Mehmet Şandır
TÜRK BİRLİĞİ ATATÜRK’ÜN HAYALİDİR
Geçen haftanın iki önemli olayını ve birbiri ile bağlantısını konuşmazsak olmaz!
Cumhuriyetimizin/Devletimizin kurucusu, Milletimizin varlığını, kimliğini, onurunu, özgürlüğünü kurtaran Atatürk’ü, ölümünün 83. yılında saygı ve şükranla ancak coşkuyla andık. Bu millet, Atatürk’ten vazgeçmeyeceğini bir daha gösterdi.
İkincisi de Büyük Atatürk’ün 88 yıl önce 29 Ekim 1933 tarihinde Cumhuriyetin ilan edilmesinin 10. yıldönümünde buyurduğu bir gerçeğin/bir mucizenin gerçekleşmesine yeniden şahitlik ettik.
Bağımsız Türk devletleri devlet başkanları 8. defa bir araya geldiler; Türkiye’nin ev sahipliğinde toplandılar; “Medeniyetin beşiği olan Türkistan coğrafyası yeniden tüm insanlık için bir çekim ve aydınlanma merkezi haline gelecektir” diyerek
Türk Dünyası 2040 Vizyonu Belgesi'ni kabul ettiler, ilan ettiler.
Bu toplantı, Atatürk’ün hayalidir.
1933 yılının 29 Ekim gecesi, Atatürk, resmi törenlerden sonra Ziraat Bankası’nın balo salonunda vatandaşların sorularını cevaplandırıyor. Zeki isimli 25 yaşlarında bir doktor şu soruyu sorar; “Milletlerin babadan oğula sıçrayan uzun vadeli idealleri vardır. Siz bize böyle bir ideal aşılamadınız! Yahut benim bundan haberim yok! Bunu bize açıklar mısınız Gazi hazretleri?”
ATATÜRK’ÜN CEVABI;
“Bugün Sovyet Rusya dostumuzdur, komşumuzdur, müttefikimizdir. Devlet olarak bu dostluğa ihtiyacımız var! Fakat yarın ne olacağını kimse kestiremez. Tıpkı Osmanlı İmparatorluğu gibi, tıpkı Avusturya-Macaristan İmparatorluğu gibi parçalanabilir! Bugün elinde sımsıkı tuttuğu milletler, avuçlarından sıyrılabilirler… Dünya yeni bir dengeye ulaşabilir! İşte o zaman Türkiye, ne yapacağını bilmelidir! Bizim bu dostumuzun yönetiminde dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz vardır. Onları arkalamaya hazır olmalıyız! ‘Hazır olmak’ yalnız o günü susup beklemek değildir, ‘hazırlanmak lazımdır.’ Milletler, buna nasıl hazırlanırlar? Manevi köprülerini sağlam tutarak! Dil bir köprüdür, inanç bir köprüdür, tarih bir köprüdür! Bugün biz, bu toplumlardan dil bakımından, gelenek, görenek, tarih bakımından ayrılmış, çok uzağa düşmüşüz! Bizim bulunduğumuz yer mi doğru, onlarınki mi? Bunun hesabını yapmakta fayda yoktur! Onların bize yaklaşmasını bekleyemeyiz; Bizim, onlara yaklaşmamız gerekli… Tarih bağı kurmamız lazım… Folklor bağı kurmamız lazım… Dil bağı kurmamız lazım… Bunlar açıktan yapılmaz, adı konarak yapılmaz, bunlar devletlerin ve milletlerin derin düşünceleridir…
… Sen bil, gerekçesini kimseye söylemeden böyle davran, çevrenin de böyle davranması için gerekeni yap! İdealler konuşulmaz, yaşanır! İşte senin sorunun karşılığını da böylece vermiş oldum!”.
Olayın şahidi ve anlatanı İhsan Sabri Çağlayangil, Sebati Ataman, Kılıç Ali, Tevfik Rüştü Aras, Hikmet Bayur. ( İsmet Bozdağ’ın Atatürk’ün Sofrası kitabından kısaltılarak alınmıştır.)
Başka söze gerek var mı?
Türk Birliği, Atatürk’ün öngörüsü, hayali ve gelecek nesillere bir emanetidir.
Öngörü gerçekleşmiştir; Sovyetler Birliği 26 Aralık 1991 tarihinde dağıldı, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Özbekistan bağımsızlıklarını ilan ettiler.
Kurulan bu Türk Devletleri arasında bir Birlik kurulması hayali de gerçekleşmek yolunda hızla ilerlemektedir. 3 Ekim 2009'da imzalanan Nahçıvan Anlaşması ile Türk Devletleri Konseyi kuruldu. Macaristan Gözlemci Ülke olarak birliğe katıldı.
Aslında Birliğe/Teşkilata katılması gereken daha çok sayıda Türk toplulukları ve özerk Türk Cumhuriyetleri bulunmaktadır.
Atatürk’ün emanetine ilk defa merhum Alparslan Türkeş sahip çıkmıştır. 20 Ekim 1993 tarihinde Türk Devlet ve Toplulukları Dostluk, Kardeşlik ve İşbirliği Vakfı (TÜDEV) Rahmetli Alparslan Türkeş ve arkadaşları tarafından kuruldu. Türk Cumhuriyetleri Yüksek Konseyi kurulması bu vakfın düzenlediği kurultayda teklif edilmiş ve kararlaştırılmıştır. Yaklaşık 5 milyon kilometrekare bir yurt üzerinde yine yaklaşık 200 milyon insan dostluk, kardeşlik zemininde kültürel, ekonomik ve siyasi bir birlik olmak arzusuyla uluslararası bir teşkilatın çatısı altında toplanmıştır.
Bu sonuç, Atatürk’ün hayali yönünde çok ileri bir gelişmedir.
Türk Dünyası, bağımsız Türk devletleri, Rusya ve Çin’deki Özerk Türk Cumhuriyetleri, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Balkanlar, Kafkasya, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki akraba toplulukları küresel dünyanın orta yerinde bir kemerin kilit taşı gibi tarihi müktesebi, sahip olduğu kaynakları, jeopolitiği ve insan unsuru ile bir küresel güç merkezidir. Dostluk ve kardeşlik bağlamında oluşan TÜRK BİRLİĞİ, insanlığın huzuru ve barışı için belirleyici güç olacaktır. 21. yüzyılın gerçeği budur. Atatürk bu gerçeği şu cümle ile ifade etmiştir:
“Yarının tarihi, yeni fasıllarını Türk Birliği ile açacak, dünya sükûnu bu fasıllar içinde bulacaktır. Türklüğün varlığı bu köhne aleme yeni ufuklar açacak; güneş ne demek, ufuk ne demek o zaman görülecektir.( İsmet Bozdağ’ın aynı kitabından, sf;138)
Sözün tamamını Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK söylemiştir.
Bize inanmak ve gereğince davranmak düşer!
BENCE
Türk Birliği/Türk Dünyası Birliği, küresel kuşatmaya karşı ülkemizin tek ÇIKIŞ YOLUDUR.