Cengiz Erdil
NASIL GEÇTİ SUSUZ BİR YAZ?
Doğu Karadeniz’de yağmur sel oluyor, ülkenin diğer bölgelerinde suyun damlası yok, kısa süreli yağışlar da çiftçinin gönlünü bile almıyor.
Ege Bölgesi son 40 yılın en kurak günlerini yaşadı. Bu saptama yıllık yağış ortalamasına bakıp değerlendirmelerde bulunan Meteoroloji Genel Müdürlüğü’ne ait. Son yangınlar da kuraklığın tuzu biberi oldu, su azaldı. Didim ve Bodrum en fazla su sıkıntısı çeken yerler.
İşin uzmanları yıllar önce bu duruma gelineceğini söylemişler, su kullanımı ve adaletli dağıtımı konusunda politika belirlenmesini istemişlerdi.
Kulak veren oldu mu? Ne merkezi hükümet ne de yerel yönetimler işin boyama bezeme faslıyla ilgiliydiler, bu sözler bir kulaklarından girdi, bir kulaklarından çıktı.
Milas, Didim ve Söke’de bağ ve bahçeleri olan üreticilerle konuşursanız, Ege’nin nasıl bir kuraklıkla karşı karşıya olduğunu anlıyorsunuz. Tarımda gübresiydi, ilacıydı derken, artan fiyatlar zaten çiftçinin belini büküyor. Ancak onları asıl korkutan susuzluk… Çünkü su olmazsa tarım yok, bunu herkes biliyor.
İstanbul, Ankara’dan bakınca Ege mutlaka hoş görünüyordur. Harala Gürele metropol yaşamına göre elbette daha sakin. Ancak yaz mevsimi geldi mi asıl sorun başlıyor… Su hiçbir ilçeye, köye ve de yazlıkçı sitelerine yetmiyor… Bu yaz bir su kıtlığı yaşandı bölgede.
Ülkemizde sular şarıl şarıl akarken de susuz köyler vardı. Doğu Anadolu’da susuz köy gördüm, katır sırtlarında su taşınan yerleri bilirim ama Ege’de su kaynağının hiç olmadığı köyleri görünce şaşırdım doğrusu… Milas’ın dağ köylerinde hala taşıma suyla değirmen döndüğüne şahit oldum. 100 yıllık köyün yüz yıldır suyu yok. Seçim dönemlerinde kapıları çalınmış, su sözü verilmiş, gerisi gelmemiş…
Çeşmelerden akan sular da kireçlidir. Bulaşık ve çamaşır makinaları arızalarının sonu gelmez. Bölgede evsel arıtma cihazlarının satışlarında son yıllarda patlama yaşandığı da ayrı bir gerçek.
BODRUM, BODRUM…
Dünyada altyapısı olmadan inşaat yapmayı başarabilen başka bir kent yok. Bodrum’a hoş geldiniz… Yaldızlı konutlara, yıldızlı otellere kanmayın… Bodrum en çok su tankerinin karadan ve denizden taşındığı tek yerleşim merkezidir.
Yağmur bekleyen kentte aşırı yağış da su baskınlarına neden olur. Konunun uzmanı bir bilim insanı altyapı yetersizliğini altı çizilecek şu sözlerle özetlemiş; “Eğimli arazide su taşkınına sebep olanlara ödül vermek lazım”
Yarımadaya sığmayan Bodrum’da durum budur… 180 bin nüfuslu Bodrum Yarımadası’nda yaz aylarında nüfus iki milyonu buluyor.
Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, “susuz bir yaz geçirmeye hazır olmalıyız” demişti. Bodrum iki binli yıllarda çok susuz yaz geçirdi. Ancak bu seferki gerçekten tehlike boyutlarına ulaştı. Bazı konut ve pansiyonlarda damacana sularının içme ihtiyacı dışında da kullanıldığı duyar olduk.
Ahmet Aras kısaca şöyle diyor; “ Bodrum’a su sağlayan Mumcular Barajı’nda su seviyesi çok düşük. Yeni su kaynakları arıyoruz. Vatandaşlardan istediğimiz suyu tasarruflu kullanmaları. Bahçe ve çim sulamasından vazgeçmeleri.”
Peki; devletimiz ne yapıyor? Doğal koruma ortamı sayılan koyları yapılaşmaya açmaya, sahilleri özelleştirip işletmelere kiralamaya çalışıyor.
Devletin Bodrum’un 2065 yılına kadar su ihtiyacı için üç baraj planı var.
Ancak AKP iktidarının kendisine oy vermeyen Bodrum’un su sorunuyla ilgilendiğine dair bir emare yok.
Onların derdi şu anda arazilerin kıymetlendirilip arsa haline dönüştürülmesi…
Yangınla kararan Çökertme koyuna çökme planı daha bir önemli sizin anlayacağınız.