Alaaddin Dinçer
Salgın ve Uzaktan Öğretim Sürecinde Öğretmen Hakları
Yeni bir Dünya Öğretmenler Günü’nü 5 Ekim Pazartesi günü yaşayacağız. Salgının yarattığı olumsuz sonuçlar bütün yaşam alanlarımızı özellikle de eğitim alanını etkilemeye devam ediyor. Dünyanın pek çok ülkesinde okulları açık tutmak için değişik modeller uygulanıyor. Ülkelerin büyük bölümü uzaktan öğretim yöntemiyle eğitimi sürdürme çabası içinde. Ülkemizde de 21 eylül tarihinden bu yana MEB, yüz yüze ve uzaktan olacak şekilde eğitim öğretim faaliyetlerini sürdürmeye çalışıyor. Bu yıl 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nde dünyanın her yerinde öğretmenler “Öğretmenler Krizde Öncülük Ediyor, Geleceği Yeniden Hayal Ediyor.” diyerek; hakları, öğrencilerinin eğitim hakkı için sokaklara çıkmaya hazırlanıyor.
Eğitim sistemlerinin daha önce hiç karşılaşmadığı ve hazırlıksız olduğu bu kriz sürecinde ülkelerin eğitim sistemlerinde oluşan boşluğu doldurmak ve öğrenme kaybını en aza indirebilmek adına çeşitli tedbirler alındı ve uzaktan öğretim uygulamaları hayata geçirildi. Öğretmenler bir şeyler öğretmek veya öğrencilerine destek olmak için daha önce uzaktan öğretim araçlarını ve uygulamalarını hiç kullanmamıştı. Öğretmenler bir yandan mesleki olarak alışık oldukları yüz yüze iletişim dışında farklı yöntem ve araçlarla öğrencilerinin öğrenmesini ve iyi olma halini desteklemek, diğer yandan salgının kendi yaşamlarında ortaya çıkardığı sosyal ve psikolojik güçlüklerle baş etmek durumunda kaldı.
Yeterli hazırlık yapılmadan başlatılan uzaktan öğretim uygulamalarına olan yabancılık, salgın ile ilgili endişeler ve öğrencilere destek olma kaygısı, özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmenler için işsiz kalma olasılığı ve maddi kaygılar öğretmenler için bu süreci oldukça stresli hale getiriyor. Okullar arasındaki farklılıklar nedeniyle Türkiye dâhil pek çok ülkede öğretmenlerin bu süreci oldukça sınırlı bir destekle yürütmeye çalıştığına tanık olmaktayız. Dijital araçlara erişim ve bu araçları kullanabilme açısından öğretmenler arasında önemli farklar ve yetersizlikler bulunmaktadır. Özellikle dezavantajlı bölgelerde ve okullarda görev yapan öğretmenler bu süreçte daha fazla zorlukla karşılaşmakta, öğrencilerine ulaşmakta oldukça sıkıntı çekmekte, çalışma süreleri uzamakta iş yükleri artmaktadır. Öğretmenler normal döneme göre çok daha yoğun stres, talep ve beklentilerle baş etmek zorunda kalmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü, öğretmenlerin “psikolojik ilk yardım” konusunda bilgilendirilmesi gerektiğini ifade ederek, okul yöneticilerinin birlikte çalıştığı öğretmenlere bu zorlu süreçte destek olması gerektiğini söylüyor. Okul yöneticileri için sunulan bazı öneriler şöyle;
Öğretmenlerin bu süreçteki ihtiyaçlarına kulak verin, yaşadığı zorlukları dinleyin, anlamaya ve yardımcı olmaya çalışın.
Okulla ilgili alınacak kararlara öğretmenleri dâhil edin. Uzaktan yürütmesini istediğiniz görevleri gerekçelendirin.
Son olarak, öğretmenlerin bunca stresle başa çıkmaya çalıştığı bir dönemde, en azından maddi kaygılarının olmaması öğretmenlerin iyi olma halinin desteklenmesi açısından oldukça önemlidir.
Uluslararası bir birlik olan UNESCO Öğretmen Görev Grubu, bu kriz süresince öğretmenlerin korunması, desteklenmesi ve takdir edilmesi için hükümetlere, eğitim yönetimlerine ve liderlere harekete geçme çağrısında bulundu. Salgın döneminde ve sonrasında öğretmenlerin desteklenmesi,güçlü ve iyi olma halinin güvence altına alınması için sunulan öneriler şu şekilde özetlenebilir;
İş güvencesi ve gelir güvencesi sağlanmalıdır. Kriz öğretmenlerin işten çıkarılması ve ücretlerini veya diğer özlük haklarını kaybetmeleri için bir gerekçe olamaz.
Alınacak tedbirlerde ve sağlanacak desteklerde öğretmenlerin ve öğrencilerin sağlığı, güvenliği ve iyi olma hali öncelik olmalıdır. Kriz ortamında öğrencilere destek olmaya çalışmak ve onların öğrenmesinin sürekliliği için çabalamak öğretmenlere ilave bir stres yüklemektedir. Bu stresle baş etmek için öğretmenlerin de sosyal ve duygusal desteğe ihtiyacı vardır. Öğretmenlerin sosyal ve duygusal açıdan desteklenmesi için programlar ve eylem planları oluşturulmalıdır.
COVID-19 için oluşturulan eğitim tedbirlerine öğretmenler mutlaka dâhil edilmelidir. Öğretmenlere yeterli destek ve mesleki gelişim imkânı ve fırsatı sağlanmalıdır.
Uzaktan öğretim faaliyetlerinin etkisini değerlendirme, öğrenme eksiklerini belirleme ve öğrencinin gelişimine ve ihtiyaçlarına uygun bir öğrenme süreci planlama konusunda öğretmenlere destek olunmalıdır. Ayrıca bu süreçte öğretmenlerin ihtiyaç duyacağı ilave içerik ve materyal desteğinin de sağlanması gerekir.
-Kırsal kesimde ve dezavantajlı bölgelerdeki okullarda görev yapan öğretmenlere daha fazla esneklik verilmeli ve daha fazla destek sağlanmalıdır.
Salgının başladığı 11 Mart tarihinden haziran ayı sonuna kadar Türkiye desteklemede oldukça olumlu bir adım atarak süreçten olumsuz etkilenme kaygısı olan ücretli öğretmenler de dâhil olmak üzere kamuda görev yapan öğretmenlerin mağduriyet yaşamayacağını ifade etti ve bu yönde gerekli düzenlemeleri yaptı. Üstelik ek ders ücretlerinin de kesilmemesiyle birlikte öğretmenlerin bu süreçte maddi açıdan strese girmelerinin önüne de geçilmiş oldu.
Ancak 21 Eylülde başlayan uzaktan öğretim ve yüz yüze eğitim öğretmenlerin ek ders ücretini ya hiç alamama ya da eksik alma gibi sorunlar, mağduriyetler ve kazanılmış hak kayıpları yaşamasına neden oldu. Uzaktan öğretim sürecinde özellikle ortaokul ve liselerde görev yapan branş öğretmenleri sınıfların birleştirilmesi ile ciddi manada ek ders ücret kayıpları ile karşı karşıya kaldılar. Bir saatlik ek ders ücreti brüt 21 lira 66 kuruş net 18 lira 22 kuruştur. Haftada 15 ayda 60 saat ek ders ücreti alan bir öğretmenin eline yaklaşık 1.100 lira ücret geçmektedir. Uzaktan öğretimde sınıfları birleştirilen öğretmenler bu ücretten yoksun kalmaktadır. Bu yoksunluk öğretmenlerin zaten yeterli olmayan bütçelerinde büyük açıklar yaratacaktır.
Sonuç olarak, ek ders ücret uygulaması bir ek ödemedir ve kendi içinde büyük adaletsizlikler barındırmaktadır. O nedenle ek ders ücret uygulaması yerine, sendikaların ve Bakanlığın üzerinde mutabık kalacağı, hakkaniyete dayalı aylıklara ve emekliliğe de yansıyacak yeni bir ödeme kalemi yasalaştırılarak uygulamaya konulmalıdır. Bu düzenleme yapılana kadar uzaktan öğretim yapan öğretmenler idari izinli sayılarak TİS’ten kaynaklı kazanılmış olan ek ders ücreti alma hakları korunmalıdır. Ayrıca 24 Mayıs 2018 tarihinde ve yerel seçimler öncesinde Sayın Cumhurbaşkanın yasallaştırılması için sözünü verdiği ek göstergenin 3600’e çıkarılması bu bütçe döneminde mutlaka yasallaştırılmalıdır. Her iki konuda düzenleme yapma sözünün eğitim emekçilerine verilmesi salgının yarattığı olağanüstü koşullarda kutlamaya çalıştığımız 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nü ve “Öğretmenler Krizde Öncülük Ediyor, Geleceği Yeniden Hayal Ediyor.” kampanyasının karşılık bulmasını sağlayacaktır.