Uğur Temel
Trabzonspor nasıl kurtulur?
Birkaç haftadan beri, Trabzonspor maçlarının teknik yorumunu daha az yapıyorum. Teknik kısım yerine, son şampiyonun önümüzdeki sezona toparlanarak girmesi için öncelikle hasar tespiti yaptık. Sıra çözüm önerisinde…
Trabzonspor için lig biteli çok oluyor. Ziraat Türkiye Kupasında da macera bitti. Ruhen tatile çıkan oyuncular fiziki olarak da tatile çıkabilmek için kalan maçların tamamlanmasını bekliyorlar. Hedefi olmayan bir takımın, sahada futbol oynamaya çalışması çok zor. Kalan maçlarda amaç, forma ve arma aşkı için oynamak olacak.
Trabzonspor bu hale niye düştü? Düşüncem; bu durumun Trabzonspor için kaçınılmaz olduğu yönünde... Çünkü hedef uzun süreli başarı değildi. 36 yıl sonra gelen şampiyonluk sonrası için plan yapılmadı. Takımın şampiyon olmasının yönetime yeterli geldiğini düşünüyorum. Geçen sezon sonrası, şampiyon takım, yapılan transferler bu düşüncemi destekliyor. Şampiyonlar Ligi’nde play –off oynayacak takım güçlendirilmedi. Olanların da (Nwakeme, Cornelius) gitmesine izin veridi. Gelen oyunculara bakın; Trezequet ve Gomez dışında üst düzey oyuncu yok… Belki bir parça Bartra… Hedefi Şampiyonlar Ligi, Süper Lig ve Türkiye Kupası olan bir takım, niçin kadrosunu güçlendirmez? Trabzonspor’un bu sezona başlarken hedefi neydi? Takımı yönetenler, neyi düşündüler?
Bu soruları en iyi yanıtlayacak kişi, geçen sezonun asbaşkanı olan, Trabzonspor Başkanı Sayın Ertuğrul Doğan olacaktır. Duyduklarım; sayın başkanın tek başına aday olabilmek için epey uğraş verdiği yönünde… Biz gazeteciler, fısıltıları epeyce severiz. Yanıltmayan kaynakların söyledikleri önemlidir bizim için. Trabzon’da yaşamıyorum. Ancak dostlarımız sevenlerimiz var, şükür. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz derler. Ertuğrul Bey, kongreye tek aday olabilmek için uzun ikna turları(!) yapmış. Ertuğrul Başkan, umuyorum ki bir gün, gerçek soruları yanıtlamaya yürekli olur. Biz dönelim konumuza…
Başlıkta sorduk; Trabzonspor nasıl kurtulur? Öncelikle yol haritası çizilmeli. Bu sezon olduğu gibi, “kervan yolda düzülmemeli.” Ertuğrul Bey ne düşünür bilemiyorum ama çözülmesi gereken ilk sorun, teknik direktörlük konusu olmalı… Sergen Yalçın ile görüşüldüğünü sağır sultan duydu. Anlaşmanın olduğunu da söyleyen var, Sergen’in istediği paranın çok olduğunu da... Yarışmacı bir takım için, kesenin ağzını açmak gerek. Takımın sezon başı kampına tam kadroya yakın gitmesi, başarı için çok önemli. Arada fırsat transferi yakalanabilirse, ne âlâ… Önümüzdeki sezonun takımını yapacak hoca ile –kim olacaksa- biran önce anlaşma yapılması şart.
Bence Trabzonspor’u önümüzdeki sezon Türk Hoca çalıştırmalı. Peki, bu isim kim olmalı? Yarışmacı, seyirciye ve camiaya heyecan verebilecek, oyuncuların inanacağı, kariyeri olan, formayı adaletli dağıtacak bir isim olmalı… Yönetimin de bu ismin arkasında durması şart. Menajerlerin oyuncağı olmadan, yapılacak transferlere ihtiyacı var takımın. Transfer edilecek oyunculara bir proje, bir hedef verilmeli. Aksi halde, özellikle de yabancı oyuncuları, sadece Türkiye Ligi için getirebilmek çok güç. Türkiye gibi, enflasyonist bir ekonomik ortamda bunu başarabilmek de epeyce zor. Şampiyon olduktan hemen sonra, bir sezon kaybedildi. Kaybedilecek bir sezon daha olmaması için, hedeflerin ve planların yapılıyor olması lazım.
Başlıktaki sorumuzun cevabını aramaya devam edeceğiz.
Dönelim Beşiktaş maçına…
Hedefi olamayan Trabzonspor’un, bu seneki başarısızlığını unutturabilmesi ve taraftarı ile tekrardan barışabilmesi için iki maçı var. O maçlardan birisi, dün gece oynanan Beşiktaş maçıydı. Trabzonspor bu “barışma” maçında amacına ulaştı. (Diğeri Fenerbahçe ile oynanacak maç olacaktır.)
Trabzonspor, ideal sayılabilecek bir kadro ile sahaya çıktı. Tek itirazım, Bruno Peres’e olur bu onbirde. Sağ açığa Abdülkadir’i alıp, forvet arkası Hamsik ile başlamanın daha doğru olacağını düşünüyorum. Sezon başından bu yana Trabzonspor’un en sıkıntılı yeri olan sağ açık bölgesi, belki daha etkin olabilirdi.
Trabzonspor, Beşiktaş’ın pas trafiğini çok iyi kapattı. Orta sahanın da yardım ettiği defans merkezi iyi kapatınca, Beşiktaş oyunu kanatlara aktarmak zorunda kaldı ancak bunda da başarılı olamadı. Maçın ilk yarısı bu kısır döngü içinde geçti. Bordo- Mavili takım ikinci yarıda oyunu biraz daha önde oynamaya çalıştı. Trezequet’in de girmesiyle hem merkezden hem de kanatlardan pozisyonlar da buldular. Dün akşamki mücadele, Avrupa Ligi’nde oynanan Monaco maçından sonra, izlediğim en iyi mücadeleydi. Trabzonspor kötü giden sezonda, parmakla sayılabilecek iyi performanslarından birini gösterdi. Haftalardan beri eleştiriyoruz, tebrik etmeyi de bilmek gerek.
Trabzonspor, bayram haftasına moralli giriyor. Arefe günü, deplasmanda Sivasspor maçı var. Umarım Bordo-Mavili takım arafeyi gördüğü gibi, bayramı da görebilir.