Pelin Batu
Cesaretin Simgesi Anita Garibaldi
Sizlere bugün Brezilya ve İtalya’da halk kahramanı olarak anılan, gerçek bir Amazon Anita Garibaldi’yi yazıyorum. Giuseppe Garibaldi ve Anita’nın devrimciliği ve aşkı, Romantizm Çağı’nın poster çocukları olmalarını da sağlamıştır. Ama bunun ötesinde emperyalist güçlerden ve kölelikten arındırmak için mücadele ettikleri ülkelerin sokaklarında, meydanlarında, okullarında Giuseppe ve Anita’nın adları hala anılıyor.
Garibaldi, yaşadığı çağda zamanın papası ve reelpolitiğin vücut bulmuş hali olan Kont Cavour gibileri haricinde, tüm dünyada en çok tanınan, sevilen ve alkışlanan denizci, direnişçi, devrimci ve İtalya’nın birleşmesindeki en önemli isimlerdendi. Siz bu makaleyi okurken kuvvetle muhtemel ki Como’daki Garibaldi Müzesi’nde olacağım.
KORKUSUZ BİR LİDER
Anita da keza hem Güney Amerika’da hem de İtalya’da sevgilisi ve kocasının yanında korkusuzca koşan bir liderdi. O yüzden de bu cesur kadının hayatı pek çok esere ilham olmuş, günümüzde çoğu atının üzerindeki heykelleri indirilen pek çok diktatörün putunun aksine, sevilerek selamlanıyor.
Tam adı Ana Maria de Jesus Riberio de Silva olan Anita, 4 Ağustos 1821 yılında Brezilya’nın Laguna kentinde doğdu. Ailesi Bento Ribeiro da Silva de Jesus ve Maria Antonia, Azor Portekiz kökenli fakir köylülerdi.
Anita, 10 çocuğun üçüncüsü olarak hayatın sunduğu hiçbir lüksten faydalanamadı desek yeridir. Okuma yazmayı bile ölümünden birkaç ay önce öğrenmeye başlayıp kendi adını imzalamaya ancak başlamıştı.
SEN BENİM OLMALISIN!
14 yaşına bastığında, ailesi onu ayakkabıcı olan Manuel Duarte Aguiar ile evlendirdi. Kimi kaynaklara göre üç yıl sonra ya o kocasını terk etti ya da Manuel orduya katılmak için onu terk etti. İsabet oldu çünkü aynı yıl komşu bölge Rio Grande do Sul’de bağımsız bir cumhuriyet olmak için mücadele eden bir grup sayesinde bir iç savaş patlak verince, dünyanın çeşitli yerlerinde yerel halk için mücadele eden Garibaldi ile tanışacaktı. Rivayete göre Garibaldi onu gördüğü anda, kulağına, “Sen benim olmalısın” diye fısıldamıştı. İsyan günlerindeki aşkları da, isyanları da hiç bitmeyecekti.
KIZIL GÖMLEKLİLER
Garibaldi 1842 yılında Uruguay’ın bağımsızlık savaşı için bir araya getirdiği İtalyan direnişçileri olan İtalyan “Kızıl Gömlekliler” ile Güney Amerika’nın çeşitli ülkelerinde Portekiz ve İspanyol İmparatorluklarına karşı mücadele ediyordu.
‘Uruguay’da İtalyanların gerilla ordusu ne arıyor?’ diye soracak olursanız o tarihlerde Montevideo’da 4 bin küsur İtalyan nüfus vardı. Garibaldi kıta Avrupası’ndan idealist bir denizci, müthiş bir hatip, dürüst ve sevilen bir lider olarak gelmiş kırmızı gömlekleri ve kapkara bir zeminin üzerine yerleştirilmiş patlamaya hazır bir yanardağ bayrağı ile gönüllüleri bir araya getirmişti.
Çok geçmeden aralarına Anita da katılmış oldu ki bu zamanın konvansiyonlarına karşı da bir direnişti; zira, kağıt üzerinde Anita hala ayakkabıcıyla evliydi.
CEPHEDEN CEPHEYE KOŞTU
Denilir ki denizci olan Garibaldi’ye gerçek anlamda ata binmeyi ve pampa hayat tarzını Anita öğretmiştir. Ayrıca Garibaldi’nin hayatının sonuna kadar giydiği panço da Anita günlerinden yadigardır. (Unutmayalım ki İtalya birleşirken II. Vittorio Emmanuel’in yanına Anita’dan kalma çizgili bir fular ve pançosuyla gitmiştir.)
Anita 1839 yılında Garibaldi’nin gemisi Rio Pardo’ya atlayarak mürettebatından birisi oldu, kendi kenti Laguna ve Imbituba’ya ayak bastıklarında ön saflarda Garibaldi’nin yanı başında savaştı.
Curitibanos Savaşı’ndan bir enstantane Anita’nın nasıl cesur ve dirençli bir kadın olduğunu izah edecektir.
SAVAŞTA REHİN DÜŞTÜ
Bu muharebede Anita erzaktan sorumluydu. Savaş sırasında rehin alındığında, Garibaldi’nin öldürüldüğünü öğrendi ancak savaş alanındaki ölülerin arasında Garibaldi’yi arayıp bulamadı. Bu esnada bir at bulup alandan kaçtı. Arkasından gelen askerler atını vurup devirdiler. At öldü, düşen Anita can havliyle nehre atlayıp dört gün aç susuz kaçtı. Sonunda kendi direnişçileriyle karşılaşıp Garibaldi’ye kavuştu.
Tüm bunlar olurken Anita hamileydi. Attan düştüğünde aldığı darbe yüzünden 1840’ta birkaç ay sonra ilk oğulları Menotti kafatası deforme olarak doğmuştu. Garibaldi ve Anita, Montevideo’ya taşındıktan sonra üç çocukları daha oldu fakat kızları Rosita sadece iki yıl yaşadı. Teresita ve Ricciotti adlı çocukları 20. yüzyılı görebilecekti.
GARİBALDİ’NİN ÇAPKINLIKLARI
Anita ve Garibaldi’nin hayatını yazan tarihçiler, ikilinin zaman zaman Garibaldi’nin çapkınlıklarından dolayı kavga ettiğini ama hayatlarının sonuna kadar birbirlerine sevgi ve saygı beslediklerini yazar. Sanılmasın ki Montevideo’daki hayatları çoluk çocuğa karıştıkları için sükûnet içinde geçti.
YİNE CEPHE YOLUNDA
1841 yılında Anita ve Garibaldi, Arjantinli diktatör de Rosas’ı devirmek için harekete geçti. Anita 1847 yılında Uruguay savunmasında yine cephelerdeydi. Devrimler yılı olarak nitelenen 1848’e gelindiğinde, çift yeni dünyayı terk edip Avrupa’ya dönme kararı aldı.
İmparatorluklar yıkılacak yerine tercihen tacir dindarlar ve mutlak imparatorlukların pençesinden kurtulmuş liberal ve özgür cumhuriyetler kurulacakken Garibaldi ve Anita pampalarda takılamazdı.
Gerçi şunu belirteyim, aynı yıl Papa Pius IX seçildiğinde herkes yeni papanın liberal ve geniş görüşlü fikirlerini alkışlamış, Garibaldi Roma’da kurulacak cumhuriyeti desteklemek için Papa’ya destek mektubu dahi yazmıştı. (Katoliklere karşıtlığı daha sonraki yıllarda depreşecek, 1882 yılında, “İnsan tanrıyı yarattı, tanrı insanı değil” diye yazacaktı.)
BİRLEŞİK İTALYA HAYALİ
Zamanın İtalya coğrafyasında Avusturya Macaristan İmparatorluğu hükmeder. Napolitan ve Fransız güçleri fink atıyorken Mazzini ve Garibaldi gibi İtalyan milliyetçileri, ülkelerinden bu güçleri defedip birleşik bir İtalya kurma hayalini taşıyorlardı. O yüzden de Anita ve Garibaldi geçici olarak kurulmuş Roma Cumhuriyeti’ni desteklemek için 30 Haziran 1848 yılında kuşatılan Roma’yı savunmak için oraya gittiler.
SITMAYA YAKALANINCA…
Avusturya, Fransa ve Napoli güçlerine karşı fazla direnemeyen Garibaldi’nin lejyonları gerilemek zorunda kalınca Anita, Ravenna’nın yakınlarındaki Guiciolli Çiftliğine sığınmak zorunda kaldı. Bu esnada beşinci çocuklarına hamileydi ve sıtma ile mücadele ediyordu. Ancak Anita, Garibaldi’nin kollarında öldü ve oracıkta acele bir şekilde defnedildikten sonra naaşı bir köpek tarafından kazılıp çıkartıldı. Ondan arta kalanlar hızlı bir şekilde toplatılıp Cenova kentine götürüldü.
ANİTA’YA HEYKEL
1929 yılında, Garibaldi’nin Vatikan karşıtlığından rahatsız olan Papalık, Garibaldi heykelinin kaldırılmasını isteyince, Mussolini Vatikan’a kafa tutarak heykeli kaldırmamakla kalmadı, Roma’daki Garibaldi heykelinin yanına ata binmiş bir Anita heykeli yaptırdı, naaşı ya da ondan kalanları Cenova’dan getirtilip atlı anıtın tabanına gömüldü. Heykeli bugün ziyaret edebilir, bir elinde silah diğer elinde bebek tutan Anita’nın cesaretine şapka çıkartabilirsiniz.
Kocası Garibaldi, İtalya’nın birleşiminde kilit bir rol oynayacak, bir daha, bir daha evlenecek ama Anita’yı hiç unutmayacaktı. Günümüzde bıyıklarından yola çıkılarak yapılan bisküvilerden portakal suyu ve campari’den yapılan kokteyle kadar pek çok yerde karşımıza çıkan Garibaldi’yi hatırlamamamız ne mümkün, fakat yaşadığı süre zarfında her daim yanında olan Anita’yı unutabiliyorlar. Unutmamak gerek.