Mehmet Şandır
"Ya özgürlük ya ölüm"
Gazze savaşı bir ayını doldurdu.
Bu savaş, ABD’nin savaşıdır; Ortadoğu’da ve Doğuakdeniz’de çıkarlarını korumak ve küresel düzende konumunu korumak için Müslüman kanı akıtarak rakiplerine gözdağı vermektedir. Bunun için soykırım yapmaktadır.
Soykırım, Batı’nın geçmişidir; tamamının sicili bozuk, eli kanlıdır.
Netleşen ve kesinleşen bir sonuç olarak, İsrail Devleti Gazze’de soykırım yapmaktadır. Öncelikle kadınları ve çocukları öldürmektedir; sığınakta, okulda, camide, hastahanede, BM kamplarında yani Hamas militanların bulunmadığı yerlerde toplanan, başka bir yere kaçamamış, savunmasız, çocukları ve kadınları acımasızca, defalarca bombalayarak öldürmekte, “kitlesel katliam” yapmaktadır; bugüne kadar ölenlerin yüzde 70’i kadınlar ve çocuklardır. Gazze’yi artık yaşanamaz hale getirmektedir. Bugüne kadar İsrail’in iki atom bombası gücünde 25 bin ton bomba attığını bunun için 12 bin adet saldırda bulunduğunu uluslararası basın yazmakta, BM de teyit etmektedir.
İsrail, savaşı genişletmek, bölgesel bir savaşa dönüştürmek için destekçilerini tahrik etmektedir. Öncelikle İran'I savaşın içine çekmeye çalışmaktadır. Suriye’nin Halep havaalanını bombalaması bize de gözdağıdır.
İsrail’in nerede duracağı belli değildir.
İsrail bombardımanlarında 212 binden fazla konutun hasar gördüğü, bunlardan 35 bininin yerle bir olduğu, aralarında Ortodoks Kültür Merkezi'nin de bulunduğu 85 hükümet binası ve tesisin yıkıldığı, 214 okulun vurulduğu, bunlardan 45'inin saldırılar nedeniyle hizmet dışı kaldığı, 164 cami ve 3 kilisenin yıkıldığı, 14 hastane ve 45 sağlık merkezinin kullanılamaz durumda olduğu; Gazze'deki hükümetin basın ofisi tarafından 28 günlük bilanço olarak açıklandı. Ayrıca, İsrail'in, 135 sağlık çalışanı, 40 gazeteci, 18 sivil savunma çalışanı ve 49 din görevlisini öldürdüğü, toplamda 3 bin 670'i çocuk, 2 bin 326'sı kadın olmak üzere 9 bin 61 kişinin öldürüldüğü, 2 bin 60 kişi için kayıp bildiriminde bulunulduğu ve yaklaşık 32 bin kişinin yaralandığı açıklandı. Ölenlerin sayısı bugün on bin kişiyi geçmiş bulunmaktadır.
Dünyanın gözü önünde BM’e ait Cibaliye, El-Bureyc ve Eş-Şati Mülteci Kampları defalarca bombalandı. Hastahaneler, yaralı taşıyan ambulanslar, Gazze’nin güneyine göçen sivillerin konvoyları bilerek, hedef alınarak vuruldu, yüzlerce insan öldü.
Kendisini hiçbir şeyin engelleyemeyeceğini açıklayan İsrail Devleti, yaptıklarını “Allah’ın emri” gereği yaptığını bu savaşın bir inanç/din savaşı olduğunu iddia etmektedir. Yani İsrail’e göre bu savaş, “kendini savunma savaşı” değil bir Haçlı-Hilal savaşıdır. "Mesihin gelişini hızlandırmak için bir şey yapmalısın" diyen İsrail Baş Hahamı’nın 1990 yılında Netanyahu’ya verdiği talimat yerine getirilmektedir. Hristiyanların inandığı “büyük kıyamet savaşı” yani Armageddon hayalleri kurulmaktadır. Yahudi İsrail ile Hristiyan Batı’nın Müslümanlara soykırım uygulamakta işbirliği yapmaları bu inanç saplantısından kaynaklanmaktadır.
ABD, Avrupa ülkeleri, NATO üyesi devletler savaşın ilk gününden bu yana İsrail’in arkasında duruyor, destek oluyor ve teşvik ediyorlar; bu kadar büyük ölümlere rağmen hiçbiri İsrail’e DUR demiyor, ateşkes çağrısı yapmıyorlar. BM Güvenlik Konseyi’nde sürekli olarak VETO yetkilerini kullanarak İsrail’in kınanmasını dahi engelliyorlar Bu ülkelerin sokaklarında yükselen toplumsal tepkiler şimdilik bu ülkelerin yönetimlerini durdurmaya yetmiyor.
İnsanlık tarihinin en ahlaksız/adaletsiz savaşına tanıklık ediyoruz.
Bir yanda, tüm insanlık değerlerini yok sayarak dünyanın en gelişmiş silahları ile çocuk, kadın, sivil demeden insanları öldüren İsrail diğer yanda “özgür oluncaya kadar öleceğiz; vatanımızı savunacağız” diye haykıran Gazze halkının şanlı direnişi…
Bir yanda İsrail’in arkasında sıralanmış ve savaş makinalarını destek olarak Doğuakdeniz’e göndermiş dünyanın en büyük savaş gücüne sahip olan ABD ve Avrupa ülkeleri diğer yanda mahcup kınama ve temenni açıklamalarından öte bir tepkisi olmayan Müslüman ülkeler ve katliamı kenardan seyreden Batı karşıtı küresel güçler...
Orantısız güç kullanımının dehşetini yaşıyoruz; ağır siklet bir boksörün tüy siklet birini ringin ortasında öldüresiye dövmesini spor diye seyreden dünyanın/insanlığın üzerine masumların kanı sıçramıştır.
BENCE
Bu savaşı kim kazanacak?
Haçlı zihniyeti hortlamış Hristiyan Batı’nın Siyonist sermayenin elinde oyuncak olmuş zavallı yöneticileri mi, insanlık mı?
Müslüman öldürmeyi ibadet sayan Yahudi fanatizmi mi, “ya özgürlük ya ölüm” diyen Filistinlilerin masumiyeti mi?
Bu savaşı kim kazanacak?
Viyetnam’da, Afganistan’da, Bosna’da, Afrika’da, Anadolu’da kazanamadılar; Amerika’nın Kızılderililerini, zencilerini, Afrika’nın yerlilerini, Müslümanları öldürmekle bitiremediler; yine kazanamayacaklar; Ortadoğu’nun karanlığında kaybolacaklar!
Bu savaşı, insanlık ve masumlar kazanacak. Özgürlüğü için ölümü göze alanlar kazanacak!
İnsanlığın tarihi bunun örnekleri ile doludur.
Sonuçta, Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, gibi “utanç duyduğunu” itiraf edecekler ve özür dileyecekler!.
Ümit ederim ki,
Türkiye, Siyonist BIDEN’in (Yahudi) Dışişleri Bakanı’nın kanlı ellerini sıkmayacaktır!