Ümit Sezgin
Şampiyon Fenerbahçe...
Sarı Lacivertli taraftar için bu senenin şampiyonu Fenerbahçe…Gerçek şampiyon Fenerbahçe, Futbol Federasyonu’nun şampiyonu Galatasaray. Futbolseverin şampiyonu Fenerbahçe, Merkez Hakem Kurulu’nun şampiyonu Galatasaray. Daha ötesi hakem hatalarının şampiyonu ve hatta direkt hakemlerin şampiyonu Galatasaray.
“Gönüllerin şampiyonu” mavrası değil bu, rakamların, istatistiklerin gösterdiği sonuç. Fenerbahçe taraftarı bu inancını sezonun istatistikleriyle ispatlıyor. Hakem hataları, VAR kararları, kart cezaları vs. tüm istatistikleri yayınlıyorlar. Meraklısı sosyal medyada Fenerbahçeli taraftarların hesaplarına şöyle bir göz atabilir. İsteyen de internette sadece VAR kararları ya da faul-sarı-kırmızı kart sayılarının istatistikleri bulabilir.
Elbette resmi kayıtlara farklı geçiyor. Her iki takım da bu yıl rekorlar kırarak sezonu kapadı. Fenerbahçe 99, Galatasaray 102 puanla Türkiye lig tarihinin rekorunu kırdı. Aldıkları bu puanlarla her iki takım da tüm Türk futbol tarihinde her yıl şampiyon olabilirdi ama hakem farkıyla Galatasaray bu yılın resmi şampiyonu oldu.
Galatasaray’ın nasıl şampiyon olduğu malum, pekiyi Fenerbahçe neden şampiyon olamadı? Sezon boyunca yazdık, başta kritik sakatlıklar, ardından İsmail Kartal’ın birkaç maçtaki hatalı kadro tercihleri, birkaç maçta da hatalı planları böyle zorlu bir senede şampiyonluğa mal oldu.
Fenerbahçe yönetiminin de transfer hatalarını unutmamak lazım. Özellikle devre arasında yapılan yanlış alım-satımları uzun uzun yazmıştık. Lincoln’ün, Crespo’nun gönderilip Kruniç’in gelmesi mesela hala tartışma konusu.
Elbette futbolun siyasileşmesinin, Fenerbahçe yönetiminin hakim güçlerin dümen suyunda hareket etmemesinin payı küçümsenemez.
Tüm bunlara rağmen İsmail Kartal’ın başarısız bir teknik direktör olduğunu söylemek haksızlık olur. En az onun kadar Okan Buruk’un da hataları vardı, yanlış tercihlerle kaybettiği puanlar vardı. Böylesi bir ligi sadece 1 mağlubiyet ve 6 beraberlikle tamamlayan, derbilerde taraftarın yüzünü güldüren, deplasmanda on maç üst üste kazanan bir takımın hocasına başarısız demek zor. Sadece kendi evinde on kişi ile eze eze yendiği Galatasaray’la Kadıköy’de berabere kalmayıp maçı alsa bugün şampiyonluğa uzanacak bir hocaya “başaramadın” demek zor. Ancak başarının sadece şampiyonluğa odaklandığı bir sezonda ikinci olmayı başarı olarak kabul etmek de zor. Tarihinin en kötü senesini yaşayan, Fenerbahçe’nin neredeyse yarısı kadar puan toplayabilen Beşiktaş’ın bile Türkiye Kupası’nı aldığı bir sezonu, kupasız tamamlamayı kabul etmek de zor.
İsmail Kartal’ı bugünkü 6-0’lık İstanbulspor maçından sonra izlediyseniz, tribünün ve oyuncuların sevgisini görmüşsünüzdür. Gerçi bugünkü maçın teknik analizinin hiçbir anlamı yok. Sadece ilginç olan Fenerbahçe’nin 4-4-2 oynamasıydı. Orta saha merkezde Syzmanski-Fred, ilerde ise Dzeko-Serdar Dursun ikilisi dikkat çekiciydi. Keşke İsmail Kartal sezonda puan kaybettiği maçlarda, oyun içinde böyle farklı formasyonlar deneseydi.
Bu sezon Sarı Lacivert formayı giyen oyuncular da takdiri ve teşekkürü hak ediyor. Özellikle Tadiç, Dzeko, İrfan Can Kahveci, Ferdi, Osayi, Djiku, Batshuayi, İsmail Yüksek, futboluyla olmasa da mücadeleci ruhuyla Mert Hakan Yandaş sezon içinde daha fazla alkış alan isimlerdi. Ancak şurası da bir gerçek ki Cengiz Ünder, Joshua King, Lİvakoviç gibi isimler beklentilerin gerisinde kaldılarsa da, Sarı Lacivertliler bir takıma dönüşebildiler, takımdaşlık ruhunu yakalayabildiler.
Artık önemli olan yeni sezon. FB başkanlık koltuğunda kimin oturacağı kadar bugünkü kadronun korunup korunmayacağı da önemli. Şu an Koç-Yıldırım yarışı ortada görünüyor, nasıl sonuçlanacak belli değil ama “Kim İsmail Kartal’la devam edecekse ona oy vereceğiz” diyen bir grup kongre üyesi de var. Elbette “Yeni başkanın ilk işi İsmail Kartal’ı göndermek olmalı” diyen kitle çok daha fazla ses veriyor. Zaten Aziz Yıldırım çoktan Mourinho’yu dile getirdi, Ali Koç da hayır demedi.
Sekiz Haziran’a kadar hoca ya da oyuncular değil Başkan konuşulacak, gündemi oluşturacak. İki adayın da açıkladıkları listelerle rakibi üzerinde bariz bir üstünlük kuramadığını söyleyebiliriz. Her iki aday da “birlik, beraberlik” vurguları yapsalar da üslupları hayli sert. Tek temennim seçimden sonra birbirimizin yüzüne bakabilmemiz.
Şurası çok net, hangi hocayı getirirsen getir, hangi oyuncuları alırsan al, Mehmet Büyükekşi Federasyonu ile devam edersen, seneye de yanaktan makas verenlerin yüzü güler. Bir kongre üyesi olarak benim oyum, şampiyonluk sözü değil, Mehmet Büyükekşi ve şürekasıyla sonuna kadar mücadele sözü verene…