"Denizler halkındır"

Ne güzel laf değil mi? 22 yıl sonra iktidarın aklına yeni geldi, cafcaflı bir sloganla denizlere sahip çıktı!

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, "Bu yaz 'Denizler Halkındır' sloganıyla bir hareket başlatıyoruz" demiş ve eklemiş; “Tüm kaçak yapıları yıkacağız, sahilleri halka açacağız.”

Hadi bakalım…

Oysa bu ülkenin yasalarına göre, zaten denizler ve sahiller halkındı. Kıyı kanununun 4. ve 5. Maddesinde, “Denize 50 metreden yakın yerler herkesin kullanımına açıktır” deniliyor. "Kıyılar ve doldurma ve kurutma yoluyla kazanılan araziler Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır. Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyı, herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup, buralarda hiçbir yapı yapılamaz; duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz."

İşte bu kadar; yasa daha ne desin…

Bu işin içinde iş var; Bakan Özhaseki, Kayserilidir, ticareti, sözün özü sinekten yağ çıkarmasını bilir… “Sahilleri biz işleteceğiz” demiş ve yeni şirketler kurulacağı müjdesini de vermiş, yakında kokusu ortaya çıkar.

Aslında millet olarak denizle aramız pek yok, denizleri lağım çukuru olarak gören zihniyetin acısını yıllardan beri çekiyoruz.

Yakın dönemimiz ise içler acısıdır; kıyılardaki kent ve kasabaların 22 yıllık tarihinde şimdiye kadar görülmemiş bir yağma ve istila var…

İstanbul’dan başlayalım; Ataköy sahiline gökdelenlerin dikilmesi, ucube kıyı yapılarının bir örneğidir.

Üsküdar-Salacak kıyı bandındaki kaçak büfelerin yıkılmasını da durdurmaya çalıştılar. Çevre Bakanlığı işi gücü bıraktı, büfelerin avukatlığına soyundu.

Turizm adına da inanılmaz çevre cinayetleri işlendi bu ülkede… Olmayacak yerlere oteller kondurmakta hiçbir sakınca görmediler. Ege ve Akdeniz sahilleri örnekleriyle dolu.

Cennet koylarda (mesela Bodrum’da) izin verilen otel inşaatlarını saymasa kalksak, işin içinden çıkamayız.

Denizle kucaklaşan yanan(!) ormanların yapılaşmaya açıldığı, sahil ormanlarının kömür santrallerine nasıl peşkeş çekildiğini unutmadık.

Çevre Bakanlığı’nın kampanyasını dikkatle takip etmenizi şiddetle öneririm.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cengiz Erdil Arşivi