Cengiz Erdil
İstanbul metro tarihine göz ucuyla bir bakış
Dünyanın en kısa ve en eski metrolarından birinin ev sahibi İstanbul, yeraltına şunun şurasında 30 yıl önce indi. Dünyanın büyük metrolarını görenler İstanbul’a dönerken “Bizde neden yok” burukluğunu yaşardı. Sonunda metrolarımız oldu.
Tren yollarına yatırımı komünizmin altyapı işleri olarak gören sağcı liberal zihniyet çok sonraları ikna oldu. (artan nüfus, arazilerin değer kazanması ve elbette müteahhitlik hizmetlerindeki yüksek kazanç etken olmuştur)
İstanbul’a metro kazısını başlatan sonradan partisinin bile beğenmediği CHP’li Belediye Başkanı Nurettin Sözen’dir. İlk kazmayı vurduğunda alay konusu bile olmuştu Sözen.
Ondan sonra metroya sahip çıkan ise sonraki Başkan Recep Tayyip Erdoğan’dır.
O vakitler olayımız bir hizmet yarışıydı. Taksim-Levent Metrosu’nun açılacağı gün Refah Partili Başkan Ali Müfit Gürtuna (Erdoğan 28 Şubat yasaklısıydı) ve Genel Başkan Necmettin Erbakan, metroya ilk kazmayı vuran Nurettin Sözen’i de baş köşeye oturttular.
Şimdi öyle mi ya; “Benim metrom senin metronu döver” günlerine geldik. Bir rekabet bir rekabet…
Ankara’nın eski Belediye Başkanı Melih Gökçek geçmişte, “Ben beceremiyorum, Ankapark, dinozorlar falan var. Metroları siz yapın” diyerek topu Ulaştırma Bakanlığı’na atmıştı. İstanbul’da ise Marmaray’ın sağladığı kazancı görünce bakanlık kendiliğinden gelin güvey oldu.
Şimdi İstanbul’da bir “M” bir de “U” yeraltı istasyonları var.
Aslında rekabet İstanbullulara yarar ama kazın ayağı öyle değil.
Belediye yapacağı metro yatırımları için merkezi yönetimden izin almak zorunda. Mesela Ulaştırma Bakanlığı 6 istasyonlu 7 kilometrelik Cumhuriyet-Emek metro hattı projesini iki defa engelledi. Bakanlığa göre, tek yönde saatlik 30 bin yolcu kapasitesini sağlamaması. Oysa dört duraklı Çamlıca Cami Metrosu da 30 bin yolcu şartını hiç karşılamıyor. Bakanlık bu metroyu Harem ve Haydarpaşa’ya ama daha önemlisi çok övündükleri finans merkezine uzatsaydı daha hayırlı iş yapmış olurdu. Yolcu kapasitesi de artardı.
Uzunluk dedik ya; Anadolu yakasının can damarı Kadıköy-Tavşantepe hattı dört kilometre daha uzatılsaydı. Tersaneler bölgesine kadar gidecekti. Ancak iddiaya göre, “dolmuşçular da kazansın” denilerek, hat uzatılmadı. Değil 30 bin, 100-200 bin emekçinin ulaşımı daha kolay olacaktı.
Bir örnek vereyim; Ankara’dan hızlı trene binen bir uçak yolcusunun Sabiha Gökçen Havalimanı için Pendik’ten dolmuş veya otobüsle Tavşantepe’ye ulaşması gerekiyor. Buna işin uzmanı metro şakası(!) diyor.
Metro işinde siyasal hesapları, küçük çıkarları bir kenara bırakmak lazım. Bu kentin düzgün bir planlamayla artık yeraltına inmesi şart.
Metro kazma vuruldu mu, büyüyen bir altyapı yatırımı. Unutmayın; İstanbul 2020 olimpiyatına çok yaklaşmıştı, sırf metroları yeterli olmadığı için final oylamasında olimpiyatları Tokyo’ya kaptırdı.
İzmir’de Halkapınar metrosunu merkezi yönetimin sadece üç bin TL ödenek verdiği ülkemizde, bir de metro ayrımcılığı yaşıyoruz. Bundan büyük altyapı ayıbı olur mu?