Alaaddin Dinçer
DİB’in 5 Yıllık Stratejik Planında Dikkat Çeken Hedefler!
Diyanet İşleri Başkanlığının 2019-2023 yılları arasını kapsayan 5 yıllık stratejik planında yer alan bazı hedefler yoruma açık hedefler olarak dikkat çekmektedir. Eğer bu hedefler tam olarak gerçekleşirse 2023 yılının sonunda örgün ve açıköğretimde okuyan öğrencilerin hemen hemen tamamı Başkanlığın verdiği yaygın din eğitiminden geçmiş olacak. 2023 yılı sonunda din eğitiminde ulaşılması hedeflenen sayı 21 milyon 220 bin. 2019 İdari Faaliyet Raporunda yer alan bilgilere göre 2019 yılı sonunda konulmuş hedeflerde yüzde yüzü aşan oranlarda tutturulma söz konusu. Örneğin; yaygın din eğitimi sunulan öğrenci sayısı hedefi 2019 yılı için 7 milyon 960 bin konulmuş, yıl sonunda bu sayı 368 bin fazla katılımla aşılarak 8 milyon 328 bine ulaşmıştır. Aynı şekilde Kur’an kurslarına katılan 4-6 yaş arası yaş gurubu öğrenci sayısı hedef olarak 301 bin 026 olarak belirlenmiş olmasına karşın gerçekleşme sayısı 391 bin 539 olmuştur.
Yaz döneminde Kur’an kurslarına katılım yıl sonu hedefi 5 milyon 421 bin olarak konulmuş gerçekleşme ise 5 milyon 699 bin 364 olmuştur. Böylece Cumhurbaşkanının ifade ettiği “eğitim ve kültürde istediğimiz noktada değiliz” açıklaması Diyanet İşleri Başkanlığının Stratejik Planında 2023 için koyduğu hedefler bakımından büyük oranda gerçekleşmiş olacaktır. Hedefler arasında dikkat çeken önemli bir ayrıntı da, yaz Kur’an kurslarına katılım sayısının 2020 ile 2021 arasındaki farkta görülmektedir. 2020 ile 2021 arasındakki artış farkı hedefi 50 bin olarak konulmuş olmasına karşın, son iki yılda sağlanması hedeflenen büyük artışlarla sayının önce 2022’de 11 milyon 171 bine, ardından seçim yılı olan 2023’te ise 14 milyon 200 bine çıkarılması hedefidir. Stratejik Plan 31.12.2018 tarihinde hazırlanmış,güncellenmiş versiyonu ise 2020 yılında yayınlanmıştır.
Dikkat Çeken Seçilmiş Hedefler;
Başkanlığın yıllık bütçesi,
2019/10 milyar 445 milyon 979 bin lira---2020/11 milyar 992 milyon 056 bin lira---2021/13 milyar 148 milyon 337 bin lira---2022/14 milyar 463 milyon 170 bin 700 lira---2023/15 milyar 909 milyon 487 bin 770 lira.
Yaygın din eğitimi sunulan toplam öğrenci sayısı,
Başlangıç yılı 2018-3 milyon 961 bin 612 öğrenci/2019 yılında 7 milyon 960 bin/2020 yılında 12 milyon/2021 yılında 12 milyon 890 bin/2022 yılında 17 milyon 30 bin/2023 yılında 21 milyon 220 bin.
Kur’an kursları 4-6 yaş gurubu öğrenci sayısı,
Başlangıç yılı 2018 yılında 131 bin 026/2019 yılında 391 bin 026/2020 yılında 461 bin/2021 yılında 681 bin/2022 yılında 921 bin/2023 yılında 1 milyon 170 bin.Bu hedeflerin gerçekleşmesi halinde 2023 yılına gelindiğinde 4-6 yaş okul öncesi eğitim gurubunda olan her üç çocuktan biri DİB’e bağlı kurumlarda okul öncesi eğitime başlamış olacaktır.
Yaz dönemi Kur’an kursları öğrenci sayısı,
Başlangıç yılı 2018-2 milyon 671 bin/2019 ylında 5 milyon 421 bin/2020 yılında 8 milyon 221 bin/2021yılında 8 milyon 271 bin/2022 yılında 11 milyon 171 bin/2023 yılında ise 14 milyon 200 bin.Yaz dönemi Kur’an kurslarına katılan öğrenci sayılarının ülke nüfusuna oranla istenilen düzeyde olmadığı bilgisine Stratejik Planda yer verilmiş. Kaynak,DİB 2019-23 Stratefik Plan.PG4-2.1PG4-2.4/PG4-2.5
Değerler eğitimi verilen öğrenci sayısı,
Farklı bölgelerden değerler eğitimi programlarına katılım için getirilen öğrenci sayısı 2018 yılında 800 iken,bu sayının 2023 yılında 5 bin 800’e,yurt dışından ülkemize getirilerek eğitim verilen çeşitli öğrenim seviyelerindeki öğrenci/kursiyer sayısı 2018 yılında bin 655 iken,sayının 2023 yılında 8 bin 10’a çıkarılması hedefleniyor
Stratejik Planın İç ve Dış Riskler Başlığında Yer Alan Bazı Bulgular
İç kaynaklı risklerde,çalışanların kurumsal aidiyet (ait olma,ilişkinlik) bilincinin gelişimi konusunda yeterince mesafe kat edilmemiş olması. *Gençliğe yönelik hizmetlerde arzu edilen
seviyeye ulaşılamamıştır..
DİB’in insan kaynağı olan imam-hatip lisesi ve ilahiyat mezunlarının mesleki birikimlerinin istenilen düzeyde olmaması ve mesleğe kabul edildikten sonra uzun süreli hizmet içi eğitimlere tabi tutulmasına ihtiyaç duyulması.
Cami ve Kur’an kurslarıyla ilgilenen dernek ve vakıfların yürüttüğü iş ve işlemlerin denetiminde Başkanlığın yetkilerinin kısıtlı olması.
Değerlendirme, dernek ve vakıfların faaliyetleri denetlenemiyor,bu durumdan rahatsızlık duyuluyor..Denetlemek bir yana müdahale bile edilemiyor.Aslında Cami ve Kur’an kurslarına Başkanlıktan çok rahatsızlık duyulan bu dernek ve vakıfların hakim olduğu anlatılmak isteniyor.Bir anlamda DİB malumu kabullenmiş ve ilan etmiş oluyor. Bu belirlemeye göre,DİB’te çalışanların kuruma olan bağlılıklarının zayıf olduğunu söyleyebiliriz. Yurtlara rehber görevlendirilmesi bu düşüncenin bir sonucu olabilir.Bunun bile yeterli olmadığı anlaşılmaktadır DİB’te imam-hatip liseleri ile ilahiyat fakültelerindeki özellikle mesleki eğitimin yetersiz olmasını risk olarak değerlendiriyor. Bu eksikliğin mesleğe kabulden sonra yapılan hizmetiçi eğitimler yoluyla da uzun süre giderilemediğine vurgu yapılıyor. Faaliyet alanı olarak yüz yüze eğitimlerin yanında online eğitimler ve yazılı/görsel materyallerinde yoğun olarak okullara dağıtımının yapıldığı ilgili faaliyet raporlarında ifade edilmektedir.Ancak 2020 yılının mart ayında başlayan ve 2022 yılı başına kadar sürme olasılığının yüksek olduğu bilim insanları tarafından ifade edilen salgın nedeniyle stratejik planda yer alan sayısal hedeflerde sapma olması,bu hedeflerin tutmaması mümkündür.
Son yıllarda DİB’in faaliyet alanları olarak kendisine bağlı ibadet kurumları dışına çıkarak özellikle MEB ile yapılan protokoller kapsamında eğitim öğretim alanına yönelimve politikalara doğrudan müdahil olma hareketliliği içinde olduğunu görmekteyiz.Bu yönelimin bir tezahürü olarak,DİB’in en çok sevdiği ve işbirliği yaptığı “paydaş” kurumun MEB olduğunu görmekteyiz. Diğer kurum ve kuruluşlarla iki konuda “paydaşlık” yapılırken MEB ile, a-hizmet alan,b-tedarikçi,c-stratejik ortak olma “paydaşlığı” protokole bağlanmış durumda. DİB’in eğitim öğretim alanına yönelimlerini bu denli yoğunlaştırması ve her geçen yıl etkinliklerini artırması pedagoji bilimi ile pozitif bilimlerin evrensel ilkelerinin geri plana itilmesine dair hissedilen kaygıları güçlendirmektedir.
Geçmişte görev ve sorumluluk alanları anayasal ve yasal sınırlarla çerçevelenmiş olan DİB, kurulmaya çalışılan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin temel sütunlarından olma misyonu ile görev sınırlarını zorlayarak aşan bir rol üstlenmektedir.İmam hatip liseleri için MEB’le,ilahiyat fakülteleri ve İslam Enstitüleri için YÖK’le kurs,staj,diğer etkinlikler gibi ortak faaliyetlerin yürütülmesini, işbirliği protokolleri imzalanmasını anlamak mümkündür. Ancak yaygın din eğitimi benzeri eğitimleri camilerin ve Kur’an kurslarının dışına çıkararak okulların tamamını kapsama alanı içine alması Anayasanın başlangıcında yer alan “demokratik,laik,sosyal bir hukuk devleti” olma ilkesi ile çelişen,en hafif tabiri ile söyleyecek olursak bu ilkeyi baypas eden bir tutum olmaktadır.
Sonuç olarak,DİB’in MEB ile son yıllarda yoğunlaşan işbirlikleri kurumların stratejik plan hedefleri arasında kendisine geniş yer bulurken,yeni proje ve planlar kapsamında stratejik ortaklıklar çerçevesinde önümüzdeki yıllarda da artarak sürecek bir süreç yaşanacak gibi görünmektedir. Bu işbirliklerinin değişik adlar altında gerçekleştirilecek ve kamuoyunun tepkisini çekmeyecek bir incelik/mühendislik projelerine,eğitimlere ve kurslara dönüştürülerek sürdürüleceğini söylemek olanaklıdır.İktidarın en yüksek perdeden destek verdiği bu ilişki ve işbirliklerinin geçmişte göreceli de olsa özerk olduğu var sayılan DİB’in tamamen iktidarın politikaları doğrultusunda hareket eden bir kuruma dönüştüğünü de ortaya koymaktadır.Toplumun tamamını bir inancın homojenliği içine hapsetmeye yönelik politikaları eğitim üzerinden şekillendirmeye zorlayan düzenlemelerden en çok zarar görecek kurum olmaktan kurtulmak aynı zamanda ülkede demokratik iklimin oluşmasına da katkı sağlayacaktır.