Cengiz Erdil
Kadın cinayetiyle sarsılan Akyaka’nın hikayesi
Marmaris’e giderken Sakaryolu virajlarından Gökova’ya, yuvarlanır gibi inersiniz. Gökova Körfezi’nin en köşesinde yer alan Akyaka köyü karşılar sizleri. Muğla’nın Ula ilçesine bağlı olan Akyaka, Anadolu tarihine bakıldığında çok eski bir yerleşim yeridir. İskender’i, Jul Sezar’ı ağırlamış yerdir desek kadim tarihi açısından yeterli olur herhalde.
Akyaka’nın adını son günlerde bir genç kadının vahşice öldürülmesiyle daha çok duyduk. Üniversite öğrencisi Pınar Gültekin erkek arkadaşı olduğu söylenen biri tarafından katledildi. Gerek bu cinayet gerekse Korona salgını bu yıl çok sarstı Akyaka’yı. Geleni gideni hayli azalan Akyaka’da pansiyoncu ve balıkçı dostlarım sıkıntılarını dile getirmemi istediler.
Gökova’nın cennet köşesinin adı bir anda cehennem olmuştu. Benim konum üzerinde çok yazılıp çizilen bu cinayet değil. Akyaka’nın eski günlerini anmak için bir çaba sadece.
Akyaka’nın geçmişini hatırlatmakta fayda var.
Eskiler Cennetin kapısı demişler Akyaka’ya. Çünkü köy Azmak Deresiyle denizi buluşturan yerde kurulu. Eski zaman insanlarına göre; Gökova, cennetin diğer adıydı. Gökova ile Azmak ezelden beri kardeşti. Azmak ki, ülkenin en derin deresiydi, sekiz metreyi buluyordu derinliği. Çevresindeki sazlıklar binlerce yıldır deniz kaplumbağalarına, su samurlarına ev sahipliği yapıyordu. Yazın en sıcak günlerinde bile suları serindi. Azmak ve Akyaka için son 15 yıla kadar her şey iyiydi. Hatta Özel Koruma Bölgesi bile ilan edildi.
SEN BU ADI SAKIN UNUTMA; NAİL ÇAKIRHAN…
Akyaka’yı ihya eden, gözle görünür hale getiren kimdi… Biliyor musunuz? Nazım Hikmet’in yoldaşlarından, eski bir Komünist Partili olan Nail Çakırhan.
Akyaka klasik ahşap mimarisiyle çağdaş zamanı bir komünist sayesinde yakaladı..
Nail Çakırhan Ulalıydı.1910 doğumluydu, Nazım Hikmet ile ortak şiir kitabı vardı, düşüncelerinden dolayı hapislerde yattı, İkinci Dünya Savaşı yıllarına kadar Moskova’da kaldı. Anadolu’da önemli arkeolojik alanların bulunmasına öncülük eden Halet Çambel ile evliydi. Hayatı roman olan Çakırhan, orta yaşın biraz üzerinde döndü doğduğu topraklara. Kendisini marangozluğa ve ahşap ev yapımlarına verdi. Mimar bile değildi, Batı Anadolu ahşap ev stiline hayrandı ve Akyaka’da kaderine terkedilen muhteşem bir tarihi yapıyı kendine özgü vuruşlarla ayağa kaldırdı. Bu çabasından dolayı dünyada büyük önemi olan Ağa Han Mimarlık ödülünü aldı.
Çakırhan, Akyaka’da çürüyen pek çok ahşap yapıyı hayata döndürdü. 98 yaşında ölen Çakırhan’ın mimari anlayışı küçücük köye damgasını vurmuştu. Bugün bu mimari dışına çıkıp çivi bile çakamazsınız Akyaka’ya. Devletin bir dönem kanına susadığı Komünist Çakırhan sayesinde Ula ve çevresinde ahşap ustaları yetişti, ustalar yeni çıraklara el veriyor.
İşte böyle… Çakırhan ve rahmetli eşi Profesör Arkeolog Halet Çambel’in hayatlarını, gençlerin mutlaka öğrenmesi gerekir, resmi tarih onlardan pek söz etmez ama onlar bu topraklardan çıkan birer hazinedir.
VE GÜNÜMÜZ
Akyaka ve Azmak çevresinde günümüzde yapılaşmanın önü alınamıyor, derme çatma gecekondu misali lokanta binalarına yıllarca göz yumuldu. Azmak sazlıkları da giderek azalmaya başladı. Bu sazlıkları yuva yapan su samurlarının sayısında belirgin bir azalma var. Sazlıklar ya kesiliyor, ya da bilinmeyen(!) bir nedenle yanıyor. Aslında sazlıklara zarara verenlere para ve hapis cezası uygulanıyor, hatta birkaç kişiye ceza uygulandı. Konuştuğum Akyakalı balıkçılar, sazlıkların kesilmesi nedeniyle avlanan balık miktarının da düştüğünü belirtiyorlar. Onlara göre, sazlıkları yakanlar kaçak ördek avcıları.
Gökova Ekolojik Yaşam Derneği’ne göre ise asıl sorun Azmak kıyılarının korunmasının bir özel şirkete bırakılması. Şirket bu kıyıları istediği gibi kiraya veriyor, Akyakalı çevrecilere göre, bu yöntemden vazgeçilmesi ve Gökova Özel Çevre Yönetin Planının hayata geçirilmesi gerekiyor.
Bu plan kontrolsüz kullanımların önüne geçilmesini hedefleyen bir plan. Uygulanırsa zaten hassas koruma alanlarından biri olan Azmak ve çevresinde gelişi güzel yapıların sonu olabilir.