Mutlu Hesapçı
Hayat fena halde futbola benzer
Yüzümüz Futbol - Başlangıçtan Bugüne Anekdotlu Türk Futbol Tarihi kitabı raflarda…
Futbol topunun bu coğrafyada hayatımıza girdiği dönemden bugüne kadar neler oldu, kimler geldi, kimler geçti? Coşkun Çelik'in Cumhuriyet'in 100. yılına özel hazırladığı Yüzümüz Futbol kitabında futbolumuza dair kilometre taşları, figürler, fark yaratanlar, iz bırakanlar, ezber bozanlar, araştırma konuları, değişimler ve gelişimler yer alıyor. Kitap çok geniş kapsamlı ve içeriği çok zengin. Yazar, içerik üreticisi, arşivci Coşkun Çelik ile herkesin kütüphanesinde yer alması gereken adeta ansiklopedi olarak yer alacak kitabını konuştum.
Sıcak bir gelişme ile başlamak isterim. Futbolda Avrupa Şampiyonu İspanya oldu, bekliyor muydun ve Türkiye olarak neden hevesimiz kursağımızda kaldı sence?
İspanya’nın şampiyonluğu tabii ki sürpriz değil. Sonuçta 2008’den bu yana en önemli iki turnuvada 4. kez şampiyon oldular. Türkiye’ye gelince. Ben biraz optimist yaklaşıyorum. Elendiğimiz Hollanda maçı sonrası Avrupa Şampiyonası’nda sadece üç maç oynandı. Turnuvanın neredeyse tamamında vardık. Bence sırf bu nedenle bile 2024 yazı için futbolcularımıza teşekkür etmemiz gerekiyor.
“1000 barajını geçtiğim için çok mutluyum”
“Yüzümüz Futbol/ Başlangıçtan Bugüne Anekdotlu Türk Futbol Tarihi’ kitabın hayırlı olsun. Kitap nasıl gidiyor, ilgi gördü mü? Tam bir başucu kitabı olmuş, bu kadar kapsamlı bir kitap ben bilmiyorum, sen neler söylersin?
Mart ayı sonunda çıkmıştı kitap. Yayınevinden bağımsız, kendi imkanlarımla ilerlediğim için ritüelin dışına çıkıp 1500 adet bastırmıştım. 1000 barajını geçtiğim için çok mutluyum. Kapsama gelince, evet futbol tarihimizde ya da basım tarihimizde Türk futbolunu bu kadar detaylı ve keyifle anlatan sanırım başka bir kitap yok.
“6-7 yaşından beri biriktiriyorum”
Kaç yıllık bir çalışmanın sonucu bu kitap?
Aslında 6-7 yaşlarımdan bu yana gazetelerin spor sayfalarını, ekleri, dergileri ve kupürleri biriktiriyorum. 40 yılı aşkın süredir sakladığım materyalleri saymazsak yaklaşık 2 yıl kadar sürede ortaya çıktı bu kitap.
“Cem Atabeyoğlu’nun Spor Ansiklopedisi kitabından ilham aldım”
100 yıllık bir futbol serüvenini yazma cesareti nereden geldi ve nasıl bir çalışma oldu?
Adını “100” olarak koymasam da elimdeki fotoğraf, belge ya da bilgileri bir şekilde harmanlamayı zaten düşünüyordum. Ancak Cem Atabeyoğlu’nun Spor Ansiklopedisi kitabından ilham aldım.
“100 yılı 10’arlı yıllara böldüm”
Nasıl bir kronoloji var ve kitabı bölümlere nasıl ayırdın, nasıl son şeklini verdin?
Futbol topunun İzmir’e gelişiyle başladım, 2023 yılı sonuna kadar bu topraklarda yaşanmış önemli anları, gizli kalan olayları, bazısı dramatik, kimi keyifli hadiseleri bu kitapta birleştirdim. Bunu yaparken de 100 yılı 10’arlı yıllara böldüm. Bunun başka bir sebebi de her 10 yılın kendine has özellikler barındırmasıydı. Mesela 1920’leri topa resmi anlamda ilk dokunduğumuz dönemleri anlattığı için “Ve maç başlıyor”, 1990’ları Avrupa’da başarılı sonuçlar aldığımız için “Avrupa duy sesimizi” gibi isimlerle adlandırdım.
Önemli figürler, isimler var, neye göre seçtin ve kimler bu isimler?
Süper Lig’de boy göstermiş takımların önemli kahramanlarına yer verdim. Bunların çoğunu da o takımın taraftarlarına sorarak yaptım. Mesela ilginçtir Altay’dan Mustafa Denizli yanıtı beklerken çoğu Altaylı “Ayfer Elmastaşoğlu” ismini verince Altay’ın figürü Ayfer Elmastaşoğlu oldu.
“Fenerbahçe Eva Peron kupasının sahibi olur”
Hangi olaylar var, unutulmaz bazı örnekler verebilir misin?
640 sayfalık kitapta tabii ki binlerce not, binlerce fotoğraf ve kupür mevcut. Zaten her bir notu bir görselle destekledim. Mesela bu kitabın yazım sürecinde öğrendiğim ve hep anlattığım bir konu var. 1950'lerin başında Arjantin Başkanı Juan Domingo Peron'un eşi Eva Peron ya da bilinen adıyla Evita'nın hastalık haberi Türkiye'ye gelir. Şişli Camii'nde mevlit okutulur. Bunu duyan Evita, Avrupa turuna çıkan Lanus'la beraber bir kupa gönderir. Kupa son maçı kazanan takıma verilecektir ve Fenerbahçe Eva Peron kupasının sahibi olur. Dilersen çok anlatmayayım zira insanlar kendileri okusunlar isterim.
“Göztepe efsanesi Gürsel Aksel’in vefatı…”
Seni şaşırtan, sevindiren, üzen kitabında yer verdiğin anekdotlardan örnek verebilir misin?
Mesela, Göztepe efsanesi Gürsel Aksel’in vefatı. Bilindiği üzere Gürsel Aksel, Göztepe’ye gönül vermiş, formasını terletmiş, sarı-kırmızılı kulübün efsanesi olmuş bir isim. Tesadüf bu; Orduspor’da hocalık yaptığı günlerde son hafta rakip Göztepe. Göztepe kazanırsa ligde kalacak, kaybederse düşecek. Futbolcularına, “Göztepe benim kanım, canım ama bana bakıp da duygusal davranmayın. Çıkın mertçe oynayıp maçı kazanın" diyor. Ordu kazanıp, Göztepe alt lige düşünce utancından İzmir’e dönemiyor. Arkadaşlarının bin bir ricasıyla yıllar sonra İzmir’e döndükten hemen sonra bir gaz istasyonundaki patlamayla hayata veda ediyor.
“1988-89 sezonu Türk futbolunun en efsane ve unutulmaz dönemi”
Türk futbolu nereye doğru gitmiş ve en güzel dönemi hangi dönemmiş?
Futbolumuzda elbette inişli çıkışlı dönemler var. Ama bu soruya sanırım çift cevap vermek gerekir. En başarılı dönem kuşkusuz Galatasaray’ın UEFA Kupası’nı aldığı, milli takımımızın 2002’de dünya üçüncüsü olduğu ve yine millilerimizin 2008’de ilk 4’te yer aldığı 2000’li yılların ilk 10 yıllık periyodu. Ancak nazarımda 1988-89 sezonu Türk futbolunun en efsane ve unutulmaz dönemi. Zira Fenerbahçe’nin 103 golle şampiyon olduğu, Beşiktaş’ın Ferdinandlı “kolej takımı” kadrosuyla arka arkaya üç şampiyonluğun sinyalini verdiği, Galatasaray’ın Avrupa’da yarı final yaptığı, milli takımın Roma şansını kıl payı kaçırdığı kısacası tüm takım taraftarlarının ve ülkenin en mutlu olduğu sezondu 1988-89 sezonu…
“En akil görünen bile başka bir kişiliğe bürünebiliyor”
Bazı takımları ve taraftarları tanımlamanı istesem…
Bence artık günümüzde böyle bir tanımlama yapılması imkânsız. En akil görünen insanlar bile konu kendi takımı olunca başka bir kişiliğe bürünebiliyor.
“Arda Güler popülaritesinin çok daha üst düzeyindeydi”
Bu kitabın günümüzden başlayan versiyonu gelse ve oluşturmaya başlasan tarihe geçecek oyuncular kimler? “Arda Güler” diyerek başlamak isterim…
Arda’nın futboluyla, golleriyle gurur duyuyoruz bu ayrı bir konu. Sakın yanlış anlaşılmasın cümlem. Geçmiş yıllarda Okan Buruk, Bülent Korkmaz, Emre Belözoğlu, Sergen Yalçın hatta Arda Turan; Arda Güler popülaritesinin çok daha üst düzeyindeydi.
“Evdeki tüm arşivim bu kitapla çöp oldu”
Futbol dünyası nasıl karşıladı kitabını, ilgi nasıl ve satışlar nasıl?
Ülkede kitap satışının çok az olduğunu bildiğim için böylesi bir ilgi ve satış beklemiyordum. Ama tek bir örmek vereyim. Medyadan sevdiğim bir arkadaşım, “Evdeki tüm arşivim bu kitapla çöp oldu” mesajını attı. Bu benim için yeterli…
“Bir filmde geçer ya hayat fena halde futbola benzer…” diye bir cümle var… Sen ne dersin bu cümle üzerine…
Dar Alanda Kısa Paslaşmalar’dan bahsediyorsun. Evet… Benziyor hem de fena derecede benziyor. Kimi zaman golü atıyoruz, kimi zaman tutuyoruz, pas veriyoruz, alamıyoruz, bazen kendi sahamızda yeniliyoruz, kazanmak için çabalıyoruz, en çok da kendi kalemize gol atıyoruz…