Nuray Babacan
Bürokrasinin kurullarında koltuk kapma yarışı...
Sahi, Türkiye’de başta ekonomi olmak üzere tüm kurul ve komitelerin sayısını bilen var mı? AKP iktidara 2002 yılında geldiğinde 10 civarında olan devletteki temel kurul sayısının bugün 65’e ulaştığını biliyor musunuz? Bunların çoğuna makam, sekreterya, bina tahsis edildiğini, başkanı olmak için ciddi yarış yaşandığını, ayrıca kurul başkan ve yöneticilerinin tek maaşla yetinmediğini anımsatmakta fayda var.
Bu konuyu gündeme taşımamızın nedeni, bakanlar ve yardımcılarının belirlenmesinin ardından sıra bu kurul başkan ve yöneticilerine geldi. Herkesin bildiği gibi bu konuda tek karar verici Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan. Atamalarda liyakatten çok kime yakın olduğunuz ve sarayı etkileme gücünüz iş yapıyor. Bu sıralar gücü bir bakanlıktan daha fazla olan bu kurullar için kulis dönüyor.
Sayıları hızla arttı
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden sonra hem bakanların hem de bakanlıkların etkisi azaldı. Cumhurbaşkanlığı ile bakanlıklar arasında yeni yapılar oluşturuldu. Saray'da istihdam edilen kadrolar bu anlattıklarımızın dışında. Merak edenler için söyleyelim; hâlâ faaliyet sürdüren 65 kurul, komisyon, komite var. Bunların bazıları etkin, düzenleyici güçlü kurullar ve 2000’li yılların başında kuruldular.
En eskileri
Telekomünikasyon Kurumu (TK), Tütün, Tütün Mamülleri ve Alkollü İçecekler Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK), Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Kamu İhale Kurumu (KİK) ve Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu ve Radyo ve Televizyon Üst Kurulu gibi.
Bürokrasi yaratanlar
Bir de “Ekonomik Koordinasyon Kurulu” gibi yeni bürokrasi yaratan kurullar var. Cumhurbaşkanı Yardımcısı başkanlığındaki kurulda, Maliye, Sanayi, Tarım, Ticaret, Enerji, Aile ve Çalışma bakanları var. Ayrıca “Fiyat İstikrar Komitesi” Cumhurbaşkanlığı koordinatörlüğünde Tarım, Ticaret, Hazine bakanlıkları ile Merkez Bankası, Ticaret Borsası ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe başkanlığı temsilcilerinden oluşuyor. Haksız kazancın ve fırsatçılığın önlenmesi için de “Piyasa Gözetim ve Denetim Kurulu” adı altında tek bir yapı kuruldu. Ardından Nükleer Düzenleme Kurulu ve Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu geldi.
"Hantal devlet" dediler
Bizim dikkatimizi çeken AKP iktidarında kurulan, birçoğunun ne iş yaptığı tartışmalı, ciddi yüksek ücretli yöneticiler atanan yapılar. Faaliyet alanlarına, görev tanımlarına bakıldığında neredeyse bir kaç bakanlığın işini yapacak gibiler. Yani bazı kurulların başkanı olmak, bakan olmaktan daha etkin. Devletin ekonomideki rolünü, düzenleyici ve denetleyici kuruluşlar aracılığıyla azaltma politikası her ne kadar gelişmekte olan ülkelere has bir formül olsa da bunların sayısında AKP iktidarındaki artış, yeni makamlar yaratmak için oluşturuldukları tartışmalarını da getirdi. Bu kurulların bağlı olduğu yasalar, hesap verebilirlikleri, ne kadar verimli oldukları, vatandaşın hayatını ne kadar kolaylaştırdıkları ise ayrı eleştiri konusu.
Popülist politika aracına döndü
Serbest piyasa mekanizmasının işlerliğinin sağlanması, rekabet ortamının oluşturulması, tüketici haklarının korunması, işlem maliyetlerinin azaltılmasını amaçlayan bu yönetim şekli, iktidar tarafından popülist politika aracına dönüştürülmeye başladı. Özellikle bu kurum ve kuruluşlara, ‘akraba, partili, vekil çocuklarının’ atanmasına ilişkin veriler, ‘hantal ve hükmeden devletten’ kurtulma iddiasıyla iktidara gelen AKP’lilerin sözlerinin tersini yaptığını gösteriyor.Güçlü başkanları, hatta bakanlardan oluşan üyeleri olan bu kurul ve komitelerin ayrı ayrı bürokrasisi ve yükü var. Son dönem kulisleri de buralarda yer edinmek isteyen siyasetçi yakınları ve eski milletvekilleri üzerinden dönüyor. Sözümüz, ‘Devleti küçülteceğiz ve liyakati etkin kılacağız’ diyerek iktidara gelenlere…