Mehmet Şandır
TÜGVA, YENİ BİR PARALEL DEVLET DENEMESİ Mİ?
“Unutmak yok olmaktır”
Ateşli konuşmacıların beylik sözlerinden biri…
Geçmişte yaşanmış bir acıya veya bir haksızlığa karşı duyulan öfkenin enerjisini kullanmak için söylenirdi. Açık hava toplantılarında kalabalıkları harekete geçirmek için bir ajitasyon sloganı olarak öğrenciliğimizde çok kullanmıştık.
Günümüzde bir sosyal gerçeklik taşıyor; Dünü, dünde yaşadıklarımızı, sebep ve sonuçları çok çabuk unutuyoruz.
Bugünlerde kamuoyunda çokça tartışılan TÜGVA’nın (Türkiye Gençlik Vakfı) devlet kademelerine kendi adamlarını yerleştirme belgeleri bu gerçekliğe bir örnektir.
Yeni bir “Paralel Devlet Yapılanması” denemesi ile muhatabız.
Gazeteci Metin Cihan’ın eski bir TÜGVA çalışanından geldiğini belirterek, yayınladığı belgelere göre hâkimlik, kaymakamlık, subaylık, polis akademisi gibi yerlere yerleşmek isteyenlerin bilgileri Vakıf Genel Merkezi tarafından listelenmiş. Vakfın bu kişileri devlete yerleştirme gayreti içerisinde olduğu görülüyor.
Vakfın Genel Başkanı, “Belgeleri gizlice kopyalayan bir kişi, yayması için onları bir gazeteciyle paylaşmış” diyerek iddiaları kabul etti.
Bir başkası da, “Yönetici olduğumda şahit oldum. Paylaşılan belgelerin hepsi doğru. Üstelik bunlar daha işin görünen kısmı” diye açıklamalarda bulundu.
Gazeteci Fehmi Koru köşe yazısında “Yeni bir ‘Paralel Devlet Yapılanması’ görüntüsü bu” diye endişesini ve dünün unutulmuş olmasına isyanını “akıl alır gibi değil” ve “Görüntünün yanlış olmasını o kadar arzu ediyorum ki…” diyerek arzusunu açıklıyor.
AKP iktidarı döneminde devlet gücünün/bakanlıkların birçok vakıf, cemaat, tarikat, grup tarafından parsellendiğini/paylaşıldığını herkesten çok Sayın Koru’nun bir gazeteci(!) olarak bilmemesi veya duymamış olması mümkün mü?
AKP iktidarı baştan beri bir paralel devlet projesi değil mi, Sayın KORU?
Türkiye Gençlik Vakfı, “bir nesil yetiştirme” amacıyla 2014 yılında Sayın Cumhurbaşkanı’nın himayelerinde ve oğlu Bilal Erdoğan’ın yönetiminde kurulmuştur. 81 il ve yaklaşık 400 ilçede temsilcilikler açtığını bugüne kadar 91.361 etkinlik yaptığını, 480.356 kişiye erişim kurduğunu, 51.131 gönüllü üyesi olduğunu ve 40 ilde 58 yurt sahibi olduğunu kendi sayfasından okuyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın, “dindar(kindar) nesil” yaratma projesi kapsamında kurulan TÜGVA, bursları, yurtları, eğitim-öğretim hizmetleri, kıraathaneleri, icathaneleri, kampları, kültür-sanat ve spor faaliyetleriyle “yarı resmi” bir devlet kuruluşu görüntüsü vermektedir. Bu anlamda Milli Eğitim Bakanlığı’yla imzalanan protokolle (Danıştay tarafından iptal edilen) tüm ilköğretim ve ortaöğretim öğrencilerine “değerler eğitimi” dersleri vermeyi üstlenmiştir. Protokol kapsamında hazırlanan kılavuzun Temel Eğitim, Ortaöğretim, Mesleki ve Teknik ile Hayat Boyu Öğrenme bölümlerine bağlı okul ve kurumlara gönderilmesi istenmiş, aynı gün Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü söz konusu protokolü tüm ilkokul, ortaokul ve lise müdürlüklerine iletmiştir.
Bu amacı, bu kuruluş şemasını ve bu faaliyetleri bir yerlerden ve bir zamanlardan hatırlıyor olmamız gerekiyor, değil mi?
FETÖ, Paralel Devlet Yapılanması da böyle başlamamış mıydı?
NE ÇABUK UNUTTUK?
Hizmet amacıyla ve iyi niyetle döşenen bu türlü paralel yoldan nerelere ulaşıldığını, bu yolun kimler tarafından hangi amaçlar için kullandığını,
Bir Temmuz gecesi Ankara semalarında sortiler yapan savaş uçaklarının ve Kızılay Meydanı’nda dehşet saçan tankların palet seslerini, TBMM, Genel Kurmay Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı Sarayı gibi birçok yerin bombalanmasını,
Ülkeyi yönetenlerin Sevgili Hocaefendisi(!), “Ocağınıza ateş düşsün” bedduası ile ortaklığı bozarak bomba olarak başımıza yağdığını,
Herkesin gözünün önünde “hizmet hareketi” aldatması ile Devlet’in adım adım işgal edilmesini, her kurumunun ele geçirilmesini, ne çabuk unuttuk?
Dün Unutuldu mu yoksa yeni bir deneme mi?
BENCE
Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür, derler…
Unutturmak isteyenlere inat, biz unutmadık!
“Hocaefendiye söz söylemek vatan hainliğidir” diye muhalefet partileri liderlerini azarlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “ne istediniz de vermedik” sitemini hiç unutmadık!
“Bitsin bu hasretlik, dön artık Hocam” diye yalvaran, gözyaşı dökenleri unutmadık!
2010 yılında tüm itiraz ve uyarılarımıza rağmen yapılan Anayasa değişikliği ile yargı kurumunu Fetö’ye teslim eden AKP’lilerin referandumda “EVET, EVET” çığlıklarını unutmadık!
2011 seçimlerinde, “Mezarda yatanları kaldırın AKP’ye OY verdirin” diyen “Sümüklünün” insanların yatak odalarını gözetleyip kayda almasını ve bu ahlaksızlığa iktidarın hiç itiraz etmemesini hatta sahiplenmesini hiç unutmadık.
Meselem, vakıflar, kişiler, faaliyetler değil…
İSYANIM, sonu dış kaynaklı bir askeri darbeye dönüşen FETÖ/PDY sürecinin, hiç yaşanmamış gibi yeniden başka bir isimle başlatılmış olmasına seyirci kalınmasıdır. Türk Milleti’nin her ferdine eşit oranda ait olan bu Devlet’in, Devleti millet adına yönetenler tarafından paralel yapılara terk edilmesinedir.
Bu yaklaşım asla masum olamaz!
AZİZ DOSTLAR,
“Aldanmışız, hakkınızı helal ediniz” aldatmasına inanır; dünü unutursanız, YOK OLURSUNUZ!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni korumak hepimiz için namus borcudur!