Uğur Temel
Futbol, asla futbol değildir
Britanyalı yazar Simon Kuper, 1994 yılında yazar “Futbol Asla Futbol Değildir” adlı kitabını. Kuper, kitabında; “Bir oyun milyarlarca insan için önemli olduğu takdirde sadece bir oyun olmaktan çıkar”, diyerek ekler; “Futbol asla sadece futbol değildir. Savaşlar çıkmasına ve devrimler yapılmasına neden olur, mafyayı ve diktatörleri adeta büyüler.”
Bir başka yazar, filozof ve varoluşçuluk akımının temsilcisi olarak kabul edilen Albert Camus’nun hayatı da futbolla bir dönem kesişmiştir. Gençliğinde kaleci olarak futbol oynayan Camus futbola şu gözle bakar: “Hayata ve ahlaka dair ne öğrendiysem futboldan öğrendim. Çünkü top, hiçbir zaman beklediğim köşeden gelmedi.”
Yaklaşık iki senedir bu köşeden, kalemim döndüğünce Trabzonspor maçlarını yorumlamaya çalışıyorum. Yarım asra gelen ömrümün, neredeyse 40 yılı futbolla iç içe geçti. Oynadım, anlattım, yönettim ve yazıyorum. Bu yaşanmışlıkların bana öğrettiği; Kuper ve Camus’nun bakış açıları ile aynı doğrultuda; “futbol asla futbol değildir.” Futbol kimi zaman Salazar’ın dediği gibi; “halkları uyutma” aracı, kimin zaman savaşı durduran bir “ateşkes” sağlayıcı olarak çıkıyor karşımıza. Futbolu sevmeyenlerin ve hatta nefret edenlerin mutlaka bir nedenleri vardır ama futbol, sadece basit bir oyun değildir.
Trabzonspor’un maçı ile ilgili yazacaklarım elbette var. Öncelikle yukarıdaki düşüncelerimi sağlamlaştırmak için, geçtiğimiz günlerde ülkemizde yaşanan, bir olayı anlatmak istiyorum. Bu olay bir iddia ama ateş olan yerden duman da çıkıyor… Bu iddiaya göre; geçtiğimiz hafta sonu itibariyle Hatay milletvekilleri, Hatayspor’un ligde kalması adına bazı görüşmeler yaparlar. Edinilen sonuç gerekirse; – Hatayspor’un son maçta puan kaybetmesi halinde- önümüzdeki sezon ligin 20 takımlı oynanacağı yönünde olur. Ve hatta Milliyetçi Hareket Partisi Lideri Devlet Bahçeli, Bengü Türk’ün verdiği habere göre, “Asrın felaketinin (yani depremin) yaralarının henüz sarılmadığını, Türk futbolunun strese girmemesi için bu yıl ligden düşmenin olmamasını” ister. Bu talep de yukarıdaki iddiayı doğrular.
Hatayspor’un ve Gaziantep’in galip geldiği, (iki takımın da maçlarını seyretmedim, galibiyetleri için gram laf söyleyemem.) son hafta maçlarında, ligden düşen Ankaragücü oldu. Üstelik Trabzonspor’a mağlup olarak, üstelik iki kez öne geçmesine rağmen… Biraz geriye gidelim; 11 Aralık 2023’e. Ankaragücü- Rize maçı sonrası, FIFA kokartlı hakem Halil Umut Meler, Ankaragücü eski başkanı Faruk Koca tarafından şiddetli şekilde darp edilmişti, hatırlayınız. Hakemler, bir delikanlılık gösterisi yaparak maçları bir hafta protesto edip, maçlara çıkmamışlardı… Hatırladınız değil mi? Kafamda soru işaretleri yok değil… Acaba; Ankaragücü’nün lige veda etmesi bilerek ve isteyerek mi? Hani bu sonuç, dün akşam sona eren 2023- 2024 sezonunda transfer harcaması ile göz önünde olan Ankaragücü’nün kurtuluşu mu? Kafamda deli sorular… Dedik ya başlıkta da “Futbol asla futbol değildir.”
Gelelim asli görevimize; Türkiye Kupası’nı kendi elleriyle Beşiktaş’a veren Trabzonspor, prestij mücadelesinde galip gelerek sezonu bitirdi. Bu maçtan ziyade; önemli olan gelecek sezonun planlamasının bugünden başlaması gerekir. Trabzonspor, lig üçüncüsü olup kupayı kaybettiği için, Avrupa mesaisine temmuz ayı sonunda başlayacak. Yani Bordo Mavili takımın önümüzdeki sezon hazırlıklarına, en geç, haziran sonu başlaması lazım ki, yol alabilsin… Kadro mühendisliğinin, antrenman programlarının iyi yapılması gerekiyor. Çünkü sezonu erken açan takımlarda her zaman için fiziksel düşüş yaşanır. Abdullah Avcı hocanın, tıpkı biten sezonda olduğu gibi, sakatlıklardan yakınmaması için bu planlama çok önemli ve elzem.