Uğur Ergan
Klimt’in 55 milyon dolarlık portresi
AKP iktidarında ülkenin neredeyse tüm kurumlarında karşımıza çıkan yozlaşma ne yazık ki, sanata da sirayet etmiş durumda. Öyle ki, sanatla ilgili kimle konuşsanız, söz dönüp dolaşıp sahte ve taklit resim-heykel konusuna geliyor. Torna tesviyeciler bile çöpleri şekillendirip sanat eseri diye yutturmaya çalışıyor. Şikayetleri yazmaya sayfalar yetmez. Neyse fazla canınızı sıkmadan, biraz da sizleri bu hafta “Dünya sanat gündemi”nde son dönemde öne çıkan gelişmelerden haberdar etmek istedim.
İlk durağımız Avusturya. Resimlerinde önceliği kadın bedenine veren, aşık olduğu kadını sıkça model olarak kullanan, bazı tablolarında gerçek saf altını tercih eden Avusturyalı dünyaca ünlü ressam Gustav Klimt’in 1917 tarihli “Portrait of Fräulein Lieser (Bayan Lieser’in portresi)” isimli eseri bu hafta müzayedeye çıkıyor. Tabloyu, Avusturya merkezli müzayede evi “Im Kinsky” 24 Nisan Çarşamba günü düzenlenecek açık artırmada 32.5-55 milyon dolar tahmini bedelle satışa sunacak. Eserin en önemli özelliği, 100 yıl aradan sonra ortaya çıkmış olması. Klimt’in yaşamının son yıllarında yaptığı portrenin varlığına dair tek kanıt, 1925 tarihli siyah beyaz bir fotoğraf. Müzayede evinden yapılan açıklamada "Tablonun daha önce kayıp olduğu düşünülüyordu. Onlarca yıldır bu önemli sanat eseri, kamuoyu tarafından bilinmeyen bir Avusturya vatandaşının özel mülkiyetindeydi" denildi. Klimt’in bu eserinin çok iyi derecede korunmuş ve neredeyse kusursuz orijinal durumda olduğu bilgisi var.
Klimt’in resmettiği, kırmızı bir arka planın önünde duran, turuncu, sarı ve pembe çiçeklerle süslenmiş parlak mavi kıyafetli kadının, dönemin zengin Yahudi ailelerinden Lieser Ailesi’nin bir üyesi olduğu biliniyor. Sanatçının Mayıs 1917'de başladığı eser, 1918'de felçten öldüğünde stüdyosunda kısmen tamamlanmamış halde bulundu. Daha sonra Lieser ailesine devredildi. Siyah beyaz fotoğrafın çekildiği 1925 tarihinde eserin Lieser ailesine ait olduğu biliniyor. Eserin şu anki sahipleri, yapıtı 1960'lı yıllarda yasal olarak satın almış. Ancak tablonun 1925 ile 1960 arasında nasıl ve hangi koşullarda el değiştirdiği bilinmiyor. Eserin Nazi yönetimi altında yağmalandığı veya yasadışı bir şekilde el konulduğuna dair hiçbir kanıt bulunamamış. Lieser ailesinin de bu yönde bir iddiası olmamış. Eserin kimin veya hangi kurumun koleksiyonuna katılacağı dünya sanat piyasalarında merakla bekleniyor.
Fontana için rekor bekleniyor
İkinci durağımız, dünyaca ünlü müzayede kuruluşu Sotheby's. “Mekansallığın” kurucusu olarak bilinen, eserleri dünya çapında 100’den fazla müzenin kalıcı koleksiyonunda yer alan Arjantinli-İtalyan ressam ve heykeltıraş Lucio Fontana’nın 20 yılı aşkın süredir Cindy ve Howard Rachofsky koleksiyonunda yer alan “Concetto spaziale La fine di Dio” (1964) adlı eseri 15 Mayıs’ta Sotheby's'de Çağdaş Akşam Müzayedesi’nde satışa sunulacak. Sanatçının, kadmiyum sarısıyla yaptığı “La fine di Dio (Tanrının sonu)” serisindeki dört eserinden biri olan bu yapıtın 20-30 milyon dolar arasında değişen tahmini satış rakamını aşması bekleniyor.
Seriye ait bir diğer eser 2015’de Christie's'de 29.1 milyon dolara satılmış. Rachofsky'ler eseri 2003’de Londra Sotheby's'den 2.3 milyon dolara satın almış. O dönemde bu, bir Fontana için açık artırmada ödenen en yüksek fiyat olarak kayıtlara geçmiş.
En çok satan sanatçı
Dünya sanat piyasasından son bir bilgiyi de geçen yılla ilgili vereyim. 95 yaşındaki Japon sanatçı Yayoi Kusama, 2023’de müzayedelerde 80.9 milyon dolarlık bir rakama ulaşarak, geçen yılın en çok satan çağdaş sanatçısı oldu. Kusama’nın 2023’de satılan en pahalı eseri Christie’s Hong Kong’daki müzayedede yaklaşık 10 milyon dolara alıcı bulan “A Flower” adlı (2014) tablosu oldu. Tüm sanatseverlere iyi bir hafta diliyorum. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun.
(Not: Bilgiler Artam’dan derlenmiştir.)