Günsüz Babalar

Bu topraklarda gün oldu, dönem geçti, günsüz babalara tanık olduk.

Çocuğun ardındaki dağ olan baba, öldürülen çocuğunun yokluğuyla omuzlarına çöken acıyla bir ömür tüketti.

İdam sehpalarında can veren çocuklarının defin törenine katıldılar. Canından can koparılmış o acılı babalar acılarını bile soylu yaşayamadılar, hakaretlere uğradılar, tartaklandılar ve susturuldular…

Morglara koşup çocuklarının cenazelerini çoğu kez çok zor teşhis ederken ölüp giden evlatlarını, doğduğu topraklara defin etiler. Oysa hukuk devleti olsak babalar morgların önünde değil adalet binalarında, yaşayan çocuklarının duruşmalarına katılırlardı.

Diyarbakır’da 2 Aralık 2015’te duyurulan sokağa çıkma yasağında yaşanan çatışmalarda yaşamını yitiren 28 yaşındaki Hakan Arslan’ın kemikleri, yedi yılın ardından babasına teslim edildi.

Yedi yılın ardından oğlunun kemiklerini bir çuvalın içinde Diyarbakır Adliyesi’nde teslim alan Ali Rıza Arslan, “O kemikleri kucağıma alınca, Diyarbakır kucağıma gelseydi ağırlığını anlamazdım. Diyarbakır başıma yıkıldı” diyordu.

Gezi’de babalar sokak ortasında öldürülen evlatlarının ardından ağladılar.

Sizin Hiç Babanız Öldü Mü?

Bir de babasını yitiren yetim çocuklar var ki onların acısı yaşam boyu sürüyor. Şair Cemal Süreya diyor ki:

“Sizin hiç babanız öldü mü?

Benim bir kere öldü kör oldum.”

Bu şiirin üstünden yıllar geçti.

Ve soru değişti, sizin hiç babanız öldürüldü mü?

Sizin Hiç Babanız Öldürüldü Mü?

Bugün babalar günü…

Bir de babalarını hain kurşunlarla kaybedenler var. Hain kurşunlar, karanlık pusular ve kaybolan yıllar.

Özge ve Özgür Mumcu, Kemal Türkler’in kızı Nilgün Soydan, Musa Anter’in oğlu Dicle Anter, adları öyle çok ki…

CHP Nevşehir il başkanı iken faşist kurşunlara hedef olan Zeki Tekiner’in iki kızı Ayşe ve Aylin’le sendikada buluşmuştuk. Ayşe bizim sendika temsilcimizdi. Ankara’da yapılan cenaze töreninde öldürülen babalarının fotoğraflarını taşırken; onlardan biri dokuz öbürü iki yaşında iki çocuktu.

Bir istek bir de çağrıyla geldiler.

Üçümüzü ağlatan istekleri, babaları için hazırladıkları belgeselde konuşmam oldu.

Yaşam çok ilginç akıyor…

Ayşe ve Aylin’i uğurladım…

Zeki Tekiner belgeselinde konuştum…

Sıcak bir Haziran günü Ankara’da katıldığım cenaze törenini anlattım.

CHP il başkanı avukat Zeki Tekiner 17 Haziran 1980 günü öldürüldü. Tekiner 1961 Kurucu Meclis Üyeliği ve 15. Dönem Cumhuriyet Halk Partisi Nevşehir Milletvekilliği yaptı. Öldürüldüğünde 51 yaşında üç çocuk babasıydı.

Zeki Tekiner’in öldürüldüğü Nevşehir’de adını çocukları anarak yaşatıyor!

Kimlerin adı Nevşehir’de meydana veriliyor duydunuz mu?

Bekliyorum, 17 Haziran’da belki ses verirsiniz!

Toplumsal Bellek Platformu adına Sabahattin Ali, Orhan Yavuz, Doğan Öz, Necdet Bulut, Abdi İpekçi, Akın Özdemir, Cevat Yurdakul, Cavit Orhan Tütengil ve aileleri kamuoyuna yıllarca seslendiler:

“Bizler, yakınlarını siyasi cinayetlerde kaybetmiş aileleriz. Ellerinden alınan hayatları unutturulmaya ve kabullendirilmeye çalışılan yakınlarımızı unutturmamak ve "Karanlıkların Aydınlatılması" ve hiç değilse bir adım daha ileri gidilmesi için yan yana geldik. Çünkü mahkemeler bizimle alay etti, hâlâ da etmeyi sürdürüyor.”

"Adalet İstiyoruz!" ve "Seyirci Kalmayın!" diyoruz.

Ayşe ve Aylin “Azmettiricilerle ilgili yeni bir dava süreci başlatmak açısından zamanaşımı ve devlet sırrı kavramı en büyük engeldir” demeyi sürdürüyorlar.

Acıların zamanaşımı olmuyor…

Zelal Buldan, doğduğu gün babası Savaş Buldan öldürüldü ve Zelal hiç doğum günü kutlamadı.

Tahir Elçi’nin kızı Nazenin Elçi’nin gözyaşları hiç kurumadı…

Öldürülen babalar ve yetim kalan çocukları bu ülkenin gelecekleri değil mi?

Bugün bayram, bayram tadında bir yazı yazmak isterdim.

Emeklileri, emekçileri ekonomik kriz bayram günü daha çok eziyor!

Babalar günü emekliler bayrama maaşsız girecek...

Milyonlar gönüllerince bayram yaşasalar coşkulu bir yazı yazmam mı?

Babalar gününü kutlarken; çocuklarını okutmak için köyünden göç eden, bizi ‘Cumhuriyet değerleriyle ülkesine hayırlı evlat olalım’ diye yetiştiren babamı yazmak istemem mi?

Babam da bu sorunlara duyarsız kalmamı istemezdi…

Yine de...

Gönlünüzce bir bayram ve babalar günü yaşamanızı diliyorum…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yaşar Seyman Arşivi