Cengiz Erdil
Adım adım Kanal İstanbul'a doğru
İki denizin kenti üzerinde dolaşan hayaletin adıdır Kanal İstanbul… Beton severlerin “asrın projesi” diye adlandırdığı kanalın önce çevresi ve altyapısı hazırlanıyor. Proje sinsi sinsi İstanbul’a sızıyor. Aslında proje İstanbul’a lüks ve ultra modern bir kent eklenmesidir. 20 milyar dolara mal olacak projenin hedef kitlesi, 100 yıl içinde topraksız ülkesiz kalacak zengin Araplar. Bunu biz söylemiyoruz. Çünkü Körfez ülkelerinde arazi ve konut satışı ütopik sloganlarla pazarlanıyor.
Otoyol ve tren yollarıyla altyapı gibi kent unsurları yavaş yavaş hayata geçiyor.
Sizin anlayacağınız, İstanbul için geliyor gelmekte olan!
Geçtiğimiz günlerde de İstanbul’un Karadeniz kıyısına bir çimento limanı yapılacağı haberleri halka yandaş medyada yayınlandı.
BirGün Gazetesi’nden İsmail Arı’nın haberine göre, YD Madencilik Anonim Şirketi, 30 Aralık 2021 tarihinde, “Çiftalan Marmara Çimento Limanı” projesi için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) başvurusu yaptı. Bakanlık, şirkete başvurusundan bir buçuk yıl sonra, 2 Haziran 2023 tarihinde projeye dair “ÇED Olumlu” kararı verildiğini açıkladı.
İşin olmazsa olmazı betonun kanal yolculuğu şimdi başlıyor. Yapılacak limana 200 metre boyundaki iki gemi yanaşabilecekmiş. Kanal için yapılacak kazı ve betonlama işlemi dünyadaki tüm mega yapıların arasında üst sırada yer alacak. Herhalde bu çalışmalarla bazıları yine övünerek söz edecek. Halkımız da “ Vay be” diyecek.
Kanalla ilgili bazı hatırlatmalar
Yüzbinlerce yıllık Trakya topraklarını ikiye bölecek projeye biçilen ömür 300 yıl bile değil… Üstelik büyük depremler üreten bölgedeki nüfus patlamasını varın siz düşünün…
Denizcilik konularına biraz meraklı olduğumdan kaptanların sık sık görüşlerini alırım. Uzakyol ve Kılavuz Kaptan Saim Oğuzülgen’e buradan bir teşekkür sarkıtayım.
İstanbul Boğazı’nın yükünü hafifleteceği yalanına kanmayın. Boğazdan transit gemiler serbest geçiş hakkına sahip, kılavuz kaptan almazlarsa fazla geçiş parası ödedikleri söylenemez, insan yapısı kanalın boyu 15 kilometre daha uzun olacak; Marmara’nın işlek limanlarına gelecek olan gemiler neden yolu uzatsın. Malta’dan yola çıkan bir gemi Trabzon’a yük boşaltacaksa neden kanalı tercih etsin? Gemi trafiği açısından durum daha da vahim. Boğaza göre daha dar ve sığ olacak kanalda kaza riski daha fazla. Bir geminin acil durumda manevra kabiliyeti çok kısıtlanacak. Üstelik burada lüks villada veya apartman dairesine oturan neden kapısının önünden tanker geçmesine razı olsun!
Yapılacak kanal olsa olsa bir yat limanı işlevi görecek. Belki de amaçlanan budur.
Kanal İstanbul denilen canavarın doğaya ve tarihi dokuya vereceği zararlar konusunda çok yazıldı. Artık herhalde roman olur.
Bu kadim kente sızmaya çalışan büyük tehlikenin farkına varmaya muhalif siyaset dünyası ne zaman başlayacak? Yoksa yine önümüzdeki maçlara mı bakacağız!
Merak ediyorum doğrusu…