Cengiz Erdil
İSTANBUL’UN SAHİBİ MESELESİ…
Bu kadim kentin böyle bir derdi yok. Sahibini hiç aramadı, istediği sadece sevgi ve saygı oldu. Doğasını ve tarihini emanet olarak görenlerin yolunu gözledi hep.
“İstanbul kimin malı” sorusuna birden fazla yanıt verilebilir. Solcusu “Halkın kenti”, sağcısı “Sahip çıkanın kenti”, ortada gezinenler “Bana faydası olanın kenti” diyebilirler mesela…
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu yılın son günlerinde sahipliğin kendilerine ait olduğu söyledi ve “İstanbul’un yeniden sahibini bulması lazım, bu da AK Parti’dir” diyerek, kenti babasının tapulu malı olarak görenlerin yüreğine su serpti!
Erdoğan, 2019 seçimlerinde de kazanan muhalefetin adayı olunca da yeni başkan İmamoğlu için ‘Topal ördek’ tanımlamasını yapmıştı.
Belediye Başkanlığı sırasında yetki azlığından şikayetçiydi Erdoğan. Siyasi hayatında ağır bir seçim yenilgisi alınca Belediye Başkanlarının yetkilerini kısıtlamayı hedefe koymuştu. Kayyımlarla başladı, kentlerin rant getirecek planlarına belediyelerin müdahalesini engelleyecek her şeyi yaptı.
İstanbul’un onlar için ne anlama geldiği artık herkesin malumu… Burası büyük bir rant kapısıdır. Cumhuriyet tarihimiz kendisiyle bu kadar uğraşılan bir belediye başkanı görmedi. Elini kolunu bağlamada ipin uzunluğu boğaz köprülerini bir gider bir gelir; o derece yani… İmamoğlu’nun başına gelenler topal ördeği falan geçti, tüyleri yolunmuş tavuğa döndürmeye çalışıyorlar.
Kentte 10 metronun yapımını sürdüren İstanbul Belediyesi’nin para kaynaklarını kesiyorlar, belediye kadrolarına teröristleri aldığı yalanını atıyorlar.
Şaşırıyor muyuz? … Hayır… Demokrasiyi tramvay durağı olarak gördüğünü zaten yıllar önce söylemişti.
Bu sahiplik egosu acayip bir şey. İnsana psikolojik dengesini kaybettiriyor bir anda…
Neyse; buradan geçelim sahipsiz(!) İstanbul’un can yakıcı sorunlarına…
MELEN BARAJI NE ZAMAN BİTECEK?
İstanbul’un yakın gelecekte en büyük sorunu ‘su’ olacak. Kaçağıyla ziyaretçisiyle nüfusu 20 milyonu bulan bu kente nehirler yetmiyor artık.
Melen Projesinin biteceği tarih bile verildi ama inşaatın sorunlu olduğu ortaya çıktı.
Melen Barajı bitebilseydi, İstanbul’a yılda 1 milyar 77 milyon metreküp su ulaştıracaktı. Melen Projesi artık umutsuz bir vakaya dönüştü. Henüz su toplamayan gövdesindeki çatlaklar nedeniyle mahkemelik oldu. Merkezi yönetim, İSKİ’den de aldığı paralara rağmen bu projeyi bitirmiyor, barajın anahtarını İstanbul’a vermeyecek.
METROLARIN YAPIMI, KENSEL DÖNÜŞÜM VE MARMARA’NIN TEMİZLİĞİ
İstanbul’un can alıcı sorunları bunlardır.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, belediye ile işbirliği yapacağı yerde rekabet ediyor, “Benim metrom senin metronu geçer” türünden tartışmalara giriyor. Bu kentin 10 yıl içinde yeraltına inmesi lazım, ulaşım başka şekilde çözülemez. Konunun uzmanlarının yıllardan beri söylediği raylı sistem projelerinde bile siyasi çıkar hesabı içindeler.
Deprem bekleyen İstanbul’da kapsamlı kentsel dönüşüm projeleri üretilemiyor. Herkes para hesabının içinde olunca sorun çözülemiyor. Büyük depremin sonuçlarını çok acı hissedeceğiz.
Marmara’nın temizliği ise rüzgar ve akıntılara, kısacası doğanın iyi niyetine bağlandı! TBMM Müsilajı Araştırma Komisyonu’nun değerlendirmesine göre, Marmara’da kirliliğin yüzde 77’si İstanbul’dan kaynaklanıyor. Bunu yerel yönetim tek başına önleyebilir mi? İstanbul’a 10’dan fazla mikro biyolojik arıtma tesisi lazım. Ülkeyi yönetenler, bir kuruş para vermezler bu işlere…
Yıllardır kentlerin çöp deposu olarak görülen Marmara’yı bir de Kanal İstanbul ile birlikte düşünün.
Çok parçalı hale gelecek İstanbul’un tapusu işte o zaman serbest piyasa maceracılarının elini yakacak.