Nuray Babacan
Duyarlı siyasilerden ilginç öneriler: 112'nin tüm sevkleri açıklansın
Tüm Türkiye’nin tüylerini diken diken eden yenidoğan çetesi ve yapılanlar konusunda deprem yaşanıyor. Hükümetin ve yöneticilerinin sorumluluğu ortada ama duyarlı siyasiler sorunun kökten çözümü için çarpıcı öneriler dile getiriyorlar. Önerilerden biri, “112’nin sadece yenidoğan değil, diyaliz hastaları dahil, tüm sevkleri ve özel hastanelere yönelik tüm transfer işlemleri her ay listeler halinde kamuoyuna duyurulsun…” İşte o zaman yapılan ayrımcılık, kayrılan özel hastaneler, dikkat çeken sevkler konusunda tüm kamu yönetimi kendine çekidüzen verecek.
ÜRKÜTÜCÜ İDDİALAR
Asıl sorunun sadece çeteyle sınırlı kalmadığı, sağlık il müdürlüğünden, Sağlık Bakanlığı’na, kamu hastanelerinden özel hastanelere kadar uzanan ürkütücü bir rant sistemi olduğunu ve bunun da insanların sadece maddi açıdan değil, manevi ve duygusal açıdan da soyulduğu konuşuluyor.
Ama siyasetin alışkanlığıdır, her şeyin ömrü üç gündür. Bu haksızlık, yolsuzluk, soygun, kadına şiddet, çocuk istismarları, hayvan katliamları ne zaman yoğunlukla yaşanırsa gündem olur. Ardından hızla başka bir konuya geçilir ve duyarlılık azalır. Örneğin toplumda üç gün önce “suçların cezasız kaldığı algısı” üzerine hazırlandığı iddia edilen infaz düzenlemesinin akibeti ne olacak? Küçük rötuşlarla toplumun gazı alınıp yola devam mı edilecek?
SEVK LİSTESİNİ AÇIKLAYIN
Yenidoğan çetesi ve soruşturma sürecindeki duyarlı savcılar gibi, konuya kafa yoran ve gündemde kalmasını sağlayarak gerçeklerin tüm yönleriyle ortaya çıkarılmasını isteyen duyarlı siyasiler de var. Onların değerlendirmeleri ve gündeme getirdiği yeni sorulara dikkat çekmek istiyoruz;
*Kulislerde yapılan değerlendirmelere göre yenidoğan çetesi ve benzer yapıların bu kadar kolay hareket edebilmesinin en önemli nedeni, 112 sistemi ve yöneticileri. Konunun birkaç ambulans şoförü ve aracıyla sınırla kalmayacağı, bu kurumun üst kademelerine kadar araştırılması gerektiği anlatılıyor.
*112’nin tüm özel hastanelere her ay yaptığı sevklerin neden kamuoyuna açık olmadığı önemli bir soru. Kulislerde değerlendirmelerde bulunan siyasiler, “Bu kurum sadece yenidoğan değil, diyaliz hastaları başta olmak üzere çok sayıda özel hastaneye sevk işlemi gerçekleştiriyor. Bu veriler her ay Sağlık Bakanlığı sitesinden neden açıklanmıyor?” diye soruyor.
*Hangi hastanenin öncelikle tercih edildiği, bu hastanelerin kimlere ait olduğu, sağlık yöneticileriyle özel hastane sahipleri arasındaki ilişkinin boyutu da ortaya çıkar. Ayıca her ay yayınlanacak sevk listeleriyle hangi hastanelere kaç hasta gönderildiği, hangi hastanelerin es geçildiği, hangi özel hastaneye neden sürekli hasta sevki yapıldığı da net olarak görülür. İhmal, ayrımcılık, kayırma, haksızlık, yasa ihlali gibi tüm soruların yanıtı bu listelerde görülebilir.
*Bu sistemin amiri ve denetçisi sayılan İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ve diğer illerdeki sağlık müdürlerinin sorumluluğunun es geçilmemesi gerektiği dile getiriliyor. Dönemin İstanbul Sağlık Müdürünün şimdiki Sağlık Bakanı olduğu dikkate alınırsa, sorumluluğunun iki kat daha fazla olduğu dile getiriliyor.
NEREDE İNFAZ DÜZENLEMESİ?
Aylar önce bu satırlarda AKP’nin kendi içinde yaptırdığı bir çalışmayı paylaşmıştım. SETA’nın yaptığı çalışmada, ülkede yaşanan asıl sorunun “adalet duygusunun zedelenmesi” olduğuna vurgu yapılmıştı. Burada kastedilen sadece adalet sistemindeki değil, tüm alanlarda, tüm konularda, ülkenin her yerindeki adalet duygusunun zedelenmesiydi.
Ellerinde sorunların nedenini gösteren çok sayıda araştırma, toplumun infialine neden olan çok sayıda örnek var. Hükümetin tüm bunlar için olağanüstü gündemle toplanıp, acil eylem planı yapması gerekmiyor mu? Bunlardan biri de toplumdaki cezasızlık algısını ortadan kaldırması gereken infaz düzenlemesi değil mi?
Bu çalışma hızla TBMM’ye getirilecek kadar konuşuldu, kapalı kapılar ardında. Daha ne bekleniyor? Yoksa şimdi de terör örgütü lideri Fettullah Gülen’in ölümü yeni gündem maddesi olup, diğerleri unutulacak mı?