Cengiz Erdil
BİR GÖL NASIL ÖLDÜ?
İki gölden bahsedeceğim. İlki ata topraklarında, diğeri yurdumuz Anadolu’da. Benzer kaderleri var; Aral ve Gölmarmara Gölleri.
Aral Gölü, Kazakistan ile Özbekistan arasında bir yerlerde. Hani tarih kitaplarında büyük göçü oklarla anlatırlar ya, o okların çıktığı yerlerden bir yer işte. Asya’nın ikinci, dünyanın dördüncü büyük gölüydü Aral. 68 bin kilometrekare yüzölçümü vardı. Sonra insanlığın yanlış hesabının kurbanı oldu. 1970’li yıllarda kanallarla suyu çekildi. Yüzölçümünün yüzde 90’nını kaybetti. Bunu ilerlemeden yana olduğunu söyleyen Sovyet bilim insanları ve mühendisleri becerdi. Pamuk rekoltesini artırmak için yaptılar bu kanalları. Sonra kurtarmaya çalıştılar ama nafile… Aral küçülünce rekolte artış hesabı yapılan pamuk tarımı da yok olma sürecine girdi. Doğayla hesapsız oyunun son perdesiydi Aral…
Aklı başında bilim insanları zamanında uyarmışlar; ‘yapmayın etmeyin’ demişler. Şimdi salakça yapılmış dünyanın en garip kanal projesi olarak mühendis adaylarına ders diye okutuluyor.
Bunun bir benzeri bizde yaşandı, tarih elbette Gölmarmara ve Gördes Barajı’nı yazacak. Ders alınır mı? Hiç sanmam…
Baraj bir yere su getirmek, suyu toplamak için yapılır değil mi?
Daha önce bu köşede yazdım; Gördes Barajı tam bir planlama hatası. Gelin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e kulak verelim; bu konuşmayı İzmir Belediye Meclisi toplantısında yapmış:
“DSİ’nin yaptığı ve kentimize yılda 59 milyon metreküp su verilmesi gereken meşhur Gördes barajımız var. ‘Meşhur’ diyorum çünkü sürekli olarak, ‘İzmir’in suyu yoktu, İzmir’e suyu biz getirdik’ şeklinde siyasi söylemler duyuyoruz. Hepimizin malumu olduğu üzere maalesef bu barajın tabanı delik idi ve yeterince su tutamıyordu. Şimdi ne yazık ki tüneli de çatladı arkadaşlar. Üzgünüm, gerçekten üzgünüm. Bu meşhur barajımız, en yüksek doluluk oranına yüzde 4 ile ulaşmış, bazen ise binde 8’e kadar düşmüş. Barajın tabanı delik. Tüneli çatlak. DSİ İzmir’e su veremiyor. Ama DSİ, İZSU’dan parasını almaya devam ediyor.”
Baraj su tutmuyor adeta su yutuyor, çevredeki en büyük su kaynağı Gölmarmara’da bu nedenle ölüyor. Tunç Soyer, gölün acı kaderini şu sözlerle özetliyor:
“Aynı baraj Marmara Gölü'nü kurutuyor, köylüyü evinden ediyor. Biz kurtarmaya çalışıyoruz. Bu ülkede kamu zararı aranıyorsa, hiç düşünmeye gerek yok. Gördes, Türkiye'de kamu zararına neden olan en hazin projedir. Gerçek bir fiyaskodur. Milyarlarca liranın ve doğamızın heba olmasına neden olmuştur.”
GÖL KURTULUR MU?
Gölmarmara alüvyon gölü, bu nedenle kıyı toprakları çok bereketli ‘bire dört ürün veriyor’ diyorlar. Göl suları çekilince; yöre köylüsü birbirine düştü. Arazi kavgaları başladı. Şimdi araya jandarma girdi, köylüleri göl topraklarında el çektirdi. Bunca işinin arasında jandarmaya bir de gölü korumak kaldı.
Sonunda Devletin su işleri bir karar aldı ve şu açıklamayı yaptı: “Saruhanlı, Salihli ve Gölmarmara ilçeleri arasında bulunan ve suları önemli oranda çekilen Marmara Gölü'ne hayat vermek için Bozdağ'daki temiz kaynaklardan yıllık 25 milyon metreküp su takviyesi yapılacak.”
Bu proje nasıl uygulanacak? Planlama yapıldı mı? Ne zaman başlanacak ve ne zaman bitecek? O zamana kadar binlerce yıllık barınma yerini kaybeden göçmen kuşların hali nice olacak?
Sorular çok…
Bir planlama hatası; daha doğrusu planlama yapılmadan “Hadi şuraya baraj yapalım” zihniyetine yine bilim insanları cevap veriyor:
”Gölmarmara’yı taşıma suyla kurtaramazsınız. Taşıma suyla göl sularının değirmeni dönmez.”