Alaaddin Dinçer
Asıl Mesele, Ataması Yapılamayan Yüzbinlerce Öğretmen
Son beş yılda 177 bin öğretmenin ataması yapıldı. ÖSYM’nin sınav sonuç tablolarında açıkladığı rakamlara göre, son beş yılda KPSS Eğitim Bilimler Sınavına 2 milyon 298 bin 48 öğretmen başvuru yaptı. Başvuru yaptığı halde sınava girmeyenlerin sayısı 319 bin 415, sınava girenlerin sayısı ise 1 milyon 978 bin 633 oldu. 2023 Yılı Eğitim Bilimleri Sınavı 572 bin 19 öğretmen başvurusu ile son yılların rekorunun kırıldığı yıl olarak kayıtlara geçti. 2023 yılı başvuru yapmasına rağmen sınava girmeyen 91 bin 476 sayısı ile son beş yılın en yüksek sayısı olarak ÖSYM açıklamasında yer almakta.
Branşlar bazında bakıldığında, son beş yılda ÖABT’ye giren aday sayısı bakımından listenin ilk üç sırasını; Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenleri (245 bin 917),İHL Meslek Dersleri Öğretmenleri (207 bin 446), Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık (170 bin 204) Başvuru sayısının bu üç branşta yoğunlaşmasının nedeni, hem bu alanlarda mezun sayısının artmış olması, hem de Bakanlık atama kontenjanlarında bu branşlara daha fazla kontenjan ayrılmasından kaynaklanmakta. Nitekim atanma sayısının avantajları iki okul türünde öne çıkmakta. Okul temelli değerlendirdiğimizde, bir öğretmene düşen öğrenci sayısı bakımından İmam Hatip Liseleri diğer lise türlerine göre daha avantajlı durumda. Örneğin; İHL’de bir öğretmene 10.03 öğrenci düşerken Anadolu Liselerinde genel bir öğretmene 16,46 öğrenci düşmekte.
Öğretmen atamalarında eğitim fakültelerinden 30 branştan atama yapılmakta olup geriye kalan atamalar diğer fakültelerden yapılmakta. Kamuda 75 Özelde 7 Eğitim Fakültesi bulunmakta. Özellerle beraber bu fakültelerde yaklaşık 200 bin öğrenci öğrenim görmekte. 2023 yılında yapılan 45 bin atama 103 branşta gerçekleşti. Eğitim Fakülteleri dışında diğer fakültelerden 73 branşta atama yapılmış oldu. Atamaların büyük bir bölümü Eğitim Fakültesi mezunları arasından gerçekleştirildi. Yaklaşık 40-45 bini Eğitim Fakültelerinden olmak üzere değişik fakültelerden her yıl 100 ile 110 bin arasında mezun öğretmen olmak için MEB’in kapısına dayanmakta. Oysa MEB’in norm kadro sayısı büyük oranda dolma aşamasına gelmiş durumda. Özellikle Ankara başta olmak üzere bazı illerdeki yaklaşık 45 bin norm fazlası öğretmen düşünüldüğünde atamaların önümüzdeki dönemde azalacağını öngörmek mümkün. Dolayısıyla mevcut öğretmen yetiştirme politikası yeniden ele alınıp düzenlenmezse önümüzdeki birkaç yıl içinde sayının 1 milyonu bulması kaçınılmaz olacaktır.
Sonuç olarak, öğretmen yetiştirme ve istihdam meselesi eğitimin “asıl mesele”si olarak sorun listesinin ön saflarında yerini almış durumda. Sendikaların, akademi dünyasının ve Bakanlık yetkililerinin bir araya gelerek hem yetiştirme hem de istihdam politikasını yeniden yapılandıracak çalışmaları başlatması gerekmekte. Bu konuda bir “acil eylem planı”nın ivedilikle uygulanmaya konması gerekmekte. Özel öğretim kurumlarında oluşan öğretmen istihdam olanaklarının da büyük oranda doygunluğa ulaştığı düşünüldüğünde karşımızda duran sorunun çok büyük bir sosyal travmaya dönüşme potansiyeli taşıdığını hiç kimse görmezden gelemez. Bu sorunu zamana yayarak, hamasi nutuklar atarak, boş vaatler ve taahhütlerde bulunup gençlerin umutlarını sömürerek çözemezsiniz.
21 yıl önce ataması yapılmayan öğretmen sayısı 70 bin olduğunda Sayın Cumhurbaşkanının yaptığı açıklamalar hafızalarımızda. Bugün ataması yapılmayanların sayısının 572 bin olması, 21 yıldır uygulanan politikaların eseri. Hiç kuşku yok ki 21 yılda yüz binlerce öğretmen atandı. Ancak yapılan yüzbinlerce atama ataması yapılmayan yüzbinlerce öğretmen için bir şey ifade etmediği gerçeğini ortadan kaldırmamakta. Sayı arttıkça maalesef nitelik artmıyor. Son beş yılın 80 soruluk eğitim bilimleri sorularının net ortalaması 35.848’dir. ÖABT’de birkaç branş dışında soruların net doğruluk oranı yüzde 50’nin üzerine çıkan branş bulunmamakta. Sözün özü, övünülmesi imkansız bir işsizlik tablosu yaratıldı. Ve bu tablo öğretmenlikle ilgili yürütülen irrasyonel politikaların yüceltilmesi sonucunda ortaya çıktı. Şimdi bu irrasyonel politikadan vaz geçip, daha büyük mağduriyetler yaşanmadan rasyonel politikalara dönmenin zamanı.