Cengiz Erdil
Şimdi gördünüz altına hücumu...
Altın öyle doğada saf halde kolay kolay bulunan bir element değil; bazen binlerce ton toprağı elemek gerekiyor, altını ayrıştırmak için siyanür lazım. Güzelin antitezi zehir anlayacağınız.
Batının büyük, ama çok büyük şirketleri, kendi ülkelerinde siyanür ve çevreyi yok eden diğer ayrıştırıcıları kolay kolay kullanıp, dünya doğasının verdiği göz alıcı bu elementi çıkaramazlar. Artık yasalar buna engel; Kanada gibi madencilikte ileri ülkeler topraklarında siyanür kullanılmasına izin vermiyor( bu ülke dünyada ulusal park zengini)… O firmalar da gözlerini bizim gibi ülkelere dikiyorlar, eğer o ülkede işin başında, “Altını, gümüşü çıkarmamız lazım. Yoksa fakir kalırız” diyen seçilmiş ve atanmışlar varsa işleri kolay…
Kanadalı firmanın Kazdağları’nı ne hale getirdiği unutmadık.
Erzincan‘daki Çöpler Altın Madeni’nde de başka bir Kanadalı şirketin ortaklığı var. Gizli ortakları öğrenmemiz öyle kolay değil, finans oligarşisi onları saklamayı beceriyor.
Anadolu’nun deprem kuşağı üzerindeki bu sahayı da 14 yıldır işletiyorlar, bereketli topraklar ucuza kapatılmış, çevre köylüleri ucuz iş gücü olmuş… Kimin umurunda? Çevrecilerin ve uzmanların uyarısını dinleyen oldu mu?
Güzelim coğrafya parçası Mars gezegenine döndü.
Vukuatlı madenin siyanürlü atıklarının Fırat’a karışması tehlikesi üzerinden henüz iki yıl geçti, şimdi koskoca bir toprak parçası sel suları gibi akarak vadiyi doldurdu. Bereketli ovalardan geçen adeta gerdanlık gibi akan Fırat, tarihinin en büyük çevre felaketiyle karşı karşıya.
ATIK HAVUZLARI, TAŞ OCAKLARI
Ormanların, sahillerin kısaca doğanın tahribi yazıldığında, son 20 yılımız ibretlik belgelerle tarihimizde yer alacak. Siyanür başta olmak üzere zehirli kimyasallar kullanan yüzlerce maden sahalarının ayrılmaz bir parçası var… Atık havuzları ve taş ocakları…
Atık havuzlarının çoğu, öyle bilim kitap göz önüne alınarak yapılmış değil. Ağaçları kes, kayaları yerinden oynat, derince bir çukur kaz. Al sana atık havuzu.
Anadolu’nun dağları ovalarında çok sayıda atık havuzu var, maden sahaları, taş ocakları, santraller, fabrikalar hepsinin mutlaka bir atık havuzu bulunuyor. İrili ufaklı bu havuzların çoğu uluslararası standartlara uymuyor.
Ve taş ocakları… Bir defa şunu yazalım; her maden sahasında mutlaka bir taş ocağı vardır. Çoğu insan masum görüyor, alt tarafı taş çıkarılıyor gözüyle bakarsanız, yanılırsınız… Toprağın ve ormanın altüst edilmesinden başka bir şey değil ve ülkemizde binlerce kaçak taş ocağı var.
Artık ormanlık alanlarda, limanlardan, havaalanlarından tutun da yol, santral, baz istasyonları, hastaneler ve elbette ibadethane yapımlarına izin çıktı. Şimdi Maden Yasası bilmem kaçıncı kez değişecek.
Ormanlar, Anayasa’ya göre koruma altında ama Anayasa da rafa kalkalı çok oldu.