İstanbul'un bitmez su sorunu

İstanbul’un eski çağlardan beri su sorunu vardı. Kentin çevresinde su kaynakları boldu ama sur içine taşınmasında sorun çıkıyordu. Kısaca su sıkıntısı, kaynaklarının azlığından değil; nüfusun fazlalığından kaynaklanıyordu. Bizans ve Osmanlı dönemlerinde yeraltı sarnıçları, yağmur suyu depolama sistemlerinin kalıntıları bize kentin su sorunu hakkında fikir veriyor.

Cumhuriyet döneminde artık barajlar devredeydi, ancak bu kez de yağışlar kentin su sorununda belirleyici faktör oldu.

90’lı yılların başında kente Yalova’dan tankerlerle su taşındığını unutmadık. Biliniyor ki;  iki yıl üst üste yaşanan kuraklık, kentte su sıkıntısını ortaya çıkarıyor.

Kent yine büyük su sıkıntısı yaşayacak gibi görünüyor. 

Trakya’dan Istranca’nın, Sakarya’dan Melen’in suyuna muhtaç olan kentin yeraltı su kaynakları zaten çoktan tükendi, dereler çoktan kurudu. Kenti kuşatan ve boğan beton; suyun akışına, toplanmasına en büyük engel… 

İklim değişikliği yeni zaman söylemi… Kentin su sorunu yaşamasının nedeni çarpık çurpuk yapılaşmasıdır.

Ama çaresi var.

Çarelerden biri de Sakarya’da Melen Çayı üzerinde yapılmakta olan ancak bir türlü tamamlanamayan Melen Barajı’ydı.

Dönemin AKP’li bakanı İstanbul’un su sorununu 2071 yılına kadar çözeceğini iddia ettiği barajın 7 Aralık 2016 günü saat 13.59'da açılacağını vaat etmişti.

Ama olmadı; baraj çatladı, milyonlarca lira yutmaya devam etti, klasik fonlama vaziyeti… Açılmamasının bir nedeni de elbette İmamoğlu yönetimi. Önümüzdeki seçimde AKP kazanırsa Melen Barajı ilk devreye girecek yatırımdır, bu böyle biline. Kısaca kentin su sıkıntısından oy hesabı yapılıyor…

İstanbul’un su yönünden fakir olan bölgesi Avrupa yakası.  Nüfus da bu yakada yoğunlaşıyor.  İstanbul’da nüfusun yüzde 60’ı Avrupa yakasında barınıyor, su kaynaklarının da yüzde 40’ı burada…

Hesaplamalara göre; Anadolu yakası daha fazla yağış alıyor. Yağmur az yağarsa ilk darbeyi yiyen Avrupa yakasındaki su kaynakları oluyor.

DENİZ SUYU MESELESİ 

İstanbul’u asıl zembereğinden boşaltacak olan (kapı kilidinin bozulması!) Kanal İstanbul Projesi devreye girerse su kaynaklarına da rahmet okunacak. Su sıkıntısının asıl yaşandığı Avrupa yakası işte o zaman cehenneme dönecek. Büyükçekmece, Küçükçekmece ve de asırlık Terkos yok olacak. Proje hayalcilerinin burada başka planları devreye girecek. Deniz suyundan içme ve kullanma suyu elde edilmesi planı masaya gelecek. Bunun yolunu yapmaya başladılar.

Bu sistemi Arap ülkeleri ve İsrail uzun zamandır kullanıyor. Hem de çok tuzlu olan Akdeniz ve Kızıl deniz ve Basra Körfezi sularını arıtıp tüketiyorlar. Ancak sistemden elde edilen suyun maliyeti yüksek.

Bir metreküp suyun arıtılması üç-dört dolar seviyesinde… Konutlara ulaşmasını da hesaplarsan maliyet daha da katlanır. İstanbul’un az tuzlu suya alışması da cabası!

İstanbul’da Karadeniz suyunun az tuzluluğu nedeniyle hayata geçirilebilir olarak görülüyor. Bakalım önümüze nasıl bir maliyet hesabı çıkaracaklar? 

Su kaynaklarını elimizle yok ettiğimiz İstanbul’da suya tuz dökmek (veya yaraya tuz basmak!) diye buna denir herhalde…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cengiz Erdil Arşivi