Cengiz Erdil
SÖKE OVASI’NDA BİR BU EKSİKTİ!
Aydın’ın Söke Ovası binlerce yıl önce aslında bir körfezdi. Büyük Menderes Nehrinin alüvyonlarıyla doldu, bereketli bir ova haline geldi. Antik çağların da gözbebeğiydi burası. Filozoflar kenti Milet buradadır. Evliya Çelebi’nin, “Dağlarından yağ, ovalarından bal akar” dediği bir yerden söz ediyoruz.
Türkiye’de ilk makinalı tarımın yapıldığı ovalardan biridir Söke Ovası. Pamuk diyarıydı bir zamanlar… Dünyanın en kaliteli pamuğunun elde edildiği ovaydı. Osmanlı zamanında, emperyalistlerin buranın inciri ve pamuğu için demiryolu döşediği kayıtlara geçmiştir.
Hollandalı bir tarım uzmanının Söke ovasına bakıp, “Burası bizim olsaydı dünyayı beslerdik” dediği rivayet edilir.
Bir zamanlar bu ovada pamuk rekoltesi 160 bin tonu bulmuştu. Şimdilerde pamuk ekili alanlar çok azaldı. Artık pamuk Yunanistan’dan ithal ediliyor.
OVADA KAĞIT FABRİKASI
Söke Ovası’nın başı zaten jeotermal santrallerle dertte. Hava ve toprak kirleniyor, su kaynakları tükeniyor.
Şimdi buraya dikkat… Yunanistan’ın atık kağıtları da artık Söke Ovası’nda yakında işletmeye alınması beklenen kağıt fabrikasında işlenecek. Tarım arazileri bize göre devede kulak kalan bu ülkeden pamuk ithal ediyoruz, artık atık kağıt da alacağız. Kısaca Yunanistan’ın atık kağıt değerlendirme merkezi olacağız.
Çevre ve doğa koruma derneklerinin itirazı da ovanın suyundan kaynaklanıyor. Bilindiği üzere kağıt üretiminde su kullanımı çok fazla. Söke Ovası’nın suyu zaten giderek azalıyor. Büyük Menderes Nehri’nde sanayi ve kentsel atıkların önü alınamıyor. Bu fabrikayla ovanın suyu daha da tükenecek.
Fabrikanın üretimi için günlük su ihtiyacı 40-50 bin metreküpü buluyor. Bu suyun tamamı yeraltı sondajlarıyla sağlanacak. Zaten Söke Ovası’nın azalan su kaynakları yok olacak.
Söke Ovası’nda tarım yıllardır yanlış planlamalarla giderek azalıyor, suyu yerin altında çevirmesi gereken jeotermal santraller, atık sularını ova topraklarının üzerine salıyor. Dünyanın en bereketli ovalarından biri elimizden kayıp gidiyor.
Söz konusu bu fabrika, ithal atık kağıt işleyecek. Peki su bittiği, atık kağıt gelmediği zaman ne olacak? Fabrikanın kapısına zorunlu olarak kilit vurulacak. Ortada adeta çekirge istilasına uğramış topraklar kalacak.
Kimsenin kağıt fabrikasına karşı çıktığı yok. ‘Söke Ovası’ndan başka yer mi bulamadınız?’ sorusunu soruyorum sadece. AKP çok değil 15 yıl içinde devlete ait kağıt fabrikalarını ve arazilerini yok fiyatına elinden çıkardı. Kağıt ithal eder ülke konumuna geldik.
Sanayi bir planlama ve uzmanlık işi, öyle masa başında, ahbap çavuş ilişkileriyle olmuyor bu işler. Ama ‘planlama’ deyince kaçan, vahşi bir kapitalist anlayış var karşımızda.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İLE MÜCADELE!
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı iklim değişikliği ile mücadele toplantısı düzenlemiş. Kanal İstanbul gibi bir projeyi savunan, kentlerdeki beton yığınlarıyla övünen, doğal alanları imara açan, Kaz Dağlarını parsel parsel madencilere açan bakanlık mı iklim değişikliğiyle mücadele edecek?
İklim değişikliğine karşı durmanın formülü basit.
Bu formül Söke gibi ovaların korunmasından geçer.