızılcık Şerbeti’ dizisi geldi ve inanılmaz bir karakter değişiminin içindeydi. Sibel Taşçıoğlu her karakteriyle fark yaratan, kendisini izlettiren çok başarılı bir oyuncu. Seyirciyi etkileyen bir aurası var ve ekranda onu gördüğünüzde kalıyorsunuz. Öyle ki Pembe karakterini görüp de ekranda kalmamak mümkün değil o ayrı. ‘Kızılcık Şerbeti’nin Pembesi olarak son haftaların en çok konuşulan ismi Sibel Taşçıoğlu.
Dizilerde izlediğim Sibel Taşçıoğlu’nu geçtiğimiz ay ilk kez tiyatro sahnesinde de izleme fırsatı buldum. Pembe’den Samantha’ya geçişine tanık oldum ve bu oyunculuk ne acayip bir şey dedim. Coğrafya gözetmeksizin savaşların anlamsızlığını sahneye taşıyan, Teatro Rudius’un ödüllü oyunu “Sorgu”da Sibel Taşçıoğlu ile birlikte Özdemir Çiftçioğlu, Akın Kaplan ve Kosta Kortidis rol alıyor. Kuliste ziyaret ettiğim Sibel Taşçıoğlu ile tiyatro oyunu ve çok konuşulan karakteri Pembe’ye dair sohbet ettik. Sohbetimizi sizlerle de paylaşmak isterim. Aaaa bu arada Sibel Taşçıoğlu’nun kendisini de çok sevdim ve tanıştığıma memnun oldum. Herkese iyi pazarlar dileriz.
İmkân oluştuğu anda hemen tiyatro sahnesine geri mi dönüyorsunuz, mutlaka sahnede olmak isteyen oyunculardan mısınız?
Evet, doğru her fırsatta sahnede olmayı seviyorum ve çok da önemsiyorum. Seyirci ile kurduğum iletişimi, sahnede yaşadığım adrenalini hiçbir şeye değişmem. Ancak yoğun set programıyla tiyatro oyununu bir arada götürmek oldukça zorlayıcı oluyor.
“Tiyatro hayatımda hep olacak”
Tiyatro hayatınızın neresinde, dizi projeleri nerede duruyor ve bu iki alanın sizdeki tanımı, anlamı nedir?
Mesleğim oyunculuk; tiyatro, dizi, sinema, seslendirme... Hepsi mesleğimizin bir parçası. Tiyatro da hayatımda hep olacak. Tiyatroda seyirciyle göz göze olmak, seyircinin nefesini hissetmek, yaşadığın heyecan ve her gün başka seyirciyle başka bir oyun oynuyormuş duygusu inanılmaz keyifli. Ama sette olmayı da çok seviyorum. Her akşam insanların evine konuk oluyorsun, sokakta karşılaştığında sana ailelerinden biriymişsin gibi davranıyorlar buna çok değer veriyorum. Ayrıca televizyonda da çok başarılı yapımlar var; yapımcı senaristler, akılda kalıcı, bir oyuncunun oynamaktan zevk alacağı karakterler yaratıyorlar. Bunlardan birine Pembe karakterine hayat vermek çok zevkli.
“Samantha oyunda, kendini temize çıkarmanın mücadelesini veriyor”
Pembe karakterine gelmeden önce tiyatro oyununuzu sormak isterim. “Sorgu” çok çarpıcı bir oyun… Savaş yüzünden hayatı değişenlerin üstelik bir kadın karakter üzerinden anlatımı var. Sizin için nasıl bir oyun oldu, oynadığınız karakterden bahseder misiniz?
Vatan sevgisini, vatana ihaneti, arkadaşlığı, dostluğu, annelik duygusunu, vicdan duygusunu sorguladığımız bir oyun. Samantha vatansever bir asker ama bir gün vatanı ve vicdanı arasında kalıyor. Onu bu noktaya getiren geçmişten gelen bir travması var. Aslında hayatı boyunca bu yaşadığı hep aklının bir yerinde, bir gün yüz yüze kalırsa bu durumla ne yapacak? Bunun endişesini yaşamış hep… Samantha oyunda, kendini temize çıkarmanın mücadelesini veriyor. Ayrıca seyirciyi sürpriz bir son bekliyor.
Oyunda çok hayati bir sorgulama var; insan kardeşini ölüme terk eder mi?
Ben ne kardeşimi, bir sevdiğimi, aslında hiçbir canlıyı ölüme terk etmem. Yaşam çok kıymetli!
“Temiz bir vicdandan daha yüksekte duran hiçbir yasa yoktur...” Oyunda geçen en anlamlı cümlelerden biri. Temiz bir vicdana sahip miyiz hâlâ yoksa unuttuğumuz bir şey mi vicdan sahibi olmak?
Bilmiyorum, ben artık insanlara güvenmekte zorlanıyorum. İnsanların çok öfkeli olduğunu görüyorum; nezaket yok, anlayış yok kimsede, herkes kendini çok önemli görüyor.
Kadın olarak asker olmak ve bir sorgu odasında kalmak, sorgulanmak nasıl bir psikoloji?
Çok zor olmalı hele ki böyle ciddi bir mevzuda sorgulanmak çok ağır ki bir kurgunun içinde bile çok zor…
“Sosyal hayatın içinde beni çok yakından ilgilendiren şeyleri sorgularım”
Oyunun isminden yola çıkarak sorgulamak üzerine gidelim istiyorum. Ben hayatta çok sorgulayan bir insanım hatta göbek adım ‘Sorgu’... ;)) Sizde durum nedir, çok sorgular mısınız ve en çok neleri sorgularsınız?
Tabii ki sorgulamak gerek, insan olmak böyle bir şey; doğruyu, iyiyi, güzeli görmek için… Sosyal hayatın içinde beni çok yakından ilgilendiren şeyleri sorgularım. Zaten hayat yeterince zor ve seni çok da ilgilendirmeyen şeyler yük oluyor sonra... Her şeyi, herkesi bilmek istemiyorum.
“Pembe’yi oynamayı seviyorum”
Gelelim meşhur Pembe Hanım’a... ;)) O kadar iyi oynuyorsunuz ki sizi her izlediğimde alkışlamaktan kendimi alamıyorum. Pembe karakteri, bu dizinin kariyerinizdeki yeri nedir ve oynarken neler hissediyorsunuz?
Teşekkür ediyorum. Kızılcık Şerbeti dizisi sadece benim için değil, seyirci için de bambaşka bir iş oldu, çok ses getirdi. Seyirci toplumumuzdaki sosyolojik açıdan çok önemli bu konuyu seyretmek istiyor. Pembe de geleneksel Türk annesi aslında ve o yüzden de çok sevildi ama bazen öyle bir şey yapıyor ki çok kızıyorum ona, bazen de sonuna kadar haklı. Pembe’yi oynamayı seviyorum.
Pembe karakterini başka biri oynayamazdı dedirttiniz bize, bu noktada rol gerçek sahibini nasıl buluyor ve bu rol size nasıl geldi?
Gold Yapım tarafından teklif edildi. Ben bile bana bu kadar oturacağını tahmin etmemiştim.
Pembe o kadar çok hayatın içinde, bildiğimiz, çevremizden bir karakter ki; bütün hayatını evlatlarına ve çocuklarına adamış bir kadın. Pembe’yi siz nasıl içselleştirdiniz ve son zamanlarda yaptıklarına bakınca ne kadar haklı ya da haksız?
Süreç boyunca rol aslında kendini buluyor, üzerinize daha da oturuyor. Bir süre sonra daha da içselleştiriyorsunuz rolü, o oluyorsunuz artık. Hiçbir kadın yıllarını adadığı eşi tarafından aldatılmayı ve bu şekilde terk edilmeyi hak etmez. Ailesi için ve yitip giden yılları için tabii ki tam bir savaşçı gibi savaşacak.
“Pembe sadece kocasıyla ve çocuklarıyla var olmuş bir kadın”
Bir kadını en çok yıkan şeylerden biri terk edilmek üstelik bu başka bir kadın yüzünden ise kabullenmesi çok daha zor. Pembe bu noktada intikam ateşiyle küllerinden yeniden doğacak mı?
Elbette ki çok zor bir şey Pembe’nin yaşadığı, empati kurabilmek lazım. Evet, bazen öyle bir laf ediyor ki hepimiz kızıyoruz ona ama böyle düşünen kadınlar var. Çünkü öğrendiği bu, gördüğü bu ve ailesinden daha kıymetli bir şey yok onun için. Sadece kocasıyla ve çocuklarıyla var olmuş bir kadın. Evet, eski günlerine dönebilmek için mücadelesini sürdürecek.
“Şimdiye kadar ana akım kanallarda böyle bir hikâye işlenmemişti.”
Kızılcık Şerbeti’nin bu kadar çok izleneceğini, sevileceğini ve çok konuşulacağını öngörmüş müydünüz? Dizinin başarısını nelere bağlıyorsunuz?
Dizinin başarısı tamamen hikâye ve iyi oyuncu seçimine bağlı. Ben ilk okuduğumda çok iyi bir iş olacağını düşündüm. Şimdiye kadar ana akım kanallarda böyle bir hikâye işlenmemişti. Hayatın içinden gerçek bir hikâye…
“Pembe’yi sevmek ve anlamak zorundayım yoksa onu nasıl var edebilirim?”
Kendinizi izler misin, izlerken kendinize yabancılaşıyor musunuz, izlerken Pembe’ye siz neler diyorsunuz? Biz evde bütün karakterlerle konuşuyoruz da… ;))
Elbette diziyi izliyorum, neredeyse herkesin izlediği bir diziyi oyuncusu olarak tabii ki takip ediyorum. Kendimi izlerken yabancılaşmıyorum, her bölüm nasıl oynadığıma, neyi doğru, neyi yanlış yaptığıma mutlaka bakarım. Pembe’yi sevmek ve anlamak zorundayım yoksa onu nasıl var edebilirim? Kendi koşulları içerisinde verdiği tepkilere hak veriyorum, haklı olduğu kadar bir sürü hatası da var Pembe’nin. Aslında en büyük hatası haklıyken haksız duruma düşmesi, bir şey yapıyor ama arkasından öyle bir şey söylüyor ki her şey altüst oluyor. Pembe’yi hem oyuncusu olarak hem de bir seyirci olarak çok gerçek buluyorum. Ben de konuşuyorum bazen merak etme... Özellikle Abdullah ve Pembe‘yi izlerken “Yeter artık karışmayın çocukların hayatına diyorum!”
‘Biz Pembeciyiz, arkandayız’ diyenler…
Sokaktan aldığınız tepkiler, yorumlar neler? Sizi yolda görüp neler söylüyorlar çok merak ediyorum; çünkü sokakta karşılığını bulan, etkisi de çok güçlü bir dizi.
Evet, sokakta karşılaştığım seyirci diziyle ya da Pembe ile ilgili fikrini mutlaka belirtiyor. Sonra Fatih’e kızanlar, Doğa’ya kötü davranma diyenler, ‘Biz Pembeciyiz, arkandayız’ diyenler… Seyirci Pembe’ye kızdığı kadar sempatik de buluyor onu.
“Oyun oynamaktan daha keyifli bir şey var mı hayatta?”
Çocukken hayalini kurduğunuz bir şeymiş oyuncu olmak. Bugüne geldiğinizde o hayal nasıl bir duyguya dönüştü, neler hissediyorsunuz, oynamak nasıl bir his?
Evet, çocukluk hayalimdi şimdi o hayalin başarıya dönüşmesi ne güzel. Oyun oynamaktan daha keyifli bir şey var mı hayatta?
“Televizyon dizilerinde oynadığım karakterler hep birbirinden farklı olmuş”
Oyunculuk kariyerinizde nasıl bir döneminizi yaşıyorsunuz ve bundan sonrası için kurduğunuz hayaller, planlar nedir?
28 yıldır bu mesleği icra ediyorum. Sen büyüdükçe, geliştikçe oyunculuğun da gelişiyor; çünkü insan olarak farkındalığın artıyor ve bu süreç boyunca kendine yeni bir sürü şey katıyorsun, bir sürü şey öğreniyorsun. Büyürken topladığın her şey daha sonra yaratacağın yeni karakterlere hep bir artı. Bundan sonra TV dizileri için bir hayal kuracak olursam Pembe’den çok farklı bambaşka bir kadın oynamak isterim. Aslında ben bu konuda çok şanslı bir oyuncuyum, geçmiş işlerime şöyle bir bakarsan televizyon dizilerinde oynadığım karakterler hep birbirinden farklı olmuş. Önümüzdeki sene sürpriz bir oyun gelebilir, şu anda fikir aşamasında.
Not: Bu röportaj olduğu zaman Settar Tanrıöğen rahatsızlık geçirmemişti. Usta oyuncuya geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor ve şifa gönderiyoruz.