Mehmet Şandır
UKRAYNA SAVAŞI BİR BAŞLANGIÇTIR: HAZIRLIKLI OLALIM!
Ukrayna yanıyor!
Komşunun evi yanarken kendi sorunlarımızı konuşmak doğru olmaz, bilirim. Ancak hayat devam ediyor ve biz de her geçen gün hararetini arttıran bir başka şekilde yangınlardayız; Türkiye, ekonomik, sosyal ve siyasi bir kaosa doğru hızla sürükleniyor.
Halkın gündelik sorunlarını ve Türkiye’nin iç gündemini tartışmak zorundayız.
Ukrayna’da bir insanlık dramı yaşanıyor; güçlünün zayıfı ezmesini içimiz yanarak, öfkeyle izliyoruz. Korkunun, çaresizliğin çocukların gözyaşlarında somutlaştığını görüyoruz. Bir devletin çırpınışlarını, saldırganın acımasızlığını ve “Tuzu kuru Dünya’nın” vurdumduymazlığını, aymazlığını televizyonlardan seyrediyoruz.
“Dünyanın sonu” geldi kehanetinde bulunan Batı Medeniyeti’nin çöküşüne ve yeni bir dünya düzenin kuruluşuna şahitlik oluyoruz.
Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
Bu değişimin ve çöküşün sonuçlarını biz de yaşamaya başladık.
“Beterin beteri var, halimize şükredelim” teslimiyeti belki dertlerimizi unutturuyor, olabilir. Ancak Sayın Cumhurbaşkanı’nın geçen yıl kasım ayında “nass var nass” efelenmesi ile başlayan kıyamet, bugün ülkemize ve insanımıza Ukrayna yangınına benzer bir cehennemi yaşatır oldu. “Faiz sebep enflasyon sonuç” diyerek Merkez Bankası’nın faizleri düşürmesi ile başlayan hercümerç, ekonomik dengeleri ve sosyal hayatı bir anda yangın yerine çevirdi. 2022 yılbaşında başlayan zam yağmurlarının son akaryakıt zamları ile fırtınaya dönüşmesi mart soğukları ile birlikte halkımızı canından bezdirdi; isyan noktasına getirdi.
“Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” derdi atalarımız.
Bu yıl mart ayı gerçekten şanına yakışır geçiyor; Kar diz boyu, Sibirya soğukları donduruyor. Bir yanımız donuyor bir yanımız yanıyor; akaryakıt zamlarının tetiklediği hayat pahalılığı ile mutfaklarda yangın vaar!
EPGİS verilerine göre, 2021 yılında akaryakıta 79 kez zam yapılmış. Sadece mart ayı içerisinde 7 kez zam yapıldı. 2021 Mart ayında 7.36 TL. kasımda 8.65 TL olan benzin bugün 20.48 TL’ye motorin ise 22.98 TL’ye yükseldi. Son bir yılda benzine yüzde 166, motorine yüzde 235 oranında zam yapıldı.
Ali Ekber Yıldırım, “Çiftçi mazot alamazsa tarlayı süremez, üretim, hasat yapamaz. Ülke aç kalır, aç!" diye feryat ediyor.
Yılbaşından bu yana elektrik tarifelerine %127, doğal gaz tarifelerine %100’e yakın zamlar yapıldı. Üretimin temel girdileri olan enerji kaynaklarına bu denli zamlar yapılınca vatandaşın tükettiği her şeye; iğneden ipliğe yüzde 100’den fazla zamlar geldi; geçim çok zorlaştı. Asgari ücrete ve maaşlara yapılan ortalama %30 oranındaki artışlar değerini kaybetti.
Hükümetin bir proje olarak başlattığı yeni ekonomik modelin öngörüleri bugünden çöktü; yatırım, istihdam, üretim ve cari fazla hedefleri tam tersine döndü. Enflasyon yani hayat pahalılığı her ay en az % 10 artıyor, toplamda % 100’e ulaştı.
Kısacası, Türkiye’de ve insanımızın hayatında yangın var. Bunun mutlaka sosyal ve siyasi sonuçları olacaktır. Sayın Erdoğan’ın, “Milletimden soğukkanlı davranmalarını, sabırlı olmalarını, bize güvenmeye devam etmelerini istiyorum” sözü çok da bir anlam ifade etmiyor.
Ümitsiz olalım mı? Hayır!
Bu anlamda ülkeyi yönetmek ve sorunları çözmek iddiası ile 6 partinin bir masa etrafında bir araya gelmesini çok değerli ve anlamlı buluyorum.
“Yarının Türkiyesi”ni inşa projesinin içini dolduracaklarını ümit ediyorum; toplum kesimlerinin birikmiş sorunlarına çözüm önerilerini anlaşılır; teorik değil reel ve pratik bir anlatımla açıklamalılar.
“Etkin ve katılımcı bir yasama, istikrarlı, şeffaf ve hesap verebilir bir yürütme, bağımsız ve tarafsız bir yargı ile kuvvetler ayrılığının tesis edildiği güçlü, özgürlükçü, demokratik, adil bir sistem inşa etme kararlılığı içinde” olmak önemli ancak insanımıza çok bir şey söylemiyor. “Herkesin kendi kimliğiyle ve kendisi olarak eşit şekilde toplumsal, kamusal ve siyasal yaşama katıldığı bir sistem inşa edilecektir” ifadesi Abdullah Öcalan’ın "demokratik özerklik" söyleminden alınmış gibi duruyor. 1921 Anayasa değişikliklerini esas alan bir yaklaşım çok da masum değildir.
Bu milletin en değerli varlığı, milli birliği ve ortak kimliğidir. Devletin kurucu hukuku ve kuruluş ilkeleridir, Atatürk’tür. Kimse milletin aklıyla alay etmeye cüret etmemeli; toplumda oluşan Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığını istismar ederek başka şeylere kapı aralamak akıllıca ve dürüst bir davranış olmaz.
BENCE
20 yılını dolduran siyasi iktidarın yaptığı önemli hizmetlere teşekkür edelim.
Ancak gelinen son nokta hüsrandır, felakettir; üretmeyen, tasarruf ve istihdam yaratmayan bir ekonomi, borç içinde kıvranan bir devlet ve gelecekten umudunu kaybeden bir toplum, korkan ve ülkeden kaçmanın yollarını arayan bir insan topluluğu olarak yeni dünya düzeninde ve bu değerli coğrafyada bağımsızlığımızı ve huzurumuzu nasıl koruyacağız?
Çok önemli bir süreçten geçiyoruz; savrulmayalım.
Ukrayna Savaşı bir başlangıçtır; hazırlıklı olalım!