Öp Uğurcan’ın elini

Abdullah Avcı, yatsın kalksın dua etsin kaptanına… Trabzonspor bugün Avrupa Ligi üçüncü turuna geçtiyse, bunu Uğurcan’a borçludur. Eğer tecrübeli kaleci olmasaydı Slovak ekibi Ruzemberok, Trabzon’un doğal ve tarihi güzelliklerini görmeye, Akçaabat köftesinin üzerine Hamsi köy sütlacı yemeye gelecekti…

Sezon başlangıçları futbolda çok tehlikeli zamanlardır. Hem futbolcuya fiziksel yüklemeyi vermek hem de takti anlayışı oturtturabilmek kolay değildir. Her ikisi de zaman ister. Futbolla içli dışlı olanlar bunu çok iyi bilir. Ruzemberok ile oynanan iki maçta da futbolu bir parça bilen hiç kimse Trabzonspor’dan “muhteşem” futbol bekleyemez, beklenmemeli de… Ancak her iki maçta da, Trabzonspor kalecisinin “kariyer” maçı oynaması nedir yahu?

Bu maçın tarihi yeni belli olmadı ki… Sezon biterken, bu maçın oynanacağı tarih belli idi. Takımı bu tarihe – yüzde yüz olmasa da- hazırlamak, teknik heyetin işi. Sezon başı olmasını anlarım, ağır antrenmanları anlarım, takımın taktik anlayışının oturmayışını anlarım… Ama iki maçın kahramanının Uğurcan olmasını anlayamam… 2. eleme turunda ve Ruzemberok karşısında durum buysa, haftaya Rapid Wien karşısında Allah yardımcımız olsun…

“Araba devrildikten sonra yol gösteren çok olur.” Önemli olan, araba devrilmeden yolu göstermek… Takıma fiziksel yüklemeyi, bu tarihte oynanacak maça göre, ayarlamak çok zor olmasa gerek. Kabul ederim; erken form tutmak, 10 ay boyunca sürecek lig maratonunda iyi değildir. Erken form tutmak, mevsimsel şartlarla da birleşince, sakatlıklara davetiye çıkartır… Ancak bu kadar da değil be Abdullah Hocam… Maçlar, sahada kazanılıyor. Sahada kazanmak için de mücadele gerekiyor. Mücadeleyi yapabilmek için ise çalışma şart… Otur seyret, oynadığın iki resmi maçı… Ve elini vicdanına koy da cevapla: “Uğurcan kalesinde devleşmese, şu an evinde eşyalarını toplar mıydın, toplamaz mıydın?” Hoş; başkan Ertuğrul Doğan Şampiyonlar Ligi’nden elendikten sonra, seninle sözleşme uzatmıştı iki sene evvel… Bunu da unutmamak lazım…

Transferde bir sürü “altı” numara alan Bordo Mavili takımın, “9” numara almaması ilginç. Geçen sezon takımı sürükleyen Onuachu bilmecesi sürüyor. 2.01’lik kulenin olmayışı takımı çok etkiliyor. Takımı çıkartan, ileride top tutan, pozisyon hazırlayan bir oyuncuydu Onuachu… Her ne kadar Draguş, ligi bilen bir forvet olsa da takımın ”as forveti” olamayacağını düşünüyorum.

Haftaya perşembe günü, Rapid Wien ile oynayacak Bordo Mavili takım. Bir hafta içinde takımın oyunu, fiziksel gücü, kondisyonu ne kadar yükselir, bilemiyorum. Umarım haftaya, Uğurcan’ın kalesinde devleşmesine gerek kalmaz... Umarım Trezequet saç baş yoldurmaz... Ve umarım haftaya iyi oyun sonrasında galibiyet yazısı yazabilirim… Umarım…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Uğur Temel Arşivi