Cengiz Erdil
SAHİL BOYLARINDA YENİ YAĞMA ALANLARI
Bodrum Yarımadası’nda yapılaşma bir acayip kent yaratma projesidir. ‘Bodrum Türkiye’nin dördüncü büyük kenti olacak’ diyen inşaat yapıcılarının olduğu malum. Şirketler arası rekabet, ekonominin genel kuralı gibi laflara kanmayın… Bodrum Yarımadası ve Akyaka sahiline kadar olan yörede inşaatçıların ve sözde turizmcilerin yer kapma yarışı tam gaz sürüp gidiyor.
Salgın, yasaklar, kısıtlamalar, iş makinalarını hiç durdurmadı. Bodrum Yarımadası’nda inşaat faaliyetleri tüm hızıyla sürdü gitti.
Yaz aylarında suyu, elektriği kesilir, interneti çekmez. Trafik İstanbul’u bile sollar. Bir saatte uçakla gelen yolcu, havaalanından üç saatte Bodrum’a ancak varır. Altyapısı tamamen bitik Bodrum’da bu alanlarda yatırım yapıldığını sanıyorsanız, yanılırsınız.
Her yer konut inşaatı dolu. Devlet de durur mu? Bodrum gibi tatil beldesine cezaevi ve Diyanet Külliyesi yapılıyor. Mumcular’da yapılan cezaevinin hastaneye dönüştürülmesi için yöre halkı kampanya başlattı, sonuç çıkar mı? Hiç sanmam…
Bodrum Yarımadası’nda Hazine arazileri nedeni bilinmez ani bir kararla satışa çıkarıldı. Hazine arazilerinin kimlere gideceği herkesin malumu… Özel ağaçlandırma adı altında başlatılan yeni yağma yöntemi de orman alanlarını yok ediyor.
BU BETONLAŞMA HIZININ NEDENİ NE OLA?
Sadece Bodrum değil, Datça ve Didim’de de Hazine arazileri imara açılıyor. Bazı koylarda otel yapımı için izinler veriliyor. Yıllardan beri bölgede turizmin sefasını da cefasını da çeken işletmeciler bu duruma karşı çıkıyor. Onlara göre, bunun nedeni gelecek için beton planlaması! Hesap şu… Salgın günleri yakında bitecek, insanlar kendilerini sokağa atacak, turizm hareketlenecek, ülkemize de görülmemiş bir turist akını olacak.
İşi bilenler tüm bunların yaşanabileceğini söylüyorlar. “Peki, güzelim koyları betona gömmek mi lazım, yıllarca korunan yerleri imara açmak mı lazım” diyerek itiraz ediyorlar.
Yıllardır bölgede mavi tur teknesi, küçük otel ve pansiyon işleten yurtdışı bağlantıları güçlü olan turizmciler tanıdım. Salgın dolayısıyla e-posta veya dijital ortamla görüşlerinden yararlanıyorum.
Onlara göre, bölgede artık ciddi bir turizm planlamasının zamanı geldi de geçiyor.
Öncelikle koyları kapatan büyük otel yapılanmasından kesinlikle vazgeçilmeli, Butik otel ve pansiyonculuk teşvik edilmeli… Yapılaşmada doğayla barışık bahçe tarımını öne çıkaran anlayış benimsenmeli. İlla siteler yapılacaksa artık yeraltı otoparkları ve ağaçlandırma zorunlu olmalı.
Bu devirde bunlar zor değil… Bodrum Yarımadası’nda asıl sorun yakın zamanda patlayacak. Artık yeraltı suları da ihtiyaca yetmiyor. Zaten yarımadanın Güney kesiminde yeterli su kaynağı yok. Yaz aylarında artan nüfusla birlikte bazı yerlerde taşıma suyla değirmen dönüyor. Tabii nereye kadar…
Tünel yapmakla övünen bakanlıklara bir öneri de emekli mühendislerden. Evlerinde oturup havaya bakmayan bu eski bürokratlarımız hazırladıkları raporları yıllarını verdiklerini bakanlıklara kuruluşlara gönderiyorlar.
Torba- Gündoğan ve Yalıkavak arasında trafiğin bazı bölümlerde yeraltına çekilmesi gerektiği belirtilen bu kişisel raporlarda, Bodrum-Turgut Reis arasında da tramvay öneriliyor. Yaz aylarında nüfusu dört milyona dayanan Bodrum’da tramvaya uçuk kaçık proje gözüyle bakılmamalı.