Ümit Sezgin
Takımın ayarlarıyla oynamayalım
Belçika galibiyetinin motivasyonuyla erken gol atmayı düşünen Fenerbahçeli oyuncular gol gelmediği gibi, oyunda hakimiyet de kurulmayınca garip bir şekilde telaşlandılar ve gerildiler. Pendikli oyuncular da sertlikleri ve zaman çalma çabalarıyla bu gerginliği körükledi. Pendik Fenerbahçe’ye karşı gösterdiği hırs ve isteği üç beş maçta daha gösterseydi, düşme tehlikesi yaşamazdı. Hakem Kadir Sağlam da basiretsizliğiyle hem bu sertliğin kurbanı oldu hem de seyircisi…Rekor sayıda faul ve yerde yatmalarla maçın sürekli kesintiye uğraması hiçbir hakemin seyirci kalmaması gereken düzeydeydi. Kartlardaki çifte standardı ise uluslararası normlara göre skandal, TFF ve MHK usullerine göre normaldi.
Hakem rezaleti bir kenara bırakılırsa, ilk yarıda iki nokta bir kere daha net biçimde ortaya çıktı; Mert-Cengiz sağ kanadı çalışmıyor. Cengiz yokları oynuyor, Mert ofansif anlamda Osayi’nin çok çok gerisinde kalıyor. İkinci nokta ise İsmail Yüksek yoksa Fenerbahçe orta sahaya hakim olamıyor. Kruniç ne İsmail’in yerini doldurabiliyor ne de yokluğunda Fred’in… Fener’in orta saha merkezi İsmail-Fred olmak zorunda. Eğer bu ikili olmuyorsa arkalarında mutlaka Djiku’nun oynaması gerekiyor. Aksi halde Fenerbahçe geriden oyun kurmakta zorlanıyor.
Mert Müldür’ün yerine Osayi’yi, Osterwolde’nin yerine Djiku’yu alarak başladı ikinci yarıya İsmail Kartal… Hemen ardından Cengiz’i çıkarıp İrfan Can Kahveci’yi aldı. Bu değişikliklerden sonra Fenerbahçe kendisi gibi oynamaya başladı.
Djiku geriden oyun kurdu, Osayi-İrfan sağ kanadı çalıştırdı, Ferdi de Tadiç’e yaklaştı, böylece çarklar dönmeye başladı. Pendik’in de eksilmesiyle Fenerbahçe geri dönmeyi başardı.