Alaaddin Dinçer

Alaaddin Dinçer

Yerel Yönetimlerin Yetişkin Eğitimi Bağlamında; Meslek Eğitimi ve İstihdam Politikaları

Teknolojideki hızlı değişim ile birlikte ortaya çıkan yeni bilimsel ve teknik alanlar, nitelikli işgücüne duyulan ihtiyacı her geçen gün arttırmakta çağdaş teknolojileri içeren nitelikli bir mesleki eğitimi zorunlu kılmaktadır. Dünyadaki bilimsel ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak iş piyasası sürekli olarak değişmekte ve bu değişimler, bireyin bir işte istihdam edilebilmesi için gereken mesleki nitelikleri de farklılaştırmaktadır. Söz konusu niteliklerin kazanılmasının yolu ise mesleki eğitimden geçmektedir. Günümüzde işgücü piyasasında “nitelik ve bilimsellik” ön plana çıkmaktadır. Bilgi üretecek.bilgiyi ve teknolojiyi kullanacak insan kaynaklarının geliştirilmesi ise mesleki eğitim ile sağlanmaktadır. Yerel yönetimlere bağlı meslek eğitimi kurslarında ve eğitim kurumlarında halen çeşitli sorunların yaşandığı, kurslara katılan bireylerin potansiyellerini yeterince kullanamadığı, kurs merkezlerinde uygulanan program içeriklerinin mesleki eğitimin nitelikli eleman ihtiyacına yeterli yanıt veremediği bilinmektedir.
İnsanlar ihtiyacı olan şeylere yöneliyor,mesleki eğitim umut kaynağı haline geliyor. O halde, kurs merkezlerindeki mesleki eğitimin niteliğinin artırılması ve işgücü piyasasında ihtiyaç duyulan beceri ve yeterliliklere uyumlu hale getirilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, mesleki ve teknik eğitimin, gençlerin potansiyellerini gerçekleştirmelerine katkıda bulunacak, işletmelerin gereksinimini karşılayacak ve uluslararası rekabette genç nüfusu ile ön plana çıkmak isteyen Türkiye’ avantaj yaratacak biçimde yapılandırılması gerekmektedir.
Ortaya çıkan sorunlar ve çözüm önerilerini sıralayacak olursak:
Sorunlar,
Kurs merkezleri ile iş dünyası ilişkisinin yetersizliği,işgücüne verilen mesleki eğitimin ve kalifikasyonunun düşük olması.
İşgücü piyasasındaki ihtiyaçların değişimine hızlı uyumun gösterilememesi.
İşgücü arzı ile işgücü talebi arasında kalite ve kantite yönünden uyumsuzluk.
Sanayide derinlikli uzmanlık alanı geliştikçe,bu alanlardan hizmet sektörlerine kaçış var.Ne kadar hızlı kazanıyorlarsa o kadar hızlı vaz geçiyorlar. Sevdiğimiz işi yapmak yerine bulabildiğimiz işi sevmek zorunda kalınmaktadır.
Çözüm önerileri,:
Mesleki eğitimler 3 grupta ele alınmalıdır.
a-meslek kazandırma,
b-mesleki alanda ilerleme,
c-yeni meslekler kazandırma.
Lokasyonlar/bölgeler düzeyinde talepler farklılıklar gösterebilmektedir.İşverenlerin ihtiyaçlarına ve iş birliğine dayalı eğitimler mesleki eğitimleri daha anlamlı hale getirebilir. Bu saptamalara göre mesleki eğitimler düzenlenmelidir. Genç yetişkinlere mesleki gelecek kazandırmak için mesleki eğitim önemlidir.Ancak mesleki eğitim doğrudan istihdamı garantilemiyor.İstihdam esas olarak merkezi hükümetin sorumluluğunda olup beklediyeler tek başına istihdamla başa çıkamayabilir. Buna rağmen yerel yönetimlerin söz konusu alanda roller üstlenerek doğru adımlar atması yerinde olacaktır.AR-GE kurup işgücü arz ve talebiyle ilgili ihtiyaç analizleri ve planlar periyodik olarak yapılmalı,sosyal ve ekonommik beklentlerin neler olduğu saptanarak bu analiz ve beklentiler üzerinden mesleki eğitim ve gelişim programları için standartlar belirleyip belirlenen bu standartlar ve planlar doğrultusunda genç yetenekleri seçerek programlara katmak ve ardından istihdam alanlarına yönlendirmek gerekir.
Üretici kooperatifçiliğnin ve dayanışma ekonomisinin geliştirilmesi özellikle kadınların güçlendirilmesi için önemli istihdam alanı olabilir.
Mesleki eğitimi sosyal,kültürel ve mesleki gelişim olarak düşünmenin yanında, yaşadığı kentle bütünleşen, kent dostu ve mesleki kimlik oluşturacak bütüncül planlar yapmak gerekir.Mesleki eğitimden sonra iş tecrübesi edinmek için staj dönemi önemli bir uygulama alanı olarak görülmelidir.
Yerel yönetimler,farklı kamu ve özel kuruluşlarla protokoller yaparak mesleki eğitim programları yapamalıdir.
İşçi emeğinin niteliğini artırmaya yönelik kurslar açılmalı, mesleki eğitimleri ve kursları politik olarak içeriklendirecek programlar yapılmalıdır.Mesleki eğitimlerde sendikalı olma,yurttaşlık hakları ve kent hakları bilince çıkarılmalıdır.
Esnekleştirme politikaları vasfı ve niteliği değersizleştiriyor.Mevcut mesleklerin bir bölümü 5-6 yıl sonra yok olacaktır. Özellikle yüz yüze ve onlayn olarak yapılan kurslarda güncel anlamda ihtiyaç duyulan mesleklere yönelik bölümlerin açılması ve ihtiyaç duyulmayan bölümlerin kapatılmasına yönelik eğitim planlarının yapılması. O nedenle mesleki eğitimlerin geleceğin mesleklerini de içermesi önem kazanmaktadır. Veri temelli bir çalışma yapılmalıdır.Ör.Turizme,taksi sürücülerine yönelik kurslar,dijital dönüşüm ve teknoloji araçları kullanmaya duyulan eleman ihtiyacı,lojistik,tedarik destek, ve kurye, yaşlı ve hasta bakım,tarım okulları,gıda vb gibi eleman ihtiyacı artacaktır.
Eğitim-istihdam ilişkisinin daha sağlıklı bir biçimde kurulabilmesi için mesleki eğitim mezunlarını takip eden daha etkin ve daha kapsamlı (yüksekokul mezunlarını da dâhil eden) bir sisteminin kurularak, oradan elde edilen geri bildirimlerle program içerikleri sürekli olarak güncellenmelidir.
Mesleki eğitimin düşük statülü algısının kırılması ve bu merkezlerin daha tercih edilir kılınması için özel sektör ve yerel yönetimler tarafından burs, işe yerleştirme gibi teşvikler ile meslek eğitimi almış mezunlara istihdam sağlama sözü veren işverenlere yeni yatırım alanları oluşturmaya dönük teşvikler sağlanmalıdır.
Programlar proje, tasarım,staj ve uygulama ağırlıklı hale getirilmelidir
Özel sektörün yaygın eğitim faaliyetlerinin özendirilmesi (vergi indirimi, uzun vadeli ve düşük faizli kredi, arsa temini gibi teşviklerle)
Meslek edindirmede yaşam boyu eğitimin öneminin artmasına paralel planlar yapılmalı programlar geliştirilmelidir.
Sonuç olarak,Türkiye’de eğitimin işgücü piyasasında talep edilen nitelikleri karşılamaması ile ekonominin eğitimli işsizlere uygun işler yaratmaması bir arada yaşanmaktadır. Buna göre bir yandan, reel ekonominin canlanmasını sağlayıcı, ihracat olanaklarını arttırıcı, buna paralel olarak da “istihdam dostu büyüme politikaları”tercih edilmeli, diğer yandan da nitelikli işgücü yetiştirmek için piyasa tarafından talep edilen nitelikleri karşılayan bir mesleki eğitim politikası benimsenmelidir. Türkiye’de mesleki eğitim-istihdam ilişkisi iki yönlü olarak ele alınmalıdır: İşgücü arzı ve işgücü talebi. İşgücü arzı açısından baktığımızda emek piyasasında işgücünün eğitim düzeyinin ve kalitesinin arttırılması gerekir. İşgücü talebinin artması için ise ekonominin yeni ve iyi işler yaratması gerekir. Görünen o ki mesleki eğitimde temel sorun nicelikten ziyade nitelik sorunudur. Sadece eğitim düzeyini arttırmak yeni iş alanları yaratılamadığı sürece işsizlik sorununu çözmeyecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Alaaddin Dinçer Arşivi