Mehmet Şandır

Mehmet Şandır

“Yeşil Vatan” Yanıyor!

BENCE; Kontrol edilemeyen güç felaket getirir.

Sözün özü, “artan hararet” yalnız ormanlarımızı küle çevirmekle kalmadı siyasi, sosyal, ekonomik hayatımızda bugünü ve geleceği kapsayacak yangınlar oluşturdu.

Özellikle yargı kurumları arasında uzun süredir devam eden çatışma en sonunda karakolluk oldu; Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kan aktı. Can Atalay konusunda, “Yargıtay mı haklı Anayasa Mahkemesi kararı mı doğru” tartışmaları nihayetinde çatışmaya dönüştü.

Anayasal sistem, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü gibi en değerli ortak paydalarımız üzerinde yapılan tartışmalar toplumda bir ayrışma ve cepheleşme oluşturdu. Bu durum bu hararetle devam ederse korkarım ki çatışmayı da getirecektir. Devletimiz ve Cumhuriyetimiz, Orman yangınları sonrasında oluşan iç karartan görüntülere benzer bir kabusu yaşayacaktır.

YEŞİL VATAN YOK OLUYOR!

Atmosferde oluşan yüksek sıcaklık ormanlarımızda çok sayıda yangına sebep oluyor. Son üç günde 247, 1-17 Ağustos tarihleri arasında 389, yılbaşından bu güne kadar orman içi ve dışı alanlarda toplam 5 bin 213 adet yangın olmuş.

Ormancılıkta genel bir kural var; Üç 30 bir araya gelirse aman dikkat; kıyamet yakındır! Havanın ısısı 30 derecenin üzerine çıkarsa, nem yüzde 30'un altına düşerse ve rüzgarın hızı 30 kilometreden fazla olursa her an orman yangını çıkabilir.

Geçen hafta, Bolu'nun Göynük, İzmir’in Menderes, Tire, Ödemiş, Bayındır ve Karşıyaka ilçelerinde, Aydın Bozdoğan, Karabük Ovacık, Manisa Gördes, Çanakkale Eceabat, Muğla, Kütahya Emet, Uşak Eşme ve daha birçok yerde orman yangınları çıktı. Bu yangınlardan özellikle İzmir Karşıyaka ve Bolu’nun Göynük ilçesi ormanlarında çıkan yangınlar yerleşim alanlarını da çok yoğun etkilemişti. Ölüm yok ancak hasar büyük.

Orman Yüksek Mühendisi ve eski orman işletme şefi olarak orman yangınları konusunda tüm orman teşkilatının nasıl çalıştığını bilirim; bir tek ağacı ve bir tek hayvanı yanmaktan kurtarmak için hayatlarını tehlikeye atarlar; onlara teşekkür borçluyuz.

Ancak, orman yangınlarını önleme ve yangın söndürme konusunda yapılanlar eksik ve yanlış; anlaşılıyor ki bundan sonra ülkemiz ormanları 3-30 olayını sürekli yaşayacak ve biz Yeşil Vatan’ı korumakta büyük sorunlar yaşayacağız.

Ormanlar, bir ekosistemdir; ülkenin akciğerleridir ve bizim olduğu kadar tüm insanlığın ortak varlığıdır. Dünyayı yaşanır kılan en değerli zenginliktir; korunması zorunluluktur. Yaklaşık yüz yılda oluşan orman varlığını orman yangınları bir anda yok etmektedir.

Günümüzde, Meteoroloji Genel Müdürlüğünce geliştirilen "Orman Yangınları Meteorolojik Erken Uyarı Sistemi (MEUS)" ile orman yangınları ile mücadelenin ilk adımı olan "önleme" konusunda çok büyük ilerleme olmuştur. Çıkan yangını söndürmek için geliştirilen teknik donanım; uçaklar, helikopterler ve arazözler önemlidir ve son yıllarda çok güçlenmiştir. Ancak orman yangınını İNSANLAR SÖNDÜRÜR! Çıkmasını insanlar önler. Çünkü yangınları yüzde doksan oranında insanlar çıkarır. Bunun için orman içi ve kenarında yaşayan insanlarla işbirliği yapmak şarttır. Ormanları, içinde yaşayan insanlara sahiplendirmek ve yararlandırmak orman yangınları ile mücadelenin olmazsa olmaz şartıdır. Bu “sahiplenme ve yararlanma” kanunla belirlenmeli ve buna dayalı teşkilatlar kurulmalıdır. Ormanları yalnız kanunla koruyamayız; içinde yaşayan insanlara korutmalıyız.

Yangın yalnız ormanlarımızda değil. Mutfak yanıyor; 16 milyon emekli, 15 milyon asgari ücretle çalışan, en az 3 milyon kayıtlı işsiz, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, 2023 yılı raporuna göre yaklaşık 20 milyon sosyal yardım almaya muhtaç insan, kısacası toplumun %70’i yoksulluk sarmalı altında bunalmış durumda; hayat pahalılığı ve gelir dağılımı adaletsizliği sosyal hayatımızı aynı orman yangını gibi yakıp kül ediyor!

“Gelirlerimiz üretim giderlerimize yetmiyor; açız” diye feryat eden üreticilerimiz hızla üretimden uzaklaşıyor; bugün tarım alanlarının en az yüzde onunda artık tarım yapılmıyor. “Ne kadar ekersem o kadar çok zarar ediyorum” diyen çiftçi üretimden vazgeçerek şehirlerin varoşlarına yığılıyor; suç oranları tavan yaptı; sosyal hayat yangın yerine dönüşüyor.

Devlet kurumu ve siyaset hayatı da “artan hararet” nedeniyle yanıyor;

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen hafta, bir resmi törende “Hukukun dışına çıkanın gözünün yaşına bakmayız” dedi.

Yandı keten helva;

Sayın Cumhurbaşkanı, “Ben Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu karara sadece sessiz kalırım o kadar. Ama onu kabul etmek durumunda değilim, bunu da çok açık, net söyleyeyim. Ve verdiği karara da uymuyorum, saygı da duymuyorum” demişti. (28.2.2016)

İmam cemaat meselesi; Yargıtay ve yerel mahkeme, Can Atalay konusunda Anayasa Mahkemesi’nin verdiği “hak ihlali” kararına “uymayacağını” ilan edebiliyor!

Anayasa’nın 11. ve 153. maddeleri yok sayılıyor!

Sözün sonu; Siyaset yangın yeri...

Ateşle oyun oynanmaz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Şandır Arşivi