DENİZ MÜZESİ HAYALİ KURAN ADAM

Dünyanın en büyük ve en önemli amfora koleksiyonun İstanbul’da bir sanayi sitesindeki depoda olduğunu biliyor musunuz?

Antik çağlarda her türlü yiyeceğin taşındığı amforalar, tarihin sır küpleri olarak tanımlanır. Gözlerden uzak koleksiyondaki her bir parça, İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne kayıtlı. Ancak amforaları koyacak yer yok. Buna anlatacağım ama önce koleksiyonun sahibi Mustafa Aydemir’den bahsedeyim.
Aydemir’in 70’li yıllara uzanan dalgıçlığı var. Denizaltı merakı arkeolojiyle birleşince, karasularımızda çok önemli tarihi batıklara dalış gerçekleştirdi. Dünyanın sayılı sualtı arkeologlarından olan Amerikalı Prof.George Bass ile çalıştı. Bass’ın buluşlarında dalgıç olarak görev aldı. Ege’de antik çağlara ışık tutan bulgular şimdi Bodrum Sualtı Müzesi’nde sergileniyor.
Mustafa Aydemir’in bizim tarihimize katkısı Akdeniz’deki dalışlarından geliyor. Tarihin derinliğinde unutulan bir kahramanlık öyküsünü ortaya çıkardı.

TOPÇU YÜZBAŞI MUSTAFA ERTUĞRUL

Antalya’nın Kemer ilçesinde kıyıdan az ötede bir uçak gemisi batığı var. Birinci Dünya Savaşı’nda Fransa’nın gurur duyduğu gemiydi Paris. Savaş yıllarında Osmanlı Donanmasının zayıflığından dolayı düşman gemileri kıyılara çok yakın seyir ediyorlardı. Dünya savaş ve denizcilik tarihinde Türk Bataryası tarafından batırılan ilk uçak gemisi işte bu Paris oldu. Hem de karadan yapılan top atışıyla. Bataryanın komutanı Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul’du.
Mustafa Ertuğrul, sadece uçak gemisini değil, onlarca İngiliz ve Fransız gemilerini top ateşine tuttu. Kurtuluş Savaşı’nda görev alan Mustafa Ertuğrul, Atatürk’ün isteğiyle yazdığı anılarını nedense yayınlamadı, sonra unutuldu. Mustafa Aydemir 1995 yılında Paris batığına dalana kadar.,

Aydemir, Paris batığına demir çelik yığını olarak bakmadı, bir grup arkadaşıyla Türkiye ve Fransa’da araştırmalara daldı. Sonunda ortaya, “ BEN BİR TÜRK ZABİTİYİM; BATIKTAN ÇIKAN KAHRAMAN TOPÇU YÜZBAŞI MUSTAFA ERTUĞRUL adlı araştırma çıktı. Böylece derinlerde kalan, denizcilik tarihimizde altın harflerle yerini alan gerçek bir öyküyü, denizaltı aleminin sessiz kahramanı Mustafa Aydemir’den öğrendik. Sadece bu kadar değil.
Aydemir, sualtı araştırmalarını yer veren dergilerde yüzlerce makale yayınladı. Konuyla ilgili konferanslar veriyor, amatör meraklılara yol gösteriyor.

AMFORA VE DENİZ MÜZESİ

Aydemir’in yıllardır peşinden koştuğu bir hayali var. Eğiten, öğreten bir müzeyi kurmayı hedefliyor. Ancak ne devlet ne de yerel yönetimlerden destek alabildi. Aydemir bu işte yalnız değil, ülkemizin değerli koleksiyoncu ve uzmanları kendisine destek veriyor. Haluk Perk, Selçuk Kolay, Cem Mahruki ve Hüsnü Öztürk ilk aklıma gelem isimler.
Ege ve Akdeniz uygarlıklarının bulgular, haritalar, bilgi ve belgelerle tanıtmayı amaçlanan bu müze için her şey hazır. Hem de yıllardan beri… Sanmayın ki, devletten veya yerel yönetimlerden para istiyorlar. Müzeyi gönüllülerle birlikte kuracaklar. İstedikleri sadece arazi ve gerekli izinler.
Her yere AVM, betondan parklar dikmeyi marifet sayanlardan istedikleri deniz kıyısındaki bir yerleşim merkezinde arazi. Unutmayın; bu bir kamu yatırımı aynı zamanda. Kente kimlik kazandırır, turizm geliri sağlar. Artık Antalya mı olur, Didim, Marmaris mi olur? Bilmiyorum. Hemen belirteyim, denizcilikte dünya devleri olan ABD ve İngiltere’de 400’den fazla deniz müzesi bulunuyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cengiz Erdil Arşivi