Derya Kömürcü
Yeni bir başlangıç
Türkiye’nin ihtiyacı olan, her şeyden önce umuttur. Yeni bir başlangıç ve daha iyi bir yaşam vaadidir. Yeni bir başlangıç çok önemli.
Yurttaşlarının çoğunluğu, bu ülkenin belki de her düzeyde tarihinin en büyük tahribatını yaşamasına neden olan Erdoğan/AKP-MHP iktidarını değiştirmek konusunda oldukça kararlı görünüyor.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı verilen bu yeni tek adam rejiminde en önemli seçim, cumhurbaşkanlığı seçimi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden başkan seçilme olasılığı –muhalefet çok ciddi bir hata yapmadığı ve olağanüstü koşullar yaratılmadığı sürece– imkânsıza yakın görünüyor.
Sadece cumhurbaşkanlığı seçimi değil, TBMM çoğunluğu açısından da Cumhur İttifakı’nın ciddi bir kan kaybı yaşadığı, “Altılı Masa” olarak adlandırılan muhalefetin meclis çoğunluğunu elde etmeye çok yakın olduğu, hatta HDP ile birlikte muhalefetin 360 milletvekilini aşacak bir çoğunluk elde edebileceği görülüyor.
Bir iktidar değişikliği ve yeni bir başlangıç beklentisi, tüm sorunların çözülmeyeceğini biliyor olsalar da yurttaşlara bir umut veriyor.
Zaten bu kadar dibe vurmuş bir ülkede insanlar hâlâ günlük hayatlarına devam edebiliyorlarsa, bu umut sayesinde.
Bu iktidar hâlâ ülkeyi “yönetebiliyor”, üzerindeki toplumsal baskı bu kadar sınırlı kalıyorsa, bu da iktidarın değişeceğine, yeni bir başlangıç olacağına olan inanç sayesinde.
20 yıllık AKP iktidarının sonunda Türkiye çok ciddi sorunlarla boğuşuyor. Ekonomi politikaları iflas etmiş durumda. Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı almış başını gidiyor. Siyaset tıkanmış durumda. Yeni rejim, devlet mekanizmasını felce uğrattı.
Bırakın yoksul aile çocuklarını, orta sınıf için bile sosyal mobilite neredeyse imkânsızlaştı. Üniversiteyi kazanmak da bir işe girmek de anlamını yitirdi. “Geleceksizlik” ve “güvencesizlik” yeni normal oldu. Asgari ücret, hem de enflasyon karşısında erimiş haliyle minimum değil, ortalama ücret haline geldi. Ekonomi Bakanı Nureddin Nebati 2002’de 1 milyon olan sosyal yardım alan hane sayısının 2021 yılında 4,3 milyona yükselmesiyle övünürken, açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşayan hanelerin sayısı her ay biraz daha artıyor.
- Hanehalkının durumunu anlamaya yönelik araştırmalarımız gösteriyor ki, her iki haneden biri her ay karşılayamadığı bir temel ihtiyacı ya da ödeyemediği bir faturası olduğunu ifade ediyor.
- Yurttaşların yüzde 71’i borçlarını ödeyememekten korkuyor.
- Kendisinin ya da ailesinden birinin eğitim alamamasından korkanların oranı yüzde 60 seviyesinde.
- Asgari ihtiyaçlarını karşılayamayacak duruma gelmekten korkanların oranı yüzde 68.
- Şu anda bir iş sahibi olan kesim içinde işini kaybetmekten korkanların oranı yüzde 62.
- Sağlık harcamalarını karşılayamamak konusunda endişeli olanların oranı yüzde 65.
- Yurttaşların yüzde 73’ü sahip olduklarını kaybetmekten, hayat standardını koruyamamaktan korkuyor.
Bu sorunlar yumağı içinde kuşkusuz seçmenlerin muhalefetten beklentisi somut sorunlarına yönelik somut çözüm önerileri duymak. Ancak somut çözüm önerilerinin olmadığı ya da henüz gündeme gelmediği durumda dahi en önemlisi; umut… İnsanlar yeniden umutlanmak, yeni bir başlangıç yapmak istiyor. Muhalefetin en büyük avantajı işte bu yeni başlangıç beklentisi.
Muhalefet bloğu, yeni bir başlangıç beklentisini daha iyi bir yaşam vaadiyle bütünleştirebildiği ölçüde sadece seçimi kazanacak desteği almakla kalmayacak, yeni Türkiye’nin inşasına yurttaşların aktif katılımını sağlayacak bir toplumsal hareketliliğin de önünü açacaktır. Aksi durumda, yani sadece AKP’nin gitmesi üzerine kurulu bir seçim zaferi sonrasında ise Türkiye toplumunun çok fazla riski içinde barındırdığını görmek gerekir.
Geçim sıkıntısı, işsizlik, güvencesizlik, geleceksizlik ve sığınmacılar sorunu kıskacında patlama noktasına gelmiş bu toplumun sinir uçlarıyla oynamaya aday
ırkçı/yabancı düşmanı ve/veya otoriter popülist siyasal aktörler hazırda bekliyor.
Tam da bu yüzden “altılı muhalefet”e Türkiye’de siyasal alanın yeniden inşası için belki de farkında olduklarından çok daha büyük bir sorumluluk düşüyor.