Mehmet Şandır
UKRAYNA ÜZERİNDEN TÜRKİYE İÇİN DERSLER
Bugünlerde savaş konuşuyoruz.
Rusya, Ukrayna’ya saldırır mı?
ABD, Ukrayna’yı savunmak için Rusya ile savaşa girer mi?
Bir ufuk turu yapalım;
Meselenin tarihi arka planı ne?
Hangi dersleri çıkarmalıyız?
Bence, bugünü dünde aramalıyız.
Sorunun tohumları Birinci Dünya Savaşı sonrasında atıldı.
RUSYA, bu savaşta ABD, İngiltere ve Fransa ile müttefik olarak Almanya ve Japonya’ya karşı savaşmıştı. Bu savaşın sonunda Osmanlı ve Avusturya–Macaristan İmparatorlukları tarih oldu. Ancak Rusya, Sovyetler Birliği adıyla yeni bir sömürge imparatorluğuna dönüştü.
Rusya, İkinci Dünya Savaşı’nda da ABD, İngiltere ve Fransa ile müttefikliği devam ettirmiş ve sonuçta en karlı çıkan ülke olmuştur. Berlin Duvarı’ndan başlayarak Büyük Okyanus’a kadar 22 milyon kilometrekare büyüklüğünde coğrafyası ile bir jeopolitik deve dönüşmüştür.
Vladimir Lenin önderliğinde kurulan Sosyalist Sovyet Cumhuriyetler Birliği, Stalin yönetiminde komünist diktatörlüğe dönüşmüştür.
Rusya, Batı Bloku’na karşı “Soğuk Savaş” şartlarında 40 yıl bu hantal yapıyı taşımaya çalışmış; büyük bedeller ödemiş ve nihayet 1 Temmuz 1991 yılında Sovyetler Birliği dağılmıştır.
NATO’ya karşı kurulan Varşova Paktı ittifakı feshedilmiş; “müflis tüccarın mallarının yağmalandığı gibi” Doğu Avrupa’da bulunan orak-çekiç bayraklı sosyalist Sovyet cumhuriyetleri NATO ve Avrupa Birliği tarafından tek tek devşirildi. Doğu Almanya, Yugoslavya, Çekoslovakya, Macaristan, Arnavutluk, Bulgaristan, Polonya, Romanya ve Baltık cumhuriyetleri bugün Batı Bloku ülkeleridir, birçoğu NATO ve AB üyesidir.
Geriye Belarus ve Ukrayna kalmıştır. Bir de Rusya’nın aşağılık kompleksi…
Bugün Rusya 88 federe birlikten oluşan bir cumhuriyettir.
Birliklerden 21 tanesi özerk cumhuriyettir. Cumhuriyetlerde toplumun çoğunluğunu etnik kökeni Rus olmayan halk oluşturur. Sovyetler Birliği üyesi Orta Asya Türk Cumhuriyetleri artık bağımsız devletlerdir.
Ukrayna, Rusya için son “sarı öküz” konumundadır; kaybederse yani NATO’ya kaptırırsa sıra diğerlerine gelecektir. Kazanırsa, bu defa sıra NATO ve AB’ye kaptırdığı eski Varşova Paktı ülkelerini geri kazanmak için iç işleri ile oynayarak istikrasızlaştırmaya başlayacaktır.
Rusya, bugün, Ukrayna üzerinden Batı Bloku’na karşı 17 milyon kilometrekare coğrafyası ve sahip olduğu doğal kaynak zenginliği ile “jeopolitik meydan okuma” denemesi yapmaktadır. Kırım’da, Gürcistan’da ve Ermenistan’da olduğu gibi iki adım ileri bir adım geri stratejisi ile ilerlemeye çalışıyor.
Rusya’nın ikinci faktörü Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir PUTİN’in kişiliğidir. Putin, Çarlık geleneğinin/genetiğinin devamıdır. Rus medeniyetini ve Ortodoks inancını dünyaya hakim kılmayı bir ideolojik misyona dönüştürmüş, stratejik akla sahip ve yetiştirilmiş güçlü bir liderle muhatabız.
Sorunun ikinci tarafı Amerika Birleşik Devletleri’dir.
ABD, aslında yıkılan saltanatını Çin ve Rusya ile çatışarak yeniden inşa etmek arzusundadır. “Amerika geri döndü” diyerek Başkan BIDEN bunun işaretini seçildiği gün vermişti. NATO’nun 2021 Haziran ayındaki son liderler zirvesinde bu hususu resmen ilan ettiler.
ABD, 20. yüzyılın tek hakimidir, iki dünya savaşında belirleyici güç olmuştur. Soğuk savaş döneminde Sovyetler Birliği’nin dağılmasını sağlamış ve Rusya’nın Batı Bloku için ideolojik ve jeopolitik tehdit unsuru olmasını sonlandırmıştır.
ABD’nin eski dışişleri bakanlarından Henry Kissinger, “Diplomasi” adlı kitabında ABD gerçeğini çok yalın şekilde aktarmaktadır:
“Amerika 1917’de dünya politikası arenasına adım attığından beri güç bakımından o kadar ağırlığını hissettirmiş ve ideallerinin doğruluğuna o kadar inanmıştır ki, hiçbir toplum, kendi değerlerinin bütün dünyaca uygulanması düşüncesinde onun kadar ateşli olmamıştır. Hiçbir ülke, kendi tarihsel ahlak görüşlerinin izlenmesinde onun kadar ideolojik olmamıştır.”
Amerikan değerlerini bütün dünyaya yayma yükümlülüğü, ABD’yi kuranların mezhebi olan Püriten inancının günümüzdeki yansıması olan Evangelizm’in değiştirilemez nassıdır, imanıdır.
Ancak günümüzde artık bu nassın gereğini yerine getirecek bir Amerikan gücü ve imanı kalmamıştır. Bunu, ABD’nin müttefikleri de bilmektedir.
En çok da PUTİN bilmektedir!
Tarih sahnesinde biri inen biri çıkan iki siyasi liderin “peşrevini” seyrediyoruz; Devler savaşmaz ve savaş mantıklı sebeplerden çıkmaz…
Ukrayna meselesini ve muhtemel sonucunu bir de bu pencereden izleyelim.
BENCE
Bu gerçeği, Türkiye’yi yönetenler de artık görmelidir.
“Geri dönen Amerika”, artık teröristleri ve ihtilalcileri desteklemektedir. Uluslararası hukuku çiğneyen bir gaspçıdır, güvenilmez bir eski dosttur.
ABD’nin yönlendirmesi veya ABD ile ilişkileri düzelteceğiz umuduyla BAE vahalarında ve Londra bankerleri kapısında çözüm aramak gaflet ötesi bir şeydir!
Unutmayın!
“Milletin geleceğini milletin kararı belirleyecektir.”
Atatürk’e ve O’nun yoluna dönmekten başka çare ve çözüm yoktur!